Google Play Store
App Store

İÜ’de düzenlenen ‘Bölgesel ve Küresel Faktörler Işığında Filistin Sineması’ başlıklı söyleşide, Filistin sinemasına ışık tutuldu. Katılımcılar, işgal altındaki Filistin için sinemanın bir direniş biçimi olduğunu ifade etti.

Beyaz perdenin işgale direnişi
Fotoğraf: BirGün

Bahar GÖNÜL 

İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları sürerken Filistin halkının direnişi sanata da yansıyor. Zorlu koşullarla mücadele eden Filistin sineması, yaşanan acı gerçekleri gözler önüne seriyor.

İstanbul Üniversitesi Sinema Topluluğu ve Siyaset Felsefesi Kulübü tarafından düzenlenen ‘Bölgesel ve Küresel Faktörler Işığında Filistin Sineması’ başlıklı söyleşide, Filistin sinemasına ışık tutuldu. Filistin topraklarının sineması, mücadele eden, endüstrisi paramparça olmuş işgal altındaki bir halkın direniş biçimlerinden biri olarak değerlendirilirken, sinemanın Filistin halkı için bir var olma çabası olduğu ifade edildi.

Söyleşide İstanbul Üniversitesi Radyo, TV ve Sinema bölümünden Doç. Dr. Ahsen Deniz Morva Kablamacı ile İstanbul Okan Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden Dr. Hasan Deniz Pekşen konuşmacı olarak yer aldı. Etkinlikte savaşların, jeopolitik çıkarların ve derinleşen emperyalist çelişkilerin Filistin başta olmak üzere Ortadoğu halklarının sosyokültürel yaşamını nasıl şekillendirdiğine dair tartışılırken soykırıma maruz bırakılmış bir halkın mücadelesinde sinemanın neyi ifade ettiğinin üzerinde duruldu.

Etkinlikte konuşan Doç. Dr. Kablamacı, Filistin Sineması için “Bir direniş biçimidir, Filistin halkının belleğidir” ifadelerini kullandı. Aynı zamanda İÜ İLEF Sinema Topluluğu’nun danışman hocası olan Kabalcı söyleşinin ardından BirGün’e yaptığı değerlendirmede, Filistin Sineması’nın geçmişinden bugününe nasıl bir süreçten geçtiğini ve bu sürecin nasıl alınması gerektiği üzerinde durduklarını ifade etti. Filistin Sineması’nı “bir ulusun hayallerinin perdeye yansıması” olarak tanımladığını belirten Kabalcı, “Görünür olma çabasının, bu dünyada varız ve haklıyız demenin, kendilerine ait olanın yasaklandığını haykıran; dünyanın dört bir yanına dağılmış yönetmenlerin öfkesini ve kaygısını karşı anlatı olarak kuran direniş biçimidir. Filistin halkının belleğidir” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Deniz Kablamacı - İstanbul Üniversitesi

KÜRESEL SÜREÇLERİN BÖLGEYE ETKİSİ

Filistin meselesinde küresel ve bölgesel baskıların birbirleriyle nasıl etkileştiğini anlattığını ifade eden Dr. Hasan Deniz Pekşen da küreselleşmenin ve neoliberalizmin bölgeyi nasıl şekillendirdiğini anlattı. Filistin Sineması’nı konuşabilmek için öncelikle Filistin meselesinin genel çerçevesini çizmek istediklerini belirten Dr. Pekşen, şu bilgileri verdi: “1. Dünya Savaşı’yla ilk Yahudi yerleşimleri İngiltere’nin o dönemki politikasından ötürü başlıyor.  1948’de İsrail devletinin kuruluyor ve Arap devletleri ona savaş açıyor. Sonra soğuk savaş dediğimiz dönemin başlamasıyla dünyanın ideolojik, askeri bölünmesinin bölgeye yansımalarını görüyoruz. En sonunda 91 sonrasında soğuk savaş bitip de Amerika tek güç kaldığında küreselleşme süreci ve neoliberal dalga başlıyor. Tüm bunların bölgeye nasıl yansıdığı, hareketleri nasıl çeşitlendirdiği, Hamas’ı nasıl yarattığı, İslamcı politikaların nasıl çıktığı gibi bazı ayrıntılara değindik.”

Dr. Pekşen, “Tarihsel sürecin anlatılması dahi önemli bir kazanım çünkü diğer uluslararası öğrencilere sorunun anlatılmasından mutlu oluyorlar” şeklinde konuştu.  Diğer öğrenciler arasındaysa Filistin meselesine farklı yaklaşımlar olduğunu söyleyen Dr. Pekşen, “Bu bölgenin karışmış olmasının Türkiye’ye daha sonra nasıl yansıyacağını anlamaya çalışıyorlar. Genel olarak herkes, bu bölgede başlayan sürecin yani Hamas’ın saldırıları sonrası İsrail’in verdiği yanıtın büyüklüğünün farkında ve buna tepkililer” ifadelerini kullandı. Dr. Pekşen sözlerini “Filistin 7 Ekim’den beri açık şekilde savaş suçlarının işlendiği bir mücadele durumunda” ifadeleriyle tamamladı.

Dr. Hasan Deniz Pekşen - İstanbul Okan Üniversitesi 

SOYKIRIMA UĞRAYAN HALKIN SİNEMASI

Filistin meselesinin 7 Ekim’den itibaren tüm halkların gündemine oturmuş küresel bir mesele olduğunu vurgulayan İletişim Fakültesi Sinema Topluluğu Başkanı Malik Badalov ise Topluluk olarak konunun farklı boyutlarıyla, yaşam alanlarına olan etkileriyle tartışılması gerektiğini düşündüklerini ifade eden Badalov, “Sinema öğrencileri olarak bu soykırıma maruz kalmış bir halk için sinemanın aslında ne ifade ettiğini, ne ifade edebileceğini tartışmak için bu söyleşiyi gerçekleştirdik” diye konuştu.