Danimarka Başbakanı işe bisikletle gitti”, “Norveç Başbakanı maraton koştu” benzeri haberleri bazen gıptayla bazen az alaycılıkla okuruz. Bizim devlet kültürümüzde devlet, hükümet başkanının küçük bir hayat yaşaması, hayata yakın kalması, sokaktan kopmaması pek yok. Cumhuriyet tarihinde de bunu yapan siyasetçilere beceriksiz, iş bilmez gözüyle bakılageldi. Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset sahnesine çıkışı bu anlamda ezber bozan […]

Danimarka Başbakanı işe bisikletle gitti”, “Norveç Başbakanı maraton koştu” benzeri haberleri bazen gıptayla bazen az alaycılıkla okuruz. Bizim devlet kültürümüzde devlet, hükümet başkanının küçük bir hayat yaşaması, hayata yakın kalması, sokaktan kopmaması pek yok. Cumhuriyet tarihinde de bunu yapan siyasetçilere beceriksiz, iş bilmez gözüyle bakılageldi.

Recep Tayyip Erdoğan’ın siyaset sahnesine çıkışı bu anlamda ezber bozan bir görüntü sergiliyordu. Kaçak binada oturan, çok parası olmayan, hepimiz gibi, bizden biri bir siyasetçi, taşıdığı imaj öyleydi. Gel zaman git zaman siyaset bir asansör gibi Erdoğan’ı en tepelere taşıdı. Hem şansı yaver gitti, hem taşları doğru oynadı. Şimdi devletin en tepesinde. Ne var ki tepeye çıkmak bazen görüşü bulanıklaştırıyor. Devlette tepeye tırmandıkça siyasetçiler sokaktan, vatandaştan ve gerçeklerden hızla uzaklaşıyor. Beştepe’nin balkonundan muhtemelen çevredeki insanlar karınca büyüklüğünde görünüyor. Erdoğan onlarca araçtan oluşan konvoylarla seyahat ederken, bazen aracını durdurup rastgele biriyle konuştuğunu sanıyor ama anlaşılan bu kişiler bile seçilmiş oluyor.

FİLDİŞİ KULE DEĞİL KALE DUVARLARI ARDINDALAR

Görece yakın zamana kadar AKP il ilçe örgütleri etkin çalışır, sokakta, evlerde, kahvelerde insanların nabzını tutar bunu da yukarıya aktarırdı. En azından bu mekanizma işliyor görünüyordu. Hatta Erdoğan’ın konuşmalarındaki ifadeler ve çıkışlar aslında buralardan gelen söylemlerle beslenirdi. Zaman değişti eskiden rakiplerini fildişi kulelerde olmakla suçlayanlar şimdi dev kale surları ardındalar.

“Ne diyorlar; domates, patlıcan, patates, sivri biber… Düşünün bir merminin fiyatı nedir, düşünün.”

“Bak kardeşim biz KİT’lere kadroyu verdik. Bizden bir şey beklemeyin. Şu toplantıyı provoke etmeyin. Alışılmış bir lider değilim. Alışılmış bir siyasetçi değilim. Toplantımızı provoke etmeyelim. Samimi olalım, dürüst olalım, bu toplantıyı da güzel bir şekilde çıkaralım”

“Devlet nasıl teröristlerin Cudi’de Gabar’da, Tendürek’te mağaralarının içinde işini bitirdiyse, halde terör estirenlerin işini de biz en kısa zamanda bitiririz”

Bunlar Cumhurbaşkanı’nın hafta sonu yaptığı çıkışlar. Cumhurbaşkanı üç çıkışta da vatandaşları azarlıyor. Uğraştırmayın kardeşim beni bu küçük işlerimizle diyor. Muhtemelen hayat pahalılığı konusunda şikayetçi olan, kadro isteyen vatandaşların şımarıklık yaptığını düşünüyor. Muhtemelen Cumhurbaşkanı ve Saray çevresinin, maaşla geçinmenin nasıl bir şey olduğu, akşam sofraya koymak için iki kap yemeğin kaça mal olduğu, sosyal güvencesiz çalışmanın, taşeronda çalışmanın nasıl olduğu konusunda artık hiç bir fikri yok. Onlar bunlardan uzaklaşalı uzun yıllar oldu.

YENİ BİR DÖNEME GİRDİK

Köprüler yollar yaptık diye övünüyorlar ama hiç bir zaman toplu taşıma aracına binmedikleri için örneğin Yenikapı’da metrodan indikten sonra yayaların feribota ulaşmak için kaldırımsız otoyol kenarlarından koşturarak gitmek zorunda olduğunu bilmiyorlar. Hızlı tren yaptık diyorlar, vatandaş Pendik’e nasıl gider onu hiç düşünmüyorlar. Yeni havalimanı yaptık diyorlar, metrosuz bu havaalanına insanlar nasıl ulaşır umursamıyorlar.

Pazarcıya tanzim satış mağazalarıyla savaş açıyorlar ama vergi ve pazar kirası veren pazarcı evine ekmek nasıl götürecek bunu hiç umursamıyorlar.

Vatandaş evini, açılış törenini bizzat Cumhurbaşkanı’nın (O zaman Başbakan’dı) yaptığı kentsel dönüşüm diye dolandırıcı müteahhide kaptırmış, “Yav bana ne bana mı sordun” deyip dönüp gidiyorlar.

İtibardan tasarruf olmaz, devletin en büyüğü, en debdebe içinde yaşayacak dedik diyelim hadi. Ama artık AKP teşkilatı da değişmiş, zenginleşmiş, semirmiş durumda. Çukurambar’da lüks sitelerden ve ciplerden bakınca gıda pahalılığı, geçim sıkıntısı görünmez oluyor. Türkiye yeni bir köşeyi dönmüş ve yeni bir döneme girmiş görünüyor.