Beş maddede ABD seçimleri

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF | WASHINGTON | omursahin@birgun.net

ABD’de ara seçimlerin resmi olmayan sonuçlarına göre Demokratlar, Temsilciler Meclisi’ndeki çoğunluğu Cumhuriyetçilerin elinden aldı. Senato’da ise Cumhuriyetçiler çoğunluğunu korudu. Başkan Donald Trump’ın ‘başarı’ olarak adlandırdığı sonucu ABD anaakım basını, Washington’da tek parti yönetimi son buldu, şeklinde yorumluyor. Vox’a göre, Temsilciler Meclisi’ndeki Demokrat çoğunluğun soruşturma açma yetkisi de olduğu için Trump yönetmeni daha sert şekilde inceleyebilecekler. Fakat Senato’daki çoğunluğu ellerinde bulundurmadıkları için, önümüzdeki iki yıl boyunca Trump’ın Anayasa Mahkemesi ve kabine adaylarının önünü kesemeyecekler.

Trump’ın göçmen karşıtı kampanyasıyla siyasi kutuplaşmanın arttığı bir havada gidilen ara seçimlere, halkın oy hakkını gaspettiği ileri sürülen uygulamaların yanı sıra pek çok ilke de damgasını vurdu. Seçim için 5,2 milyar dolar harcandı.

İşte 5 maddede ara seçim analizi:

  • 1- The Atlantic’den Vann R. Newkirk, derginin internet sitesindeki videoda, ABD’nin seçim sisteminden bahsederken şöyle diyordu: “Burası hiçbir zaman içi doldurulamayan bir vaadin üzerine inşa edilmiş bir ülke”. Newkirk’ün sözünü ettiği vaat, demokrasiydi. ABD’de Kongre üyelerinin ve yerel siyaset aktörlerinin belirlendiği ara seçimler, ülkedeki seçim sisteminin ve demokrasinin durumunun muhalif çevrelerde tartışmaya açılmasına sebep oldu.

    Kimi eyaletlerde oy vermek çin fotoğraflı kimlik gösterme gibi kurallarla oy vermenin zorlaştırılmasının, oy verme merkezlerinin sayısının azaltılmasının, hapisteki yurttaşların ya da sabıkalıların oy vermesinin yasaklanmasının ırk ve sınıf temelli ayrımcılığa neden olduğu belirtiliyor.

    Öte yandan pek çok eyalette, oy verme makinalarının bozulması dolayısıyla yaşanan aksaklıklar ve bazı oy verme merkezleri önündeki uzun kuyrukların pek çok kişinin oy vermemesine neden olduğu ifade ediliyor. Florida’da 1,6 milyon kişi hapiste ya da sabıkalı olduğu için oy veremedi. Ancak yine aynı seçimde yapılan referandumla halk sabası olanların oy verebilmesi için oy verdi.

    Oy verme işlemi sırasında, siyahlar ve Latin Amerika kökenlilerin gösterdiği kimliklerin beyazlarınkinden daha fazla reddedildiği belirtiliyor.

    Georgia seçime dair usülsüzlük iddialarının en çok seslendirildiği eyaletlerden biri oldu. Stacey Abrams’ın ilk siyah kadın vali olmak için yarıştığı eyalette, seçimi yönetmekten sorumlu olan Eyalet Bakanı Brian Kemp’in de valilik adayı olması da tartışma yarattı.

    Amerikan yerlilerinin yoğun olarak bulunduğu Kuzey Dakota’da çıkarılan seçmen kimliği yasasının doğal koruma alanlarında yaşayan yerlilerin oy verme hakkını elinden aldığı belirtiliyor.

  • 2- Trump’ın başkan seçilmesi sonrası ABD’de kadınların siyasete aday olmalarına ilişkin kampanyalar artmış, rekor düzeyde kadın adaylık başvurusu yapmıştı. Seçimin sonucundan da rekor çıktı. Kongre’ye seçilen kadın sayısının 114’e ulaştığı ifade ediliyor. Öte yandan Colarado, ilk açık gey valisini seçti. Jared Polis’in kampanyasının odağında, herkes için sağlık hizmeti, küçük yaşta çocuklara ücretsiz eğitim, 100’de 100 yenilenebilir enerji vardı. Sharice Davids ve Deb Haaland Kongre’ye seçilen ilk yerli kadınlar oldu. Sharice Davids ayrıca Kansas’ın Kongre’deki ilk açık LGBTİ üyesi.
  • 3- 29 yaşındaki Demokratik sosyalist Alexandria Ocasio-Cortez, tarihteki en genç Temsilciler Meclisi üyesi kadın oldu. Demokratik Parti’den seçilen Ocasio-Cortez, öncelikle herkes için sağlık hizmeti ve asgari ücretin yükseltilmesi gibi ilerici bir gündemi devreye sokmaya alışacağını söyledi. Ocasio-Cortez’i destekleyen sosyalist Bernie Sanders, bir kez daha bağımsız Vermont senatörü seçildi.

  • 4- Oy pusulasında Başkan Donald Trump’ın adı yoktu; ancak seçim Trump politikalarına yönelik memnuniyetle ilgili veri olarak kabul ediliyor. CNN’in sandık çıkış anketlerine göre, seçmenin üçte ikisinin Trump politikalarına olan destek ya da tepkiyle oy verdi.

  • 5- Özellikle liberal basına yönelik saldırılarıyla sık sık gündeme gelen Trump’ın Missouri’deki seçim mitinginde, Trump yanlısı Fox Haber’in ünlü yüzü Sean Hannity’nin sahneye çıkıp Trump’a destek vermesi ve salondaki meslektaşlarının “yalan haber” yaptığını söylemesi büyük tartışma yarattı. Olay, Trump’ın basınla ilişkisinde önemli bir eşiğin aşılması olarak yorumlandı.