İktisatçı Lijian hatırlatmasa Amerikan finans kapitalin “sihirbaz” lakaplı temsilcisi Bernie Madoff’u* unutmuştum. Sihirbazlığı, kapitalizmin kurallarına harfiyen sadık kalarak, Amerikalılara borsa-finans yatırımcılığı üzerine hayatlarını değiştiren bir ders vermesinden geliyor. Plajda cankurtaranlık yapmaktan altmış beş milyar dolarlık müşteri fonuna sahip bir menkul kıymet yatırım firmasının tek sahibi olmaya uzanan bir “başarı” hikâyesi, de ki Amerikan rüyasının ete […]

İktisatçı Lijian hatırlatmasa Amerikan finans kapitalin “sihirbaz” lakaplı temsilcisi Bernie Madoff’u* unutmuştum. Sihirbazlığı, kapitalizmin kurallarına harfiyen sadık kalarak, Amerikalılara borsa-finans yatırımcılığı üzerine hayatlarını değiştiren bir ders vermesinden geliyor. Plajda cankurtaranlık yapmaktan altmış beş milyar dolarlık müşteri fonuna sahip bir menkul kıymet yatırım firmasının tek sahibi olmaya uzanan bir “başarı” hikâyesi, de ki Amerikan rüyasının ete kemiğe bürünmüş hali…

Madoff, müşterilerine yıllarca yıllık yüzde 15-18 gibi enflasyonun çok üstünde getiri sağlamış. Bir borsa-finans sihirbazı olarak anılmasını sağlayan özelliği işte bu hep kazandıran hem de iyi kazandıran “dehası”. Yıl sonlarında müşterilerini müjdeye boğuyormuş, tıpkı Saray iktidarının ülkeyi ekonomik başarı müjdesine gark etmesi gibi. Fark şu: İlk cümledeki müjde gerçek, ikincisi hayali…

Madoff’un Amerikalıları hayran bırakan yatırımcılık “deha”sı ile AKP-Saray iktidarının ekonomi politikaları arasında büyük benzerlik görüyorum (daha doğrusu iktisat prof’u Lijian görüyor. Beni de ikna etti). Lijian’a göre, “Bu Amerikan rüyasının ‘Nev-zuhur Osmanlı rüyası’ versiyonunu yaşamak veya iktidarın deyişiyle ‘nurlu ufuklara yelken açmak’ memleket için kaçınılmaz bir Madoff hikâyesi”.

Her yıl “sihirbaz” Madoff reisten yüzde 15-18’lik kazanç müjdesini alıp mest olan Amerikalılar 2008’de patlayan ekonomik krizle birlikte her şeylerini kaybettiklerini öğrendiler. Kandırılmışlardı, aldatılmışlardı, her şey yalandan ibaretti, yıllardır o “sihirbaz”ın yalanlarına inanmışlardı… Ortada ne bir tek hisse senedi, ne yatırım ortaklığı vardı ne de altmış beş milyar dolardan geride bir şey kalmıştı. Madoff, yalnız kurttu; her dalavereyi tek başına çeviriyordu. Çevirdiği dolaplardan yüzlerce insanın çalıştığı firmada sadece bir kişinin haberi vardı. Ekibin geri kalanı (oğulları dâhil) hayali hisse senetlerine ve ortaklıklara, yapılmamış yatırımlara, ellerindeki sahte veriler-rakamlar üzerinden sürekli değer kazandıran ve kendilerini borsa-finans dâhisi zanneden yeteneksizlerdi. Yani sıfırı tüketmiş bir adamın bolca yalanla süslü hikâyesini bir süre daha sürdürebilmek için yeni yalanlar üreten Saray ekibindeki yeteneksizler gibi. Fakat Madoff’un çalışanlarından farklı olarak, Saray ekibindeki yeteneksizler gerçeğin farkındalar.

Topladığı paranın büyük kısmını müşterilerin yıllık kârını karşılamak veya paralarını geri ödemek için kullanmıştı. Sıkıştıkça gözüne kestirdiği zenginlerden yeni kaynak yaratmıştı. Tıpkı artık iktidarı finanse edecek ve yanaşmaları besleyecek kaynak bulamayan iktidarın Merkez Bankası kaynaklarına çökmesi ve ülkenin asla dokunulmaması gereken doğasına, deresine, taşına toprağına bir işgalci-düşman ülke yağmacılığıyla saldırması gibi… Başka bir ifadeyle, Madoff, sıkışıklığı-krizi atlatabilmek için yakın vadede karşısına daha büyük bir kriz olarak çıkacak o anı kurtaran bir çözüme sarılmıştı.

Sonunda kaçınılmaz son geldi: 2008 krizini izleyen günlerde, parasını geri isteyen müşterilerin talebini karşılamak için para bulamıyordu. Madoff’un ağız sulandırıcı yatırım fırsatı teklifleri kimsenin ilgisini çekmiyordu. Sonunda sistem tıkandı, saadet zinciri koptu ve mahkeme yolu göründü. Bir süre öncesine kadar adeta tapındıkları o finans sihirbazı bir sahtekâra dönüşmüştü. Mahkemede yüz elli yıl hapse mahkûm oldu. Bugünlerde, 81 yaşında, Trump’a yazdığı ve cezasının hafifletilmesini istediği dilekçesine cevap bekliyor.

*Kitabın ve filmin adı: The wizard of lies (Yalan sihirbazı)