2020’nin ilk gününde herkese sıcacık bir merhaba! Her yeni senenin gelişi yeniye dair umutları barındırdığı kadar eskiye dair bir değerlendirme fırsatını da sunuyor. Ancak son birkaç haftanın gündeminin yoğunluğu bırakın yeniye dair umutları, gündemi dahi yakalamaya müsaade etmeyecek düzeydeydi. “İsteseler de istemeseler de yapacağız”, “Yap-İşler-Devret’le veya milli bütçeyle yapacağız”, “İnşallah gelecek sene iki taraf aralarında anlaşacaklar” cümleleri bu yoğun gündemin yankılanan en özet halleri belki de. İlk iki cümle AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı’na, son cümle ise Aile, Çalışma, Sosyal Hizmetler Bakanı’na ait.

Bu çağın her şeyini şekillendiren en önemli unsur yoğunlaşan “bilgi”… Üretim biçimlerini de, yeni dönemin sermayesini de, yeni çağın sınıflarını da, siyaseti ve dolayısı ile toplumsal dinamiklerini de… Öte yandan bu gerçeklik-ötesi dönem, toplumların gerçeklik ve bilgiyle bağının siyasetçiler eliyle kopartıldığı dönem oldu. Böyle bir dönemde toplumların gerçeklikten ve doğrudan kopartılmış bilgiyi süzmesi ve yargıya varması zorlaştıkça, kulaklarında en çok yankılanan “yerlilik”, “millilik”, “haklarını öteki çalıyor, düşman öteki”, “sorumlu ben değilim, işte o düşmanlar” diyenlerin gürültüsü oluyor.

Düzen, sınıfları, sınıfsal farkındalıklarından kopartmak için önce örgütlenmenin kurumsal yapılarını yıktı. Şimdi daha da hırçınlaşan düzenin kendi devamını sağlamak için ihtiyacı olan tam da bu…

2019’a veda ettiğimiz son haftaların gürültüsü de aynı cümlelerde yankılandı. Tam da bu nedenle her yeni gibi her şeyin daha iyi olacağına dair bir umutla uyanmak istediğimiz bu 1 Ocak 2020 tarihinde yeniye “merhaba” derken eskinin tarifini yapma ihtiyacını duydum… Elimizden tüm haklarımızı çalmaya kararlı düzenin üzerimize boca ettiği gürültü kirliliğinin içinden umudu gerçeğe dönüştürecek kararlılığı sağlayacak olanın, neyi değiştirme iddiasında olduğunu en saf haliyle tarif etmeye ihtiyacımız var.

2019’a veda ederken yankılanan cümleler bir kez daha iktidarın kurduğu düzeni en saf haliyle tarif ediyor.

82 milyonun Cumhurbaşkanı olması gereken AKP Genel Başkanı ve onun Bakanı Kanal İstanbul’u “isteseler de istemeseler de yapacağız” diye buyurmuşlar. Üstelik ülkeyi 450 milyar dolar dış borca batırmış olan zihniyetin temsilcileri olarak bütçenin de millisi olacağı iddiasıyla! İstemeyenleri öteki, ötekiyi düşman gören kutuplaştırıcı anlayışıyla toplumsal barışı yıllardır yok eden bu zihniyet sadece kendisiyle aynı görüşte olanları “millet”, “yerli”, “milli” gören anlayışıyla ülkemizin, hepimizin yılllarını çaldı.
İşte o gürültü içindeki şu kısacık cümle, düzeni böyle devam ettirme kararlılığının en saf hali… İstemeyenler öteki, ötekiler düşman… Yeniyi var etme iddiasında olan bizlerin ise bu gürültünün içinden duyurması gereken cümle de belli… İsteyenler rantçı, istemeyenler halkçı… Tarafını seç; ranttan yana mısın, halktan yana mı? Düzenden yana mısın, düzeni tamamen değiştirmekten yana mı?

Halk yığınlarının Kanal İstanbul ÇED raporuna itiraz için İl Çevre Müdürlükleri önünde oluşturdukları kuyruklar, bu sorunun yanıtını veriyor.

Aynı düzenin Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı da 2324 TL 70 kuruş olarak belirlenen asgari ücret için “Bana söz verdiler. İnşallah gelecek sene iki taraf kendi aralarında anlaşacaklar ve biz anlaştıkları rakamlar üzerinden konuşacağız. Çünkü asgari ücret devletin anlaştığı rakam değil. Asgari ücret, işveren ve işçinin anlaştığı, bizim de kolaylaştırıcı olarak masada bulunduğumuz bir ücret seviyesi" diye buyurmuş.

Hedefi, asgari ücret belirleme masasında belirleyici konumda olan devleti temsil ettiği gerçeğini unutturmak. Devleti halkın refahı için değil partisinin iktidarının tesisi için araç olarak gören zihniyetin temsilcisi olarak hedefi, devletin halk adına gücünün olmadığını göstermek. Düzenin en saf hali bu cümlelerde yatıyor; sorumluluğu üzerinden atarak “inşallah seneye” diyebilenlerin düzeni…

Yeniyi var etme iddiasında olan bizlerin ise bu gürültünün içinden duyurması gereken cümle yine belli… Biz değiştireceğiz, bizim kuracağımız yeni düzende devlet asgari ücret masasında emekçinin yanında olacak. Biz değiştireceğiz, asgari ücret geçim ücreti olacak.

Herkesin özgürce kendisi olabildiği, şimdi sırası değil denilerek susturulmadığı, umudun gerçeklerle bağını güçlendirerek umuttan gerçeğe dönüştürecek kararlılığın olduğu, bilginin gerçeklikle buluştuğu, yeniliklerle dolu bir yıl diliyorum… 2020 tüm dileklerimiz için omuz omuza mücadele edeceğimiz, birbirimize güç, nefes ve renk vereceğimiz bir yıl olsun, olacak.