Burak Erim’in beyaz bisikletli bir resmi Japonya’da “2020 Mellow Sanat Ödülü” yarışmasında, 13 bin yapıt arasında “Jüri Özel Ödülü”ne değer görüldü. Bisikletiyle dolaşıyor dünyayı Burak. Hiç tanımadığı insanların düşlerine dokunuyor.

Beyaz bisikletiyle sınır ötesinde

İbrahim Karaoğlu

‘Ruhunuza kapılar, pencereler açmalısınız’ der ya Julio Cortazar; tam da o kapıların, pencerelerin önüne bisikletler koyar ressam Burak Erim; dünün heyecanıyla uzaklara gitmek için. Çok uzaklara, çocukluğunda kalan her şeye resimlerinin içindeki bisikletlerle gidiyor. ‘Yaşanacak bir yaşam var. Binilecek bisikletler var, yürünecek yollar ve tadına varılacak gün batımları’ diyen Cesare Pavese yol arkadaşıdır onun. Bisikletlerin şöleni vardır tuvallerinin içinde. Dünü, şimdiyi ve geleceği içinde tutan bisikletlerin rengârenk şenliği tüm zamanların heyecanlarına dokunuyor...

EN ERKEN AŞKIMIZDI BİSİKLET SEVDASI

En çok küçük an’lar etkiliyor hayatımızı; küçük an’larda daha bir çoğalıyor ya da eksiliyor düşlerimiz. Zaten, yaşantımız da küçük an’ların toplamı değil midir? Çocukluğumuzun en heyecanlı, sevinç dolu, en tutkulu küçük an’larını yaşatırdı bisikletler. En erken aşkımızdı bisiklet sevdası. Belki de onunla yakaladığımız özgürlük, özgüvenimizi daha bir geliştirdi. ‘Hayatıma an(ı)lar eklemek için bisiklete binmiyorum; an(ı)larıma hayat eklemek için bisiklete biniyorum’ diye bir söz var belleğimde çok eskilerden. Evet, bizim de anılarımızı, düşlerimizi renklendirdi, ruhumuzu en uzaklara götürdü çocukluk bisikletlerimiz. Yaşadığımız küçük an’ları heyecanla, sevinçle doldurdu. Ruhumuza gezginlik huyunu bulaştırdı. ‘Bir ülkeyi bisikletle değil de otomobille dolaşırsanız pek de net hatıralarınız olmaz’ diyen Ernest Hemingway ne çok da haklı. Bisikletli çocukluk, ilk gençlik günleri; en unutulmaz anılarıdır herkesin. Burak Erim, bisiklet sevdasını tutkuya dönüştürmüş bir ressam. Resimleri, bisikletin binbir halleri. En temel izleği bisiklet. Onun sanatını biçimlendiren özel bir form bisiklet; sanatsal fetişi gibi. Tuvallerinde ışığı, lekeyi, dengeyi, ritmi, zıtlıkları ve vurguları yetkince kullanarak bisikletin görsel anlamını yeniden tanımlıyor. Onun sıradan hallerini, plastik bir dille dönüştürerek yeni şeyler söylüyor.”

BİSİKLETİYLE DÜNYAYI DOLAŞIYOR

Grup Sanat Galerisi’nde, 2020 yılının sonlarına doğru açtığı son sergisindeki kataloğunda bunları yazmıştım. Pandemiye karşın yoğun bir ilgiyle izlenmişti sergisi. Ve tam da bu sergisinin bitiminde, genç ve yeni çıkış yapan sanatçıların yapıtlarını dünyaya yayabilmek için Japonya’da ilk kez başlatılan “2020 Mellow Sanat Ödülü” yarışmasında, uluslararası jüri tarafından 13 bin yapıt arasında “Jüri Özel Ödülü”ne değer görüldü Burak Erim’in beyaz bisikletli bir resmi. Ülkemizdeki genç sanatın uluslararası platformlarda yer bulması, eriştiği çağdaş düzeyi yansıtarak; ulaştığı sınırları genişletebilmesi adına çok anlamlıydı Burak Erim’in bu ödülü. Bu onun ilk ödülü değil, yaklaşık on beş yıldır yapıtlarında oluşturduğu kendine özgü değerlerle ülkemizdeki pek çok saygın sanat ödülüne de değer görüldü resimleri. Pek çok yabancı ülkede de yapıtları sergilendi. Yaratma heyecanını hiç yitirmeden, durmaksızın çalışıyor Burak. Yapıtlarını hem ülkemizde hem de sınırların ötesindeki anlamlı etkinliklerde sunuyor sanatseverlere. Yakın bir zamanda, yine bir bisiklet resmi (“soyutlamalar” adlı metal gravürü), Güney Kore’de, “Dünyayı ideoloji, sınırlar, ırk ve cinsiyet sınırlarının ötesinde sanatla güzelleştirmek” amacıyla “Sınırların ötesinde" konseptiyle etkinlikler düzenleyen “Chang Kil-Hwan Sanat Müzesi”nin oluşturduğu uluslarası koleksiyona katıldı. Bisikletiyle dolaşıyor dünyayı Burak. Hiç tanımadığı insanların düşlerine dokunuyor.