Her şey düzelecek…

Her şey düzelecek…
Bi’ şey olacak.
Her şey düzelecek.
Belki Zalim Şahıs seçilerek tam diktatörlüğünü ilan edecek.
Ama bi’ şey olacak. Her şey düzelecek.
Belki bu kâbus bir süre daha devam edecek.
Evlatlarımız kurşunlanacak. İşçilerimiz katledilecek. Kürtlerimiz aldatılacak. Alevilerimiz horlanacak. Kadınlarımız cinayete kurban gidecek. Derelerimiz kurutulacak. Ağaçlarımız kesilecek.
Ama bi’ şey olacak. Her şey düzelecek. Tamam, kabul: Her şey düzelmese bile bazı şeyler düzelebilecek…
Bi’ şey olacak. Bi’ şey yapacağız.
• • •
Meraklısı bilmece çözmeyi çok sever. Ama bilmece çözebilmek için, bilmece çözmeye yatkın, alışkın ve deneyimli olmalısın, ilk başladığında çok zor gibi gelen sorularla sonraki bilmecelerde de karşılaşırsın, kolay çözersin. Bilmecede dahi “tarih tekerrür etmez”; her yeni bilmecede mutlaka yeni sorular bulunur, başkalarının hazırladığı değişik bilmecelerde de değişik tuhaf ve alışık olmadığın sorularla karşılaşırsın. O zaman yeni çözüm alışkanlıklarını da benimsemelisin! Ama yine de beylik sorular vardır: “Eski dilde su, bir nota!” Bilmece çözmede önemli olan, zor gibi görüneni basite indirgeyebilmek, deneyimleri hatırlayabilmek ve mutlaka bu işin “mantık”ını kavramış olmaktır. Yaşamak da bir bilmece, bir acayip bilmece! Acayipliği şurada ki, “dert”leri çözerken, onları basitleştirmeyi, yalınlaştırmayı, mümkün olduğunca tek boyuta indirgemeyi gözetecek, “sevinç”lerin yanıtını (kaynağını) ararken ise, onları karmaşıklaştırmayı, tek boyuttan çok boyuta çıkararak çoğaltmayı bileceksin... Sevinçleri çözmeyi değil örmeyi, ilmik ilmik sımsıkı düğümleyerek büyütmeyi öğreneceksin! Bir yanınla çözecek-sökecek, öte yanınla örecek-dikeceksin. Yaşamak böyle bir paradoks işte! Yaşamak, insan olmayı meraklı ve zevkli bir maceraya dönüştüren bir acayip bilmece...
• • •
“Özgürlük” için diktatörlük kabulünü, tahterevalli seçeneklere mecburiyeti dayatan işte o acayip bilmeceyi, o kalleş ve tuhaf bilmeceyi de çözeceğiz.
Bi’ şey olacak. Bi’ şey yapacağız.
Olacak şeyi, yapacağımız şeyi biliyor muyuz? Şeklini şemalini bilemesek bile onun içeriğini biliyoruz.
Çünkü o “şey” zulme teslim olmak gibi, kardeşlikten vazgeçmek gibi, özgürlük ve eşitliğin bedelini ödemekten yan çizmek gibi bi’ şey değil.
Çünkü o “şey” direnmek gibi, teslim olmamak gibi, kardeşliği sevmek gibi, özgürlük bedelini ödemek gibi, eşitlik duygusunu yaşatmak gibi bi’ şey.
Zulme karşı birleşik bi’şey… Birleşik bi’ güç.
Bizler o şeyi yaptık, yaptığımız için hayatlarımızı karartılar, “siz yenildiniz” dediler. Ama yine yaparız, yine yapacağız.
Çünkü yenilmedik ki! Sadece hedefimizden biraz uzaklaştırabildiler bizi. Şimdi o hedefimize yürüyemeye devam edeceğiz.
“bi’ şey yapmalı / hey! bi’ şey yapmalı / hey! bi’ şey yapmalı/ hey!”
Yaparız, çünkü yaptık.
Yapacağız, çünkü yapmalıyız.