Koruyucu ekipman iki ay önce verildi, hastaneler doldu, filyasyon da artık tam olarak yapılamıyor. Bakanlık ‘kendi paranızla koruyucu ekipman alın’ diyor.

Beyaz önlüklü kahramanlar anlatıyor: Tükeniyoruz

İSMAİL ARI

Türkiye’de ilk Covid-19 vakasının açıklanmasının üzerinden yaklaşık yedi ay geçti, sağlık emekçilerinden çıkan ortak ses "Tükeniyoruz"... Çalışma güçlükleri, koruyucu ekipman yokluğu, yoğunluk, günlerce sevdiklerinden uzak kalma, hasta ve hasta yakınlarından gördükleri şiddet, meslektaşlarının hastalanmasına ve hatta ölmesine tanıklık, bir de üstüne siyasilerden gelen acımasız eleştiriler. Aile hekimlerinden, filyasyon ekiplerine, hastanelerde savaşan doktorlardan eczacılara, hemşirelere, yardımcı personele kadar tüm sağlık emekçileri büyük bir savaş veriyor.

BirGün, aylardır büyük bir mücadele sürdüren bazıları bu dönemde hastalanan, mesleği bırakma noktasına gelen sağlık emekçilerini dinledi.

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Akkurt, Covid- 19’nasıl yakalandığını anlatırken Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Covid-19 servisinde çalışan bir hekim ise salgın nedeniyle hastanelerde oluşan içler acısı durumu aktardı.

HER GÜN 40 - 50 KİŞİLİK LİSTE GELİYOR

Urfa'nın Eyyübiye İlçesinde aile hekimliği yapan ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu’nun da (AHEF) İkinci Başkanı olan Dr. Yusuf Eryazğan, pandemi nedeniyle aile hekimlerinin iş yüklerinin arttığını vurgulayarak, “Mart ayının ortasından sonra çoğu hastanede poliklinik hizmetleri verilmemeye başladı ve vatandaşlar da yoğun bir şekilde aile hekimliklerine gelmeye başladı. Bir yandan aşıları, bir yandan gebeleri, bir yandan çocukları takip ettik ve bir yandan da poliklinik hizmetlerini aksatmadık. Bu süreçte tabii yoğun olarak Covid-19 şüphesiyle hastalar da geldi aile sağlığı merkezimize. Bir aile hekimliğinde günde ortalama 80 ile 100 arasında poliklinik yapıyoruz ve tüm bunların arasında her gün önünüze 40 -50 kişilik Covid-19 hastası ya da temaslı listesi düşüyor ” diye konuştu.

beyaz-onluklu-kahramanlar-anlatiyor-tukeniyoruz-782041-1.

ŞARKI SÖZÜ YAZSAM, KİMSE “BU NE” DEMEZ

“Her gün 50’ye yakın evde tedavi gören Covid-19 hatası veya temaslıyla telefonla konuşuyoruz. Bu da ortalama üç, üç buçuk saat sürüyor. Yani bunun için de her işinizi bırakacaksınız ve günde 3 ila 3 buçuk saat arasında bir zaman ayıracaksınız” diyen Aile Hekimi ve AHEF yöneticisi Eryazğan şunları anlattı:

“Karantinada olan bir Covid-19 hastasına veya temaslıyı arıyoruz, ‘Annenizde, babanızda, çocuğunuzda veya eşinizde bir şey var mı?' diye soruyoruz. Verilen bilgilere göre semptom gösterenleri sisteme giriyoruz ama hastaları arayıp soran kimsenin olmadığını öğreniyoruz. Hastalara, ‘Gelen giden, arayıp soran yok mu?' diye soruyoruz ama bize 'Hayır yok' yanıtını veriyorlar. Ben o sisteme şarkı sözü yazsam bile kimse okumadığı için 'Bu ne' diye sormaz. Hasta ve temalı sayısı o kadar çok arttı ki artık filyasyon da ‘mış’ gibi yapılan bir olay oldu. Son günlerde vaka sayıları artıyor, çünkü durumu ağır olmayan hastalar evlerine gönderiliyor ama bu durumdaki birçok hasta da evde durmuyor, geziyor.

Geçen aylarda, bazı illerde koruyucu ekipmanları 'Kendiniz alacaksınız' diye sağlık merkezlerine yazı gönderildi. İlk başta dezenfektan, maske ve eldiven ama şu aşamada sadece cerrahi maske dağıtılıyor. İlerleyen zamanlarda, Sağlık Bakanlığı herhalde 'Onu da kendiniz alın' diyecek. Yani aile hekimlerine şu an cerrahi maske dışında hiçbir şey verilmiyor.

BAKANLIK BENİ AYDA ALTI GÜN KORUYOR

Ankara'nın Çankaya ilçesinde aile hekimliği yapan ve Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Basın Komisyonu Üyesi de olan Canan Tanrıver, Sağlık Bakanlığı’nın bir ayın sadece altı günü yetecek kadar cerrahi maske yolladığını ve bunun haricinde de koruyucu ekipman yollamadığını belirterek, “Sağlık Bakanlığı’nın bizim koruyucu ekipmanlarımızı düzenli ve yeterli şekilde dağıtması gerekiyor ama N95 maske gibi bir çok koruyucu ekipman bizlere dağıtılmıyor. Aylık 50 tane maske veriliyor ve bunu hemşirem ile birlikte kullanmam gerekiyor. Kişi başı 25 maske düşüyor ve çift maske kullanınca da 12 maske yapıyor. Bu çift maskeyi de dört saatte bir kullanıp atmak zorundayız ve altı günlük maske yapıyor. Yani bu da Sağlık Bakanlığı bize altı günlük maske veriyor demek oluyor” diye konuştu.

beyaz-onluklu-kahramanlar-anlatiyor-tukeniyoruz-782042-1.

“Bakanlık pandeminin başında, Nisan veya Mayıs ayında siperlik verdi. Siperliğin önündeki şeffaf kısmın düzenli olarak değişmesi gerekiyor ama hala değişmedi. Aile hekimleri kendi cebinden önlük, maske veya tulum alıyor” diyen aile hekimi ve AHEF yöneticisi Tanrıver şunları anlattı:

HASTALAR TEDAVİ EDİLEMİYOR

“Zatürree aşısı da aile sağlığı merkezlerinde bir yoğunluğa yol açıyor. Aile hekimliğinde günlük hasta sirkülasyonu 80 ila 100 hasta arasında. Bu da bizim temas yükümüzü arttırıyor ve hastalara çok fazla vakit ayıramamıza neden oluyor. Normalde biz aile sağlığı merkezine gelen her hastayı Covid’li gibi düşünerek hareket etmeliyiz çünkü bizim test yapma imkanımız yok. Sadece gelen hastaların ateşini ölçüyoruz ama artık o da birinci semptom değil.

Ankara’da hastaneler dolup taşıyor, hastanelerde boş yatak yok ve filyasyon ekipleri de evdeki hastalara yetişemiyor artık. Filyasyon ekiplerinin evdeki Covid-19 hastalarına gidemediğini nereden anlıyoruz? Covid-19 olan pozitif hasta elini kolunu sallaya sallaya bize geliyor ve 'Tedavim için gelmediler' diyor.”

POZİTİF HASTALAR GELİYOR

“Covid-19 testi pozitif çıkan veya Covid-19 tedavisi gören hastalar aile hekimine yollanıyor ve 'Gidin aile hekiminden rapor alın' deniyor” diyen Antep’te aile hekimliği yapan Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Basın Komisyonu Üyesi Uğur Baran ise şöyle konuştu:

beyaz-onluklu-kahramanlar-anlatiyor-tukeniyoruz-782043-1.

“Covid-19 hastaları bize yollanıyor ama ben işin bir yerinde değilim. Hastayı ben tedavi etmedim, tanıyı ben koymadım ama pozitif hasta bize yollanıyor. e Nabız var, sistem var. Girip sistemden bakın, SGK sistem üzerinden Covid-19 hastası için rapor verebilir ama bu yapılmıyor. Zaten iş yükümüz fazla ve bu yüzden bir kat daha artıyor ve bizler için risk oluşuyor. Ben hastalarımı 'Biz size risk oluşturuyoruz, biz sizi hasta edebiliriz' diye uyarıyorum.

Benim hatırladığım en son bize iki ay önce kişisel koruyucu ekipman verildi ve onların da kalitesi tartışılır. Ben dün iki hastadan birini Covid-19 diye gönderdim. Antep’te ortalama 30’dan aşağı temaslı aileyi takip eden bir aile hekimi de yoktur. Birkaç gün önce defalarca 'Evden çıkmayın' dediğim pozitif hasta elini kolunu sallayarak aile hekimliğine geldi ve bana 'İşyerine gideceğim rapor istediler' diyerek benden rapor istedi ve onu da işyerine götüreceğini söyledi.”

***

HASTALARDAN COVID-19 BULAŞTI

Özel bir hastanede çalışırken Covid-19’a yakalanan Göğüs Hastalıkları ile İs ve Meslek Hastalıkları Uzmanı olan Prof. Dr. İbrahim Akkurt yaşadıklarını şöyle anlattı:

Ankara’da bir özel hastanede çalışırken Covid-19’a yakalandım. İlk vaka 11 Mart’ta açıklandı ve bizim hastanemize de ilk vaka bundan bir hafta sonra geldi. Daha önceden tedbir almaya başlamıştık ve hemen bir katı Covid-19 servisi yaptık, hastayı yatırdık. Ben bir hafta, 10 gün hastaneden çıkmadım orada yatıp kalktım ve bundan sonra da hastalar yağmaya başladı zaten.

beyaz-onluklu-kahramanlar-anlatiyor-tukeniyoruz-782044-1.

Normalleşme olarak adlandırılan sürecin ardından normal poliklinik yaptığım bir gün, muayene ettiğim kişiler temaslı olduklarını söyleyip, ‘Test isteyebilir miyiz?’ Dediklerinde ‘Eyvah’dedim. İki kişilerdi ve çok fazla maske takma eğilimde de değiller. İki kişinin 15’er dakikadan toplam yarım saatlik muayenesi vardı ve ‘Eyvah bu sefer paçayı kaptırdım’ dedim. Test yaptırmalarını istedim ve bundan dört veya beş gün sonra da bende halsizlik ve kırgınlık başladı. Testimin pozitif gelmesiyle Hacettepe Hastanesi’nde 11 gün yattım ve benimle beraber eşimde ve kızımda da belirtiler oluştu. Eşimle beraber aynı odada yattık. Kızım genç olduğu için hafif atlattı.

BİZİ İYİ GÜNLER BEKLEMİYOR

Bu sürecinden başında itibaren sağlık meslek örgütleri ve bizler çok uyardık. Pandeminin başından itibaren bir kişinin 15 –20 kişiyi enfekte edebileceği her türlü koşul sağlandı. İşte mesela AVM’ler açıldı, mitingler yapıldı, Ayasofya’nın açılışı yine aynı şekilde. Mesela son bir ayda Ankara, Doğu ve Güneydoğu, Kayseri, Antep, Malatya ve son bir ayda İstanbul yeniden alevlenmeye başladı. Bu olmaması gereken bir şeydi.

Covid-19’un ilk yayıldığı yer olan Çin’in Wuhan kentinde salgının birkaç ayda yayılmasının durdurulması, kontrol altına alınması tam bir izolasyonun sağlanmasıyla oldu. Bunun en önemli tarafı kişilerinin virüsü birbirine bulaştırmasını önlemekti. Bizi iyi günler beklemiyor, önümüzde zorlu bir süreç var. Epistemolojik veriler, projeksiyonlar iki yıldan önce dünyanın bu beladan kurtulamayacağını gösteriyor.

***

TEST YAPTIRANLARIN YÜZDE 30’U POZİTİF

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin Covid-19 servisinde çalışan ve isminin açıklanmasını istemeyen bir doktor da “Servislerin ve yoğun bakım servislerinin dolduğunu” belirterek şunları anlattı: “Bizim hastanede günlük test yaptırıp ve pozitif çıkanların oranı yüzde 30’larda. Yani bir günde 100 hasta test yaptırıyorsa 30’unun sonucu pozitif demektir oluyor bu da. Sağlıkçılar çok yorgun, çok yoğun çalışıyor, hiçbir önlem alınmıyor ve bütün sorumluluk sağlıkçılara yıkılıyor. Sağlıkçılar test yaptırmakta zorlanıyor ve düzenli test yapmıyorlar. Test yaptırmak isteyen sağlıkçı enfeksiyon komitesine gidiyor ve komite uygun görürse test yapılıyor. Mesela, hastanenin attığı mesaj da var, ‘Enfeksiyon komitesine danışmadan test yaptırmayın’ diye. Düzenli olarak tarama ve korumaya yönelik Covid-19 testi yapılmıyor. Yoğun bakım yatağı ve mekanik ventilatörler tamamen dolu bunlarda ciddi sıkıntı yaşanıyor."