Siyasal İslamcı iktidarın müdahaleci, maceracı politikaları nedeniyle Türkiye’yi de taraf yaptığı Suriye ve Libya krizlerinde sahada da masada da yoğun bir trafik var. 12 Ocak’ta ilan edilen ateşkesin üzerinden bir hafta geçmeden İdlib’de de Libya’da da çatışmalar durmadı, silahlar susmadı. Suriye ordusu önceki gün bugüne kadarki en büyük kara operasyonunu başlatırken Libya’da da silahlar susmuş değil. Rusya ile birlikte ön ayak olunan ateşkeslerin ömrü kısa sürdü.

Oysaki henüz daha bir hafta önce Moskova ile Ankara’nın girişimiyle her iki kriz bölgesinde de ateşkes ilan edilmişti. AKP iktidarı bir taraftan çatışmaların tarafı olurken diğer yandan da ateşkes süreçlerinin tarafı olarak epeyce caka sattı. Bu hamleleri bölgesel oyun kuruculuğa yorarken, “Dünya Türkiye’nin gücünü gördü, her iki ülkede de ateşkesi sağladık” böbürlenmeleri düne kadar sürdü.

BERLİN'DE NELER OLACAK?

İdlib’de askeri hareketlilik devam ederken gözler Berlin’de kurulacak Libya masasında. Moskova’da hafta başında yapılan Libya toplantısından bir sonuç çıkmaması üzerine Merkel’in girişimiyle 12 ülke lideri Berlin’de bir araya gelecek. Merkel hükümetinin aylardır yapılması için girişimlerde bulunduğu Libya Konferansı da çok bir umut vaat etmiyor. Somur, kapsayıcı bir anlaşmanın çıkması için çok aktörlü krizin tüm taraflarının müşterek bir takım taleplerde ortaklaştırılması gerek.

Şu anki tablo resmin farklı olduğunu gösteriyor. Dengelerin her an değişebileceği, dolayısıyla başarısızlıkla sonuçlanma olasılığının güçlü olduğu bir konferans için Almanlar ince eleyip sık dokusa da ilk arıza Yunanistan’ın davet edilmemesi nedeniyle çıktı.

General Halife Hafter destekli Tobruk merkezli yönetim Ankara-Katar destekli Trablus yönetimine karşı elini bir aşama daha kuvvetlendirerek Berlin’e gitse de masadan bir çözüm çıkması hayli zor.

Kısa süren ateşkesin bittiği, çatışmaların yeniden alevlendiği koşullarda Berlin’de toplanacak Libya Konferansı pek umut vermiyor.

Dışarıdan askeri müdahale sürdükçe Libya’da herhangi bir politik çözüm mümkün değil. Rusya, BAE, Mısır, Suudi Arabistan, Fransa ve diğer Batılı ülkelerin bir tarafta olduğu, Katar ile Türkiye’nin diğer cephede yer aldığı çok aktörlü savaşta çözümü kısa sürede beklemek safdillik olur. Zaten masaya çağrılan hiçbir aktörün de bir çözüm çıkacağına dair umudu yok.

Konferanstan Ankara’yı üzecek kararların çıkacağına dair beklentiler ise oldukça fazla. Suriye sahasındaki binlerce cihatçıyı Libya’ya transfer ettiği iddialarının gölgesinde Berlin’deki masada yer alacak olan Ankara’yı zorlu bir süreç bekliyor olacak.

Rusya’nın ardından Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki krizlerde inisiyatif alan Almanya uluslararası denklemdeki varlığını bundan sonra daha fazla hissettireceğini gösteriyor. Trump ABD’si ise Rusya ve Almanya’nın rol çalmasına diş bilese de şu an için içeride “azil süreci”, dışarıda “İran” gibi kendi “özel” sorunlarıyla boğuşuyor.

Egemenlik, paylaşım ve nüfuz savaşları yeni aktörlerin katılımıyla devam ederken, Libya ve Suriye krizlerinde kısa sürede bir çözüm beklenmemeli.