Geçen hafta sayborg olacak mıyız diye sormuştum. Bu hafta ‘Matrix’ gerçek oldu. Yapılan deneylerde tecrübeli bir pilotun beyin sinyalleri kopyalanarak pilot adaylarına aktarılmış. Yeteneklerinin yüzde 33 arttığı gözlenmiştir

Beyin bu vezir de eder rezil de

Bilim insanları sürekli çalışıyor. Uzun yıllar süren araştırmalar sonuçlarını vermeye başlıyor. Aslında bugün anlatacağım konu çok eskilere dayanan bir hayal. Beynin uyarılmasıyla öğrenmenin hızlandırılması esasına dayanıyor. Kaliforniya merkezli HRL Laboratuarında yapılan bir araştırma ile ‘beyne bilgi yüklemek mümkün mü?’ sorusunun yanıtını verdi. Merkezdeki araştırmacılar insan beynine direk bilgi yükleyecek bir simulatör geliştirdiklerini iddia ediyor. İşte bu anda insanın aklına ‘Matrix’ filminde gördüğümüz o meşhur ‘Kung Fu’ yükleme sahnesi geliyor. Her zaman söylerim, bilim kurgu filmleri bizi geleceğe hazırlıyor. Gördüğünüz pek çok şeyin aslında ileride olacak gibi düşünebilirsiniz. Heberimize geri dönelim. Araştırmada yapılan bir deney gerçekten etkileyici sonuçlar vermiş. Deneyimli bir pilotun beynindeki elektrik sinyalleri kopyalanarak pilotluk eğitimi alan öğrencilerin beyinlerine uygulanmış. Bu işlemin uygulandığı pilotluk öğrencilerinin pilotluk yeteneklerinin yüzde 33 daha hızlı geliştiği gözlenmiş. Bu çok büyük bir rakam. Yılların tecrübesini daha yolun başındaki insanlara aktarıldığında neler yapılabildiğini bir düşünsenize!

Araştırma ekibinden Dr. Matthew Phillips’in açıklamaları şöyle;
Bizim sistemimiz türünün ilk örneği. Beyin uyarıcı sistem her ne kadar bilim kurgu gibi görünse de büyük bir bilimsel altyapıya dayanıyor. Beynin öğrenme sırasında gerçekleştirdiği fiziksel değişiklikleri bu sistem sayesinde daha hızlı şekilde gerçekleştiriyoruz. Farklı fonksiyonlar gerektiren öğrenme şekilleri için beynin farklı alanlarını uyarıyoruz. Bir şey öğrenirken beyin fiziksel olarak değişir. Nöroplastisite dediğimiz bu işlem sırasında yeni bağlantılar oluşur ve güçlenir. Bizim sistemimiz beynin belirli bölümlerini siz öğrenirken hedef alarak işlemi hızlandırmak. Bu metod aslında 4 bin yıldır kullanılıyor fakat konuyla ilgili asıl bilimsel çalışmalar 2000’li yılların başında başladı.



4 bin yıldır nasıl kullanılıyormuş bu sistem tam bilemiyorum ama haber bu şekildeydi. Şimdi geçelim gerçek hayatımızda bu teknik nerelerde kullanılabilir?

Eğitim sistemi ile ilgili pek çok alanda artık çok daha sağlıklı bir sistem kurgulanabilir. Temel bilgiler bu şekilde alınır. Tecrübe aktama kısmı bence biraz sıkıntılı bir konu. Tecrübe biliyorsunuz olumlu ve olumsuz olarak düşünmemiz gereken konu. Kötü tecrübeler de bu şekilde aktarılırsa çeşitli travmatik sonuçlarda transfer edilmiş olabilir. Bu durumda pilot adayımız ve onun taşıyacağı insanlar risk altına girmiş olacaklardır. Benim fikrim, ilk başlarda öğrenme güçlüğü çeken insanların üzerinde çalışmalara başlanabilir. Böylece çıkış noktası tedavi olan bir süreç geçirilmiş olacaktır. Orada elde edilecek tecrübeler ile iş büyütülebilir. Dil eğitiminde çok faydalı bir sistem olabilir. Malum herkes dil öğrenmek konusunda aynı yeteneklere sahip değil. Ticari olarak baktığımızda da durum çok enteresan yerlere gidebilir. Düşünsenize bunun da yasadışı yollarla yapılanları çıkacaktır. Çakma transfer merkezlerinde ucuza dil öğreneceğim diyerek gidersin, bildiklerini de unutup dışarı çıkarsın. Sonra aileler yine perişan. Tıp alanı bunun için çok güzel bir alan. Özel bir teknik gelşitirerek ameliyat yapan bir doktorun bu tekniği öğrenmesi için öğrencilerine bunu yükletmesi insanlık için ne kadar faydalı olmaz mı? Gelişmemiş ülkelerden gelen doktor adaylarına hızlıca yeni teknikler, tecrübeler yükleyip ülkelerine dönüp hizmet etmesi sağlanabilir.

Bir diğer olumsuzluk insanlar arasında yetenek farkının azalması olabilir ki bu büyük problemlerin başlangıcı olacaktır. Neticede herkes her şeyi aynı derecede kaliteli ve doğru yaparsa sıradanlaşma başlamayacak mı? Düşünsenize Messi’nin yetenekleri dünya üzerinde 2 milyon futbolcuya yüklense o futboldan biz ne keyif alabiliriz? Hepsi aynı teknikleri kullanıyor. Operasyonel işlerin standartlaşması olur ama özel yeteneklerin kopyalanmaması gerektiğini düşünüyorum. Hayatımızın bütün rengi bu değil mi zaten. Bu renkler solarsa bu kez monotonluktan kaynaklı intihar vakaları görmeye başlarız.
Bu anlattıklarım tabi ki çok erken kurulmuş hayaller. Ama elbet bir gün gerçek olacaklar. Şimdiden düşünmek lazım. Bu işin etik değerleri ne olmalı, kime uygulanmalı, kime uygulanmamalı. Örneklemeleri arttırabiliriz. Aslında örneklemeler arttıkça olumlu-olumsuz yönlerde ortaya çıkmaya başlıyor. Yazı sırasında siz de farketmişsinizdir. Ben bile kafamda tam oturtamadım. Bu işin sınırları nereye kadar uzanır... Önemli olan doğru şeklini bulup uygulayalım. Beyin bu başka birşeye benzemez. Vezir de eder rezil de!