‘Geçmişten Günümüze Kooperatifçilik ve Sol’ adlı yazı dizimizin ikinci gününde Beşiktaş Kooperatifi adına sorularımıza şu yanıtlar verildi.

Beşiktaş Kooperatifi: Aracısız küçük üreticiye ulaşıyoruz

Kooperatifi hangi ihtiyaçtan kurdunuz, kuruluş nedeniniz?

Üretim alanlarından uzak ve aracısız gıdaya ulaşmakta zorluk çeken tüketicilerin bir araya gelmesi mevcut koşullarda bir ihtiyaç. Bunun yanında sağlıklı -ekolojik gıdaya ulaşmak bireysel olarak oldukça zor, bunun bir sistem olarak sağlanması için bir dayanışma modeline ihtiyaç duyuldu. Tüketiciler olarak şehirlerde sağlıklı-ekolojik ve aracısız gıdaya ulaşmanın yolunu arayarak bir tüketim kooperatifi kurma sürecimiz başladı. Bunun yanında üretim kısmında da yaşanan zorluklara da çözüm bulmak için doğrudan üreticilere ulaşabileceğimiz bir ağ kurma ihtiyacı doğrultusunda tüketim kooperatifi bünyesinde bir araya geldik.

Kooperatifi ne zaman kurdunuz?

Temmuz 2017’den itibaren çalışmalarımıza başladık, Şubat 2020’de ise kooperatifi resmi olarak kurduk. Kuruluşumuz ardından Muradiye Mahallesi Deryadil Sok. No:9A Beşiktaş’ta bulunan dükkanımızı açtık.

Kaç kişi ile kurdunuz, mevcut üye sayınız kaç, kaçı kadın?

Kooperatif çalışmalarını gönüllülerinin emeklerine dayanarak sürdürüyor. Kesin bir sayı vermek güç çünkü katılım durumu değişiyor, yeni insanlar aramıza katılıyor veya çeşitli sebeplerden ötürü bazı arkadaşlarımız dönem dönem uzak kalabiliyor. Genel itibariyle kadın katılımcıların daha çok olduğunu söyleyebiliriz. Kooperatif kuruluşunu ise gönüllüler içinden 7 kurucu üyeyle yaptık, kurucu üyelerin 4’ü kadın.

Üyelik kriteriniz ne?

Kooperatifin resmi olarak kurulmasını sağlayan 7 kurucu üye var ancak kooperatif daha geniş bir gönüllü ağıyla işleyişini devam ettiriyor. Pandemi öncesi toplantılarımıza gönüllü olmak isteyenleri de herkesi davet edip öyle gerçekleştiriyorduk. Online toplantı döneminde bu süreç sekteye uğrasa da gönüllümüz olmak isteyen herkesi işleyişe katmaya çalışıyoruz

Kararları nasıl alıyorsunuz, üyeler kararlara katılabiliyor mu? Nasıl bir demokrasi, işleyişe sahipsiniz, örgütlenme anlayışınız ne?

Yatay örgütlenme ilkesiyle hareket ediyoruz. Kararlar haftalık olarak düzenlenen haftalık toplantılarda ve üç ayda bir düzenlenen uzun toplantılarda alınıyor. Kararları oybirliği ile almaya çalışıyoruz, yapılan tartışmalar nihayetinde ortaklaşılamazsa da mutabakat çerçevesinde oy çokluğu ile alıyoruz. Toplantılar herkesin katılımına açık olduğundan kooperatif çalışmalarında yer almak isteyen herkes bu karar mekanizmalarına katkı sunabiliyor. Beklentimiz ise karar alma süreçlerine dahil olmanın yanında uygulanması sürecinde de birlikte hareket edilmeye devam edilmesi.

Yerel yönetimlerle ilişkileriniz nasıl?

Beşiktaş Belediyesi ile kuruluşumuzdan itibaren iletişime geçtik. Belediyeyle imkanları ve kapasitesi doğrultusunda birlikte çalışabilmeyi önemsedik. Belediyenin etkinliklerine katıldık, bazı alanlarda destek aldık. Kendi aramızda ilkesel olarak bağımsız yapımızı koruyarak yerel yönetimle, yönetimlerle çalışmayı da karara bağladık. Kamu yararını gözeten çalışmamızda yerel yönetimle birlikte daha çok çalışabilmeyi de isteriz.

Diğer toplumsal örgütlenmelerle ilişkiniz var mı?

Diğer kooperatifler, çeşitli dernekler, vakıflar ile de iletişim ve dayanışma içindeyiz. Bizden önce kurulan tüketim kooperatiflerinin deneyimleri ve bilgi havuzları bizim için yol gösterici oldu. Bunun yanında pratik işlerde de diğer tüketim kooperatifleriyle ortaklaşıyoruz, örneğin Karaburun Bilim Kongresi’nde birlikte atölyeler düzenliyoruz, birlikte ürün alımı yaparak lojistik imkanlarımızı paylaşıyoruz.

Mevcut kooperatif yasasını nasıl buluyorsunuz? Bu yasa ne tür sınırlar yaratıyor, bu sınırları nasıl aşıyorsunuz?

Kooperatif yasal kuruluşu mevzuat bakımından zorlayıcı değil ana sözleşme bakanlık tarafından hazırlanmış, gerekli evraklar da net olarak sıralanmış, kuruluş sürecinde bu bakımdan bir zorluk yaşamadık, ancak ticaret odasına kayıt, ticari defterlerin alınması, ilan gibi süreçlerde ödenen ücretler ayrı ve yüklü bir maliyet kalemi.

Kooperatiflere tanınan vergisel muafiyetler veya diğer avantajlar bakımından ise mevzuat tereddütler yaşatacak nitelikte karmaşık, Türkiye tarihinde kooperatifler oldukça hassas ve olumsuz örneklerle dolu olduğundan bu tür avantajlardan yararlanmak konusunda biz de tereddütte kalıyoruz ve bu durum bizim işleyişimize olumsuz yansıyor, zaten sınırlı olan avantajlardan faydalanamıyoruz.

Kooperatif karar alma süreçleri yasal mevzuatta belirli, yani kooperatif işleyişine yönelik örneğin ticari bir karar yönetim kurulu kararı ile alınabilir. Bizim pratiğimizde bu yasal zorunluluklar sadece prosedürden ibaret, karar alma sürecimiz yönetim kurulundan bağımsız ve herkesin katılımına açık.

Demokratik bir kooperatif yasası için ne düşünüyorsunuz, bunun için nasıl bir mücadele?

Kooperatif mantığı herkesin eşit olarak bir araya gelip bir ekonomik dayanışma modeli içerisinde bulunmaları. Her bir kooperatif üyesi eşit oya sahip ve temsil gücü diğerleri ile aynı. Biz kooperatif olarak kâr dağıtımı yapmıyoruz ve karar alma süreçlerimiz de mevzuattaki gibi yönetim kurulu üyelerinin kararlarından oluşmuyor. Dolayısı ile bizim kooperatifimiz gönüllülerin emekleri ve kararları ile işliyor. Bu sistemin daha demokratik olması için, kooperatif mantığına uygun olarak dayanışma üzerine olan ekonomik modelin kuruluş, yönetim kurulu kararı tasdiki, genel kurul yapılması gibi yasal zorunluluk olan süreçlerinin azaltılması, gerçek pratiğe uygun olması gerekli.

Bunun yanında tanınan muafiyet ve avantajlar genişletilmeli ve mevcut olanlar da net ve uygulamada tereddüte yer bırakmayacak nitelikte olmalı.

Bu sayede kooperatifler daha da yaygınlaşabilir, uygulama alanı olarak genişleyebilir. Biz kanunda belirtilen karar alma süreçlerini kendi kooperatifimizde uygulamıyoruz, kendi iç işleyişimiz mevzuattaki düzenlemelerden çok daha demokratik. Daha demokratik olan bu sistemi, deneyimlerimiz ile çoğaltıp sadece yasal birer zorunluluk olarak kalan kadük uygulamaları aşma yolunda bir öneri getirebiliriz.

Sözleşmeli üretim için düşünceniz ne?

Kooperatif olarak bu konuda bir adım atmadık. Ancak ilkelerimize uygun olarak üretim yapan üreticiyi desteklemek önceliğimiz. Bu uğurda işe yarayacak her modeli kullanabiliriz.

Kooperatif vasıtasıyla ucuz girdi sağlamak şirketlere bağımlılığı azaltıyor mu?

Kooperatif aracısız olarak küçük üreticiye doğrudan ulaşıyor. Sadece lojistik bakımından kargo şirketleri ile çalışmamız gerekebiliyor. Bazı üreticiler bu sorunu da aşarak kendi dağıtım kanallarını kullanıyorlar. Bir yandan da tüketim alışkanlıklarımızın değiştiği, dükkânda olan ürünlerin satın alınıp yetinildiği bir pratik içerisindeyiz, aslında gerçek ihtiyaçlarımızın ne olduğunu bizler de zamanla tespit ediyoruz. Örneğin son zamanlarda gönüllüler olarak bir kısmımız şampuan tüketiminin gereksizliğini keşfettik ve dükkânda da satışını yaptığımız Yırca zeytinyağlı sabunları ile saçlarımızı yıkamayı deniyoruz. Bu da bizim ihtiyaçlarımızın gerçekten nelerden ibaret olduğu ve bazı tüketim ilişkilerinin suniliğini gösteriyor.

Sağlıklı gıda üretimi ve erişimi için neler yapıyorsunuz?

Kooperatif olarak gıda üretimi yapmıyoruz, buna ilişkin ileriye yönelik isteklerimiz ve projelerimiz var ancak bu şu an için gündemimizde olan pratik bir konu değil. Ekolojik gıda üretimi yapan üreticiler ile birlikteyiz. Özellikle küçük üreticinin desteklenmesi, dönüşmesi ve varlığını sürdürmesi için de çalışıyoruz.

Gıdaya erişim çalışmalarımıza, diğer tüketim kooperatiflerinin, toplulukların veya birliklerin halihazırda iletişimde olduğu küçük üreticilerden ürün alarak başladık. Zaman içerisinde kendi hazırladığımız ürün formlarını bizim ulaştığımız veya bize ulaşan üreticilere göndermeye başladık. Bu formların değerlendirilmesi ardından ürün alıp almamaya karar veriyoruz. Belirli dönemlerde üretici ziyaretleri yapıyoruz. Güven ilişkisi bizim için öncelikli olan denetleme mekanizması bunun yanında üreticinin talebiyle veya bu yönde bir ihtiyaç doğmuş ise ürünlere analiz yaptırıyoruz. Pratik olarak yadigâr tohumların kaybolmaması için üreticiler ile birlikte çalışıyoruz. Üreticinin de belirli ekonomik güvencelere veya farklı taleplere ihtiyacı var, yadigâr tohum kullanmak veya ithal tohum almak bazı üreticiler bakımından sadece ekonomik bir karar, bu karar alma süreçlerinde ekonomik güvence vererek sağlıklı gıdaya erişim için destek olabiliyoruz.

Üreticilerin ve tüketicilerin birlikte örgütlenebildiği kooperatifler mümkün mü?

Bizce mümkün ve emeklerimizin gerçekçiliği açısından ulaşılması gereken bir aşama.

Toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından ne tür sorumluluk içindesiniz?

Başta kadın veya çocuk emeğinin sömürüldüğü üreticiler ile çalışmıyoruz. Kadın emeği ile üretim yapan kooperatifleri destekliyoruz ve üretici ağımızı daha çok bu üreticiler ile genişletiyoruz. Kadın emeğinin görünürlüğünü artırmak üzere iletişim kanallarımızı kullanıyoruz.

İklim adaleti ve ekolojik bilinç konusunda ne tür çalışmalarınız var?

Ekonomik büyüme ya da daha fazla tüketebilme adına doğal kaynaklar açgözlülükle israf ediliyor. Doğanın tahrip edilmesinin önüne geçilemediği gibi, kendini yenilemesine fırsat bile verilmeden birçok atıkla kirletiliyor. Biliyoruz ki çevrenin sunduğu yenilenemez kaynaklar sınırlı. Son dönemde karşılaştığımız iklim değişikliğinden kaynaklı sorunlar sebebiyle durumun ciddiyetinin ortada olduğu da aşikar.

Beşiktaş Kooperatifi olarak da hassasiyetimiz olan, yakından takip ettiğimiz konular bunlar. Üreticiden ürün alırken ekolojik koşulları sağlayıp sağlamadığına önem veriyoruz. Üreticinin yaşam alanını savunmadan ekolojik üretimden bahsedemeyiz. Sağlıklı gıda tüketmenin yolu ekolojik tahribatın karşısında durmaktır.

Kooperatifçiliğin sizlere kazandırdığı nelerdir?

Bir dayanışma modeli içerisinde olmak gönüllüler için bir dönüşüm sağlıyor, ihtiyaçlarımızın nelerden ibaret olduğunu tespit etmemize imkân sağladığı gibi zehirsiz gıdaya erişimimizi de kendimiz sağlıyoruz. Yani daha sağlıklıyız. Mevsimsel olmayan gıda maddelerini tüketmenin doğal bir yanının olmadığını görüyoruz. Çünkü üretim süreçleri hakkında da üreticiler ile iletişime geçtikçe bilgileniyoruz. Yaşadığımız alanla olan etkileşimimiz de doğal bir şekle evriliyor. Gıdaya erişimde aracılar yer almadığından ekonomik olarak daha sağlıklı gıdaya daha rahat ulaşmış oluyoruz. Bunun yanında kültürel anlamda da bu etkileşime bağlı olarak bilgimiz ve farkındalığımız artıyor.

Katılımcı sertifikasyonu sizin için ne anlam ifade ediyor?

Katılımcı sertifikasyonu önemli gördüğümüz, ancak üzerine yeterince eğilemediğimiz bir sistem. Kooperatifi yeni kurduk ve ürün alım düzenimizi henüz oturtamadık. Ancak başka kooperatiflerin bu konuyla ilgili tartışmalarını yakından takip ediyoruz.

Üye olmayanlarda sizden ürün talep ediyor mu?

Evet, dükkanımız herkese açık.

Tüketiciler sizi niye tercih ediyor?

Şu güvensizlik ortamında insanlar gıda konusunda güvenebilecekleri kaynakların arayışındalar. Ürünlerin bazı temel kıstaslara uygun olduğunu bilmek, ekolojik gıdaya erişebilmek bir tercih sebebi. Bunun dışında piyasa ekonomisinin içinde dayanışmayla ayakta durmaya çabalayan bir örgütlenme olarak destek veren hatırı sayılır bir kesim de var. Bize gelen tepkilerden kooperatifin varlığının anlamlı bulunduğunu, bir şeylerin değiştirilebilmesine katkı sunduğunu hissedebiliyoruz ve bu bizi oldukça mutlu ediyor.

Sizleri bu çalışmada motive eden nedir?

Kurulan bu ekonomik dayanışma modeli çevreyle etkileşimimizi artırıyor, bu da farkındalığı artırıyor. Bundan beş sene önce ayrı ayrı olarak bizlere gerçekleşmesi olanaksız görünen projeler ve fikirler hep birlikte olunca gerçekleşebiliyor. Beşiktaş’ta tüm gönüllülerin eşit olarak hak sahibi olduğu bir dükkanımız var, mekânsal olarak sabit ve devamlı bir yerimizin bulunması bizi motive eden unsurlardan biri. Bunun dışında beraber öğrenmek, sorunları birlikte çözmek ve gelişmek de motive edici.

Ürünlerinizi nasıl ve kimlerden sağlıyorsunuz?

Diğer tüketim kooperatiflerinin, toplulukların veya birliklerin hali hazırda ürün aldıkları üreticiler ile alımlarımıza başladık, sonrasında kendi kriterlerimizi oluşturmaya başlayarak ürün formaları hazırladık. Bu ürün formların değerlendirilmesi ardından ürün alımı yapıyoruz. Örneğin kadın kooperatifleri, ekim alanları daraltılmış veya yok edilmiş üreticiler, yadigar tohumla üretim yapan üreticiler ve geleneksel yöntemleri devam ettirmeyi amaçlayan üreticiler ile çalışıyoruz. Halen ürün ve üretici ağımız genişliyor.

Ürün kriterleriniz nedir? Hangi ürünleri alıyorsunuz, neden?

Öncelikle adil, ekolojik gıda bizim kuruluş ilkelerimiz. Bunun yanında ürün türleri bazında kriterlerimiz var. Bu kriterler; insan emeğinin sömürülmemesi, tarım ilacı kullanılmaması, tohumların niteliğine göre kriterlerdir.

Ürünlerimiz yumurta, ekmek, peynir, makarna, bakliyat çeşitleri, zeytin, zeytinyağı, un, tahin, pekmez, reçel, fındık, ceviz, bal, kurutulmuş sebze ve meyveler, taze sebze gibi ürünler, temel gıda maddeleri başta olmak üzere yerli üreticiyi desteklemek ve taleplerimiz üzerinden ürün alımı yapıyoruz.

Diğer kooperatiflerle dayanışma ilişkiniz var mı, ne düzeyde?

Evet var, birbirimizden pratik çalışma düzenimiz, karşılaştığımız sorunlar ve çözümlerimiz hakkında yardımlaşıyoruz. Birlikte etkinlikler düzenliyoruz ve birbirimizin etkinliklerine katılımcı olarak bilgi paylaşımı yapıyoruz. Yine ürün ve üreticiler hakkında karşılaştığımız bilgileri de paylaşıyoruz. Ortak alımlar yaparak hem üreticiye destek oluyoruz hem de lojistik konusunda yardımlaşıyoruz.

Fiyatları nasıl belirliyorsunuz?

Fiyat belirleme mekanizmamız oldukça basit yöntem içeriyor. Öncelikle bizim için üreticinin bize önerdiği fiyatı baz alıyoruz. Çalıştığımız üreticiler genellikle küçük ve ürün üretip geçimini sağlayan kişiler olduğundan üreticinin ürününe biçtiği fiyat konusunda pazarlık yapmıyoruz. Beşiktaş Kooperatifi kâr elde etmeye çalışan bir kooperatif olmadığı için üreticinin fiyatına eklenen yasal yükümlülükler ve kooperatif giderlerini karşılayacak minimum katkı ile fiyat belirleniyor. Ürünleri genel olarak kargo ile aldığımız için kargo maliyeti de fiyatlamanın kalemlerinden biri. Kooperatif çalışmalarının gönüllülük esasıyla, kâr amacından uzak yürütülmesi düşük fiyatlama politikamızın en önemli güvencesi halen.

Gıda egemenliği hareketi yaratmak için nasıl bir anlayışa sahip olmak lazım? Anlayışınız nedir?

Bu ilkeyi oldukça önemli buluyoruz. Nitekim kooperatifi kurma yolundaki ilk adımlarımızı da “gıda egemenliği” konusunu ele alarak, bu konudaki anlayışımızı derinleştirmeye çalışarak atmıştık. Bu hareketi yaratmak için buna sahip çıkacak örgütlenmeleri çoğaltmak gerekiyor, hem üretici hem de tüketici nezdinde. Biz de kendi çalışmalarımızla birlikte bu ilkeyi savunacak diğer örgütlenmelerle yan yana durabilmeyi önemsiyoruz.

Toplum destekli tarımdan ne anlıyorsunuz?

Üreticiye ekonomik olarak güvence olmak tüketicilerin bireysel olarak değil ama birlikte ve çok basitçe yapabilecekleri bir iş. Toplum destekli tarım da üreticinin güvencesiz koşullarının kaldırılması için pratikte sunulabilecek en olağan katkılardan biri.