İstanbul Şehir Üniversitesi, kamu arazisi üzerine, kamu bankalarından alınan kredilerle, kamu adına yetki kullanan kişiler tarafından kuruldu. Kuruculardan biri Ahmet Davutoğlu; mütevelli heyeti başkanı AKP eğitim eski bakanı Ömer Dinçer. Kredi borcunu ödeyemediği için kreditör banka Halkbank, üniversitenin mallarına haciz işlemi başlatmış durumda.

Abdullah Gül, birkaç gün önce Erdoğan'ı arayarak "Şehir Üniversitesini birlikte açtık, sıkıntıları malum, bu konuda müdahil olursanız bir çözüm yolu bulabilirsiniz" demiş. Erdoğan ne dedi bilmiyoruz. Ancak Erdoğan'ın "Gül atanların açtığı yara"sı sağılmadan çözüme yanaşmayacağını söyleyebiliriz. Bir dönem yakınında bulunmuş biri onun çok kindar biri olduğunu söylemişti.

Sahici nedenleri olduğunu düşündüğümüz bu gergin ortamda Abdullah Gül'ü, Erdoğan'ı aramak zorunda bırakan bu meselenin aslı nedir? Sabah gazetesinin mutfağında hazırlanıp Takvim'de yayımlanan "Ahmet Davutoğlu'ndan İstanbul Şehir Üniversitesi’ne bedelsiz arazi kıyağı" manşetiyle sunulan haber, bu konuda bizi aydınlatacak detaylar sunuyor.

Haberi, ekli belgeler hariç, olduğu gibi aktarıyorum. Önümüzdeki günlerde (yıllar da olsa) sıklıkla duyacağımız, hatta iktidar olursa bugünkü muhalefetin "vakıf" adı altında faaliyet gösteren tarikat şirketlerinin elindeki kamu mallarını geri alabilmek için başvuracağı prosedür, bu haberde detaylarıyla sunuluyor.

"İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ'NE BEDELSİZ ARAZİ TAHSİSİ NASIL GERÇEKLEŞTİ?

2001 yılında Tekel'in bütün birimleri gibi Cevizli'deki Fabrikası da Özelleştirme İdaresi Başkanlığı kapsamına alındı. İstanbul Şehir Üniversitesi; 2008 yılında Maliye Bakanlığı'ndan buradaki 450 dönümlük arazinin kendisine tahsisini istedi. Ancak söz konusu alanın o dönem henüz Maliye Bakanlığı'nda bulunmaması dikkat çekiyor.

Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun 29 Mayıs 2015 tarihli ve 2015/32 sayılı kararıyla İstanbul Kartal ilçesi Orhantepe Mahallesi Dragos Mevkii'nde bulunan 2222 ada, 208, 209, 211, 226, 228, 236, 237 ve 238 parsel numaralı taşınmazlar İstanbul Şehir Üniversitesi'ne devredildi.

Kararda; dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in de imzasının yer alması dikkat çekti.

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERDEN PARA ALIYOR VE TİCARİ BİR FAALİYET YÜRÜTÜYOR

Öncelikle kamu yararı şartını karşılamamasına rağmen İstanbul Şehir Üniversitesi'ne arazinin bedelsiz şekilde tahsis edilmesi, İstanbul Şehir Üniversitesi'nin öğrencilerden eğitim ve öğretim için para alması ve ticari bir faaliyet yürütmesi dava konusu oldu.

DANIŞTAY TAHSİSE İLİŞKİN İPTAL KARARI VERDİ

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası tarafından İstanbul Şehir

Üniversitesi'ne bedelsiz tahsise ilişkin dava açıldı. TMMOB'un suç duyurusunda; Kartal/Dragos'ta Halkbank'ın teminatını teşkil eden ve bitişik halde bulunan parsellerden merkezdeki en büyük ve en önemli parselin Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından üniversiteye yapılan tapu devrinin iptali istendi. Danıştay 13. Dairesi; İstanbul Şehir Üniversitesi'ne tahsise ilişkin iptal kararı verdi.

TAPUNUN SÜMER HOLDİNG'E İADE EDİLMESİ

Danıştay 13. Dairesi'nin yürütmenin durdurulması ve iptal kararının İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 28. maddesi uyarınca uygulanmasını teminen 237 numaralı parselin tapuda Sümer Holding'e iade edilmesi gereği doğdu.

İstanbul Şehir Üniversitesi'ne usulsüz şekilde bedelsiz arazi tahsisine ilişkin Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) 29 Mayıs 2015 tarihli ve 2015/32 sayılı kararının 237 numaralı parsele yönelik kısmının iptali ve 4046 sayılı Kanunun 2/i maddesi uyarınca mülkiyetinin Maliye Hazinesi'ne devrini sağlayacak şekilde hazırlanan yeni bir ÖYK karar taslağı hazırlandı.

PARSELİN MÜLKİYETİ MALİYE HAZİNESİNE İNTİKAL ETTİ

Danıştay 13. Dairesi'nin kararı üzerine hukuki işlem başlatıldığı ve söz konusu parselin mülkiyetinin Maliye Hazinesi'ne intikal ettiği, İstanbul Şehir Üniversitesi'ne usulsüz olarak verilen taşınmazın bundan sonraki süreçte Milli Emlak Genel Müdürlüğü'nün tasarrufu altında olacağı bildirildi.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı; 11 Eylül 2019 tarihinde Milli Emlak Genel Müdürlüğü'ne yazdığı yazıyla kararın gereğinin yerine getirilmesi istendi.

İSTANBUL ŞEHİR ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS İNŞASI İÇİN HALKBANK'TAN KREDİ ALDI

İstanbul Şehir Üniversitesi'nin 2015 yılından bu yana Halkbank müşterisi olduğu, üniversiteye Kartal ilçesi Dragos'ta kampüs inşası için kredi kullandırıldığı öğrenildi.

İstanbul Şehir Üniversitesi tarafından söz konusu araziler üzerinde ipotek tesis edilerek Halkbank'tan 300 milyon TL yatırım kredisi alındığı ifade ediliyor. (Kullanılan kredi 400 milyon TL.)

ÖĞRENCİ SAYISI DÜŞTÜ, ÜNİVERSİYETE BAĞIŞLAR KESİLDİ

İstanbul Şehir Üniversitesi'nin 2016 yılında kredi için bankaya başvurduğu zaman öngörülen öğrenci sayısı ve cironun yıllar itibarı ile gerçekleşmediği, bağışların da kesilmiş olması nedeniyle üniversitenin beklenen geliri üretemediği bildirildi.

VADE ÖTELEMESİ DE DÂHİL OLMAK BİRÇOK KOLAYLIK SAĞLANDI

2019 yılı Mart ayından sonra kredi anapara ve faiz geri ödemelerinde gecikmeler yaşanmaya başlandığı, ancak İstanbul Şehir Üniversitesi'nin geciken tutarları geri ödeyebilmesi için vade ötelemesi de dâhil olmak üzere Halkbank tarafından birçok kolaylık sağlandığı ifade edildi.

HALKBANK İHTAR ÇEKTİ, YÖK'E BİLGİ VERİLDİ

Halkbank'ın; İstanbul Şehir Üniversitesi'ne ilk ihtarını 3 Nisan 2019 tarihinde çektiği ve üniversitenin durumunu düzeltmesi beklendiği öğrenildi. Halkbank'ın öğrencilerin mağdur olmaması ve gereken tedbirlerin alınması için YÖK'e 24 Temmuz 2019 tarihinde de bilgi verdiği kaydedildi.

KREDİ ALACAĞI TEMİNATSIZ KALDI

Danıştay 13. Dairesi tarafından görülen davada, İstanbul Şehir Üniversitesi'ne devrin iptaline karar verilmesi, teminatın iktisadi bütünlüğünün bozulmasına ve kredi alacağının önemli derecede teminatsız kalmasına neden oldu.

Halkbank'ın İstanbul Şehir Üniversitesi'nin yetkilileri ile yapılan görüşmelerinde, gerek vadesi geçmiş gerekse vadesi gelecek anapara ve faiz geri ödemelerinin hangi kaynaklarla ve ne şekilde yapılabileceği ile ilgili olarak gerçekçi bir projeksiyon alınamadığı ifade edildi.

Halkbank; kredi anapara ve faiz geri ödemelerinde yasal süre olan 90 günün üzerinde gecikme olması, kredi alacağının teminatsız kalması ve üniversite yönetiminin borçların geri ödenmesi ile ilgili gerçekçi projeksiyonunun bulunmaması nedeniyle 30 Eylül 2019 tarihinde takip süreci başlatıldı. Gerçekleştirilen takip işlemlerinin mevzuata, bankacılık teamüllerine ve taraflar arasında imzalanan sözleşmelere uygun olduğu ifade edildi.

İHTİYATİ HACZİN KESİN HACZE ÇEVRİLMESİ İÇİN İLAMSIZ TAKİP BAŞLATILDI

İstanbul Şehir Üniversitesi yönetimi tarafından 14 Ekim 2019 tarihinde basın açıklaması yapıldı. Açıklamada; Halkbank'ın işleminin yasalar, bankacılık teamülleri ve iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, işlemin amacının üniversiteyi çalışamaz hale getirmek olduğu iddia edildi.

Halkbank ise; İstanbul Şehir Üniversitesi'nin açıklamasında yer alan kredi borcunun ödenebileceğinin anlaşıldığı ve iki kurum yetkililerinin 9 Ekim 2019 tarihinde fikir birliğine vardığı ilişkin ifadesinin gerçek dışı olduğunu açıkladı.

Halkbank'ın; 18 Ekim 2019 tarihinde ihtiyati haczin kesin hacze çevrilmesi için ilamsız takip başlattığı öğrenildi." (KENAN KIRAN / SABAH 04.11.2019)

Özel üniversitelerin yarısı önümüzdeki on yıl içinde kapanacak!

Türkiye'nin son sol, sosyal demokrat eğitim bakanı Necdet Tekin'le belli aralıklarla yaptığımız sohbetin konusu bu kez üniversitelerin geleceği idi. Milli eğitim eski bakanı olmasının dışında üniversite kurmuş, halen birkaç Doğu Avrupa ülkesinin üniversite yapılanmasına danışmanlık yapan Prof. Dr. Necdet Tekin'e kapanma riskiyle karşı karşıya gelen İstanbul Şehir Üniversitesinin durumunu sordum. "Bu başka bir durum, ama sana önümüzdeki on yılda özel üniversitelerin en az yarısının kapanmak zorunda kalacağını şimdiden söyleyebilirim" dedi.

Necdet hoca, sadece Türkiye'nin değil, gelişmekte olan hatta gelişmiş Batı ülke üniversitelerini de bekleyen iktisadi ve eğitimsel iki kriz alanından söz ediyor. Ayrıntılar için yerim kalmadı, fakat "Kendisini yenilemeyen her endüstriyel işletmenin başına gelen, bilgiyi pratiğe çeviremeyen üniversitelerin de başına gelecek" tespitini aktarmakla yetineyim. Öyle ya, konu bir işletmeyse, iflasın da işletmenin kaderinde olduğunu kabullenmek gerek.