15 Aralık 2018’de başlayan Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı  başvurusu 29 Mart 2019 günü akşamı sona erecek. Tersine beyin göçü demek olan program, ülkesine geri dönecek genç bilim insanlarına 24 bin liralık aylık bursa ek olarak aile yaşam gideri, araştırma başlangıç paketi ödeneği ve araştırma projesi desteği vaat ediyor. Özgürlük teşvik kapsamında değil! Genel Kurmay paralı […]

15 Aralık 2018’de başlayan Uluslararası Lider Araştırmacılar Programı  başvurusu 29 Mart 2019 günü akşamı sona erecek. Tersine beyin göçü demek olan program, ülkesine geri dönecek genç bilim insanlarına 24 bin liralık aylık bursa ek olarak aile yaşam gideri, araştırma başlangıç paketi ödeneği ve araştırma projesi desteği vaat ediyor. Özgürlük teşvik kapsamında değil!

Genel Kurmay paralı askerlik başvurusunda bulunanları saat başı ilan ederken TÜBİTAK, Lider Araştırmacılar Programı  başvurusu hakkında bilgi vermiyor. Olsaydı, her halde en azından kararsızlık çeken bilim insanlarını cesaretlendirmek için paylaşımda bulunurdu. Maddi teşvikler kaç bilim insanını ülkesine dönmeye ikna etti bilmiyoruz fakat terk edenlerin sayısını biliyoruz: TÜİK, sadece 2017 yılında 253 bin eğitimli genç insanın bu ülkeyi terk edip OECD ülkelerine gittiğini bildiriyor.

Üniversitelerle stratejik öneme sahip kamu ortaklı şirketlerin içini boşaltan göç devam ediyor: BBC’nin Hollanda Göç ve Vatandaşlık Kurumu verilerine dayandırdığı 6 Ocak 2019 tarihli haberine göre sadece Hollanda’nın Türkiye’den aldığı beyin göçü 2016 yılında 540, 2017’de 780, 2018’in ilk 11 ayında ise 1020!

Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, hükümetin parayla geri döndüremediği bilim insanlarını şuurlu olmaya davet ediyor! “Yurt dışında eğitim görenler Türk milletini temsil ettiklerini unutmamalı. Bu şuur bugün çok daha derinleşerek ortaya çıkmalı” diyor. Lisansüstü öğrenim için yurt dışına gönderilecek adaylara yaptığı konuşmada ”Bilimle uğraşmak geçim vasıtası değildir; bir karşı çıkıştır, dünyayı anlama gayretidir” gibi edebi bir sürü söz sarf etmesine rağmen özgürlük onun da aklına gelmiyor. Öyle ya, vermemiş mabut, neylesin Mahmut!..

Bilim ve bilim insanı ihtiyaç duyduğunuzda aklınıza gelmeyecek; eğer gereksiniminiz varsa onların siyasal görüşlerine saygı duymak zorundasınız. Bilimin işime yarıyor ama fikirlerin benim fikirlerimle uyuşmuyor diye kapı dışarı ederseniz sadece sanayiniz, tıbbınız, tarımınız değil toplum olarak çökersiniz.

Doğrudur, bilim para için yapılmaz; ama bilim milli şuurla da yapılamaz. Bilim için tek gerekli şart özgürlüktür, özgürlük olmadan asla bilim yapılamaz. “Bilim tek başına insana yaşama sevinci veren bir uğraştır. Başka bir amaçla beraber götürülemez” diyen Erdal İnönü, bilim insanlarına hitaben yaptığı bir konuşmada “Bilimin gerektirdiği koşulları yerine getirin. O irade size başka yere gidin diyorsa dediğini yapın. Anneniz babanız üzülebilir. Zararı yok, siz o yolda ilerleyin, sonunda herkes mutlu olur” der.

Erdal İnönü, o konuşmasında, örnek olay olarak Türkiye’yi terk ederek ABD’ye giden Muzaffer Şerif’i gösterir. (Eğer bilim şuurla yapılan bir şey olsaydı Erdal İnönü, babasının “milli şef” olduğu döneme ait olmayan başka bir örnek seçerdi. Ama sahip olduğu bilim ahlakı gerçeği gizlemesine izin vermedi.) Muzaffer Şerif, doktora için gittiği ABD’den 1937’de döner ve Türkiye üniversitelerinde ders vermeye başlar. Makaleleri ve dersleri nedeniyle İslamcı Türkçülerin saldırısına uğrar ve komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle üniversitedeki kadrosu iptal edilir. Bilimsel çalışmalarını sürdürmek üzere 1945’te ABD’ye gider ve sosyal psikoloji kuramının kurucusu olur.

Muzaffer Şerif’in gidişine kuşkusuz Ödemiş’teki ailesi çok üzülmüştür fakat onun geliştirdiği bilim bugün herkesi mutlu ediyor. Eğer tedaviyi kabul ederlerse, geliştirdiği bilim en çok da onu ABD’ye gitmek zorunda bırakanların psikolojik sorununu taşıyan günümüz hastalarının işine yarayacaktır.