İki sarhoş mezarlığın duvarına yaslanmış içiyorlardı, birden karşıdan bir cenaze göründü. Sarhoşlardan

İki sarhoş mezarlığın duvarına yaslanmış içiyorlardı, birden karşıdan bir cenaze göründü.
Sarhoşlardan biri merak edip, sordu:
-“Nesi vardı? Neden öldü?”
-“Bu adam hep içerdi, hep sarhoş gezerdi, ayyaşlıktan öldü” yanıtı üzerine, 
arkadaşının yanına gidip,
-“O da bizim gibi çok içiyormuş” der ve  içmeye ara verirler.
Biraz sonra başka bir cenaze görünür, yine aynı meraklı sarhoş, koşar cenazenin yanına ve sorar: -“Neden öldü?”
-“Takdir-i ilahi, içki içmez- sigara bilmez bir adamdı!” derler..
Sarhoş, koşa koşa arkadaşının yanına gelir:
-“İçelim anasını satayım! İçenle içmeyenin arasında beş dakika fark var!”
İki bin ona şunun şurasında ne kaldı? Ben diyeyim sekiz gün siz deyin iki yüz saat. Geçtik sekiz günü vardık iki bin ona ne olacak peki? İki bin dokuz ile iki bin on arasındaki fark ne kadar? Diyelim ki beş dakika... 
Demiryolu işçileri iş bırakıyor, çoğunluğu emekçi olan yolcular tepkili... Makinist ile yolcular arasındaki fark büyük bir ihtimalle; beş dakika…
Ankara meydanlarında işçiler ceberut zabtiyenin zulmünden inliyor. Ankara’da ceylan derisi koltuklarıyla ünlü Boş Konuşanlar Salonu’nda ceberut iki adam hainlikle suçluyorlar birbirlerini. Aralarındaki farkın beş dakikadan fazla olmadığının farkında olmayarak..
Yıl; iki bin on, taşeronlaştırılan tersanelerde, madenlerde ve kot taşlama atölyelerinde ölümle yaşam arasındaki fark; fazla değil sadece beş dakika...
İki bin dokuzda pik yapan şeffobizm iki bin onda şefhobizme dönüveriyor. Şeffobizm ile şefhobizm arasındaki fark mı?
Sadece beş dakika... 
“Harama uçkur çözülmez” diyor hoca, “güzele bakmak sevaptır”diyor hacı. Aralarındaki fark mı?  Yalnızca beş dakika…
Görece bir uzlaşıya sahne olan  iki  bin  dokuz; “iki gönül bir olunca samanlık seyran olur” derken, “ne postal, ne gericilik, iki çıplak bir hamama yaraşır” diyor Memet...
İki çıplak, iki kurna arası sadece beş dakika...
Yeni yıla girerken bir ezgi dilime dolanan. Hayal et, diyor yıllar öncesinden Lennon.
Hayal et malın mülkün olmadığını!
Ne açlık var ne aç gözlülük.
İnsanların hepsi kardeş,
Tüm insanların.
Tüm dünyayı paylaştığını  hayal et!
Devam ediyorum iki bin ona doğru Lennon’a eşlik ederek;
Umut et, düş kur, hayal et!
Diren, dövüş, yüklen barikata!
Unutma!
Hayalle gerçek arası  en fazla beş dakika...