“Bilimsel fikirlerin nasıl geliştiğinden veya art arda bulunma hızından ziyade bilim insanının yaşadıkları sosyal haritanın, dini kültürün, siyasi ortamın da kendilerini belirlediği var sayımından hareket ediyorum.

Bilim tarihi buluşları aşıyor
2021 yazında İstanbul, Müze Gazhane’de düzenlenen Herkes için Bilim konuşmalarında Prof. Dr. Kaan H. Ökten.

Y. Emre CEREN

“Herkes için Bilim”i online dersler ve Gazhane Sohbetleri’yle toplumsallaştırma çalışmalarını sürdüren Bahçeşehir Üniversitesi’nden Bilim Tarihçisi Doç. Dr. Derya Gürses Tarbuck, bilim tarihini ve bilim tarihinin sınırlarını anlattı. Açık Radyo, Toplumsal Tarih dergisi ve BirGün Pazar gibi çeşitli mecralarda bilim ve düşünce tarihiyle ilgili yayınlarını sürdüren Tarbuck, uluslararası akademisyenlerin konuk olacağı bir konferans dizisine ve Gazhane Sohbetleri 2022’ye hazırlanırken sorularımızı yanıtladı.

Bilim tarihi eğitimi neleri kapsar, ülkemizde bilim tarihi eğitiminin durumu nedir?

Bilim tarihi eğitimi genel olarak bakıldığı zaman -yani Türkiye’den bağımsız olarak bakıldığı zaman- aslen birçok konuyu kapsaması gerekiyor; yani özellikle bilimleri temel alması gerekiyor gerekiyor. Dolayısıyla özellikle lisans seviyesinde bilim tarihi eğitimi almak istiyorsanız eğer, üniversite öğrencisi adayı olarak ya da bilim tarihine merakınız varsa, bu alanda okumak istiyorsanız, bir temel bilimler bilgisine sahip olmamız gerekiyor öncelikli olarak. Bu ne demek? Kimya tarihi okumak istiyorsanız öncelikle kimya bilmeniz gerekiyor, fizik tarihi okuyacaksanız fizik temalarını anlayabilecek düzeyde fizik bilgisine sahip olmanız gerekiyor. Dolayısıyla sadece tarihsel metodoloji, bu iş için yeterli değil demeye çalışıyorum.

Ve bunu Türkiye zemininde inceleyeceksek eğer, değişik şekillerde aslında baktığınız zaman sanki çok bilim tarihi bölümü yokmuş gibi geliyor -keşke daha çok olsa elbette- ama var bilim tarihi bölümleri; Ankara’da var, İstanbul’da bir sürü yerde var… İstanbul Üniversitesi bilim tarihi bölümü var, Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde, Medeniyet Üniversitesi’nde ve bir sürü başka yerde bilim tarihinin çalışıldığı bölümler var. Ama eğitim olarak bakıldığı zaman Anadolu’da da; misal Kastamonu’da da, Muğla’da da bilim tarihi bölümlerinin olduğunu görüyoruz.

Bakıldığı zaman ilgilenenlerin aslında yapması gereken ilk şey -sınavlara girmeden önce- bilimin hangi alanında okumaktan hoşlandıklarını tespit etmeleridir. Tespit ettikten sonra tarihsel metodolojiyle ilerlemek daha kolay olur çünkü.

Bilim tarihini besleyen anabilim dalları nelerdir?

Bilim tarihini besleyen, yani öğrenci olarak çalıştığımız zaman bilim tarihini bir de akademisyen olarak pratiğini yaptığımız zaman onu besleyen birtakım anabilim dalları var. Kendi üzerimden örnek vereyim, böylesi daha kolay oluyor benim için; ben, ağırlıklı olarak 17-18. yüzyıl kozmolojisi yani evren anlayışı üzerine çalışıyorum. Benim, çalışma şeklim biraz ayaklarını tarihsel bağlama oturtan bir çalışma şekli. Yani neredeyse bir düşünce tarihçisi gibi bakıyorum bilim tarihine. Bu şu demek; ben, bilimsel fikirlerin tarihsel süreç içerisinde nasıl geliştiğinden, nasıl ilerlediğinden ziyade ya da buluşların art arda nasıl olduğundan ziyade, bilim insanlarının mantalitelerinin, yaşadıkları sosyal haritanın, yaşadıkları dini kültürün, yaşadıkları siyasi ortamın da kendilerini belirlediği var sayımından hareket ediyorum. Dolayısıyla bu farklı dallarda bilgiye sahip olmadan bilimsel çalışmaları -hangi dönem olursa olsun bu- anlamanın çok fazla bir fırsatı, olanağı olmayacağı görüşündeyim. Aslında, biraz iddialı olacak ama, kendiliğinden bir iddia değil ama, genel bir tespit olarak iddialı olacak ama bilim tarihi her şeyle ilgilenmeli bence.

Doç. Dr. Derya Gürses TarbuckDoç. Dr. Derya Gürses Tarbuck

Açık bilim tarihi dersleriyle devam edelim…

Açık bilim tarihi derslerim pandemiyle birlikte başladı. Artık evden, online ders vereceksiniz dendiği zaman bir hafta sonuydu. Dedim ki madem öğrencilerim internetten alacak bu dersi, bunu herkese açayım. Çok da büyük bir talep geldi. Böylelikle iki tane online, herkese açık dersim oldu. Her birinde yaklaşık 3.500-4.000 öğrencim oldu. Bu öğrenciler resmi olarak öğrenci değil, 70 yaşında da bir öğrencim var, 10 küsur yaşında da bir öğrencim var. Dolayısıyla herkese açık olması esprisi burada tam yerine oturdu. Bu, bende şöyle bir pedagojik ve metodolojik değişikliğe yol açtı; bilimsel olarak derdini herkese anlatabilme ve açıklayabilme motivasyonunu getirdi. Herkese açık derslerimin yalnızca öğrencilerime değil bana da çok katkısı olduğunu söylemek istiyorum.

Herkes için Bilim adıyla yapmıştınız sanıyorum bunu.

Evet. Onu da yine madem böyle bir olanağımız var, yani herkes için bilim gibi bir niyetimiz var, bunu benimle paylaşan, yani bu temayı, bu ideali, bu duyguyu benimle paylaşan alanının önde gelen akademisyenleriyle bir söyleşiler dizisi olarak yapmayı düşündüm ama aslında tam olarak açık dersten sonra değil, Açık Radyo’dan sonra bu Gazhane konuşmaları başladı.

Açık Radyo’da şöyle bir tecrübe edindim; orada Bilim Tarihi Sohbetleri yapıyorum yaklaşık 2 senedir. Akademisyenler, yüksek lisans öğrencileri ve doktora öğrencileriyle bilim tarihinin değişik konularında sohbetler yaptık. Orada gördüm ki hem akademisyenler kendilerini popüler anlamda ifade etmekten hoşlanıyorlar -yeri geldiğinde onlar da benim gibi zorlanıyor- hem de radyo dinleyicisi açısından da ilginç ve güzel bir tecrübe oluyor. Bunu işte Gazhane’de devam ettirdim ben, İBB’nin destekleriyle böyle bir çalışma içine girdik.

Şimdi bunun ikincisi bu yaz başlayacak, 23 Temmuz’da. İlk konuğumuz Edhem Eldem hocamız olacak. Ondan sonra da değişik akademisyenlerle eylülün başına kadar bu sohbetleri devam ettireceğiz.

Yeri gelmişken Açık Radyo süreci nasıl gelişti, nasıl başladı?

Açık Radyo’da senelerdir çok sağlam program yapan ve tanıdığım önemli bir akademisyen olan Güven Güzeldere’dir benim radyoya angaje olmamı başlatan. Kendisi benimle bir program yaptı. “Gel Derya biz seninle bilim tarihi nedir, ne değildir konuşalım” dedi ve onunla yaklaşık 40 dakikalık bir program yaptığımızı hatırlıyorum, iki-iki buçuk sene önce. Akabinde ben, “program yapmamı ister misiniz?” diye bir teklifte bulunduğumda mutlulukla karşıladılar ve o zamandır bunu yapıyorum. Fakat şöyle bir değişiklik oldu, onu da belirtmek istiyorum; 2 sene devam etti bu program. Şimdi adını değiştirdik, “Bilim ve Düşünce Tarihi Sohbetleri” oldu ve Tarih Vakfı Yönetim Kurulu’nda yer alan Doğan Çetinkaya ile ortaklaşa yapıyoruz. Yani sadece bilim değil düşünce tarihi de ilgi alanlarımıza girecek bu Açık Radyo programlarında.

Son olarak, yurtdışından bilim ve düşünce tarihçilerini Türkiye’ye getirme projeniz var. Bu süreçle ilgili bilgi verir misiniz; nasıl gidiyor ve kimleri göreceğiz?

Önce şu tespitten yola çıktım; Türkiye’deki literatüre yurtdışında yaşayan alanının uzmanları olan bilim tarihçilerinin eski kitapları kazandırılıyor. Arada neredeyse 10-15 yıllık bir fark oluyor bir yayının çıkmasıyla onun Türkçeye kazandırılması arasında. Bunu fark ettikten sonra yakınlarda yeni yayınları çıkmış olan ya da çıkacak olan yurtdışında yaşayan, yurtdışında bilim tarihi pratiği yapan akademisyenleri Türkiye’ye davet etme ve onlarla bir aynı Gazhane esprisinde bir söyleş yapma fikri doğdu. Bunu ama bu sefer, çalıştığım Bahçeşehir Üniversitesi��nde yapmak istiyorum ve bunun için de destek ve sponsorluk arayışımız sürüyor. Bu programın da eylülden itibaren -her ay 1 akademisyen şeklinde- başlatmayı planlıyoruz. Gelecekler arasında, kesin kabul etmiş olanlar arasında Patricia Fara var (kendisi bilinen biri, Newton’la ilgili de yeni kitabı çıktı), Peter Burke var (kültürel, bilimsel ve düşünce tarihiyle ilgili çok bilinen bir tarihçidir kendisi) ve daha başka isimler de var. İleriki zamanlarda sponsorluk işleri kesinleştiğinde bütün listeyi açıklayacağım.