Bir kurgu düşünün, mümkünse uygulayın. Çevrenizde, geçmişte AKP’ ye oy vermiş ve önümüzdeki seçimde de vermeyi düşünen tanıdığınız insanlara bir oyun önerin. Rolleri değiştirin, siz AKP’li, karşınızdaki AKP’li de başka bir partiye oy vermeyi düşünen biri olsun. Sonra ondan size neden “AKP’ ye oy vermemeniz” gerektiğini açıklamasını isteyin! On milyona yakın insanın sefalet ücreti aldığı […]

Bir kurgu düşünün, mümkünse uygulayın. Çevrenizde, geçmişte AKP’ ye oy vermiş ve önümüzdeki seçimde de vermeyi düşünen tanıdığınız insanlara bir oyun önerin. Rolleri değiştirin, siz AKP’li, karşınızdaki AKP’li de başka bir partiye oy vermeyi düşünen biri olsun. Sonra ondan size neden “AKP’ ye oy vermemeniz” gerektiğini açıklamasını isteyin!

On milyona yakın insanın sefalet ücreti aldığı bir ülkede yaşıyoruz. Ne iş var ne de iş güvencesi! Fethullahçılarla işbirliğini, siyasallaşmış yargı karşısında hiç kimsenin kendisini güvende hissetmediğini, en temel hakların bile ancak AKP’ li bir “hamili kart” la o da belki yerine getirildiğini, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğünü, öyle ya da böyle üniversiteyi bitirmiş yakınlarının yarı asgari ücretle, güvencesiz olarak inşaatlarda bile iş bulamadığını, size anlatmayacağını mı sanıyorsunuz? Ya da RTE’ nin bir dediğinin diğerini tutmadığını, rakiplerine hakaret etmekten, sürekli çatışma çığırtkanlığı yapmaktan başka bir sözünün kalmadığını, ABD’ ye hangi konuda efelense ardından geri adım attığını vs vs. Bunca yıldır ne dediyse tersinin çıktığını, devri iktidarında, asgari hayat koşullarının her geçen gün daha da kötüleştiğini, yoksulun daha da yoksul olduğunu size anlatmayacak mı?

Siz gerçekten AKP seçmeninin Türkiye ve dünya hakkında A Haber’ in söylediklerine inandığını mı sanıyorsunuz? Hala takılıp kalınan iki önceki yüzyıla ait bir inanış var. Halka gerçekleri anlatabilirsen o doğruyu bulacaktır!

Siz bunu, başka kadınla birlikte olduğu ortaya çıkınca, karısına o da benim imam nikahlı karım, gıkını çıkarırsan ağzını burnunu kırarım diyen adamın karısına anlatın! Siz bunu, patronunun maaşını asgari ücretten yatırırım, ama sen bankadan çekip 500 lirasını elden bana geri vereceksin, yoksa seni işten atarım diyen işçiye anlatın!

Bir küçük örnek. Ahmet Kural her çapsız gibi cezadan yırtmak için “inanç tacirliği” yaptı mahkeme salonunda. Sıla’nın “onuruna” dil uzatmaktan zerre çekinmedi. İnsan olmaya değil de errrkek olmaya sığındı. Amacına da ulaşıverdi. Sosyal medyada Sıla’ ya olmadık hakaretler yağdı. Hakaret edenlerin önemli bir bölümü de kadındı. Ardından Ahmet Kural’ a destek veren kadınlar hakarete uğradılar. Siz o zaman dayağı hak ediyorsunuz, salvosu aldı yürüdü.

Sosyal medyada Ahmet Kural’a destek veren, Sıla’ yı eleştiren kadınlar gerçeği bilmiyorlar mı? Dayağı hak mı ediyorlar? Peki o kadınların, hesaplarını takip eden eşleri, sevgilileri, babaları, dayıları, müdürleri, onları bunlarının olay hakkında ne yazacağına baktıklarını bildiklerini düşünün bakalım. O kadınların, hayır, Sıla haklı hiç bir şey şiddetin gerekçesi olamaz diye yazdıklarında başlarına ne geleceğini bilmediklerini mi sanıyorsunuz? O zaman görüş bildirmesinler mi diyorsunuz? Bir şey yazmadıklarında bu kez aynı errrkeklerin bu konuda görüş belirtmemişsin, niye acaba diye sorgulamayacaklarını mı sanıyorsunuz? Konuşmaya mecbur bırakılmak diye bir durum vardı, biliyorsunuz değil mi?

Siz şiddet gören ve her an görme tehdidi altında yaşayan kadınların gerçeği bilmediklerini mi sanıyorsunuz?

Bir siyaset yapılacaksa özgürleşme güvencesi ve vaadi üzerinden olmalı. Ezilenlere birlikte özgürleşelim, birbirimizi korumaya kollamaya söz verelim diyerek olmalı. Madunun dili de düşüncesi de bilgisi de var. Onu hadi kahramanlık yap diyerek, zalimlerin önüne atmayan, zalimin sesini kendi gürültüsünde boğan bir siyaset.