Teknoloji gurusu dostumun GameStop hakkında anlattıklarını ağzım açık dinledim. “O da ne ki?” diyerek. Sonra, özel bankalarda genel müdür yardımcılığı yapmış bir arkadaşıma da sordum. Anladım mı? Emin değilim.

Şimdi, ekonomi ve teknoloji gibi hiç bilmediğim iki konunun kesiştiği noktada yazıyorum. Ne cüretse?

GameStop, pandemide iflas noktasına gelmiş, oyunlar ve elektronik malzemeler satan bir ABD firması. Hikâyenin ekonomi kısmı burada başlıyor.

Teknoloji kısmında da Reddit gibi, insanların belli konularda forumlar oluşturup tartıştığı sosyal medya siteleri var. Forumlardan biri; borsa, hisse senedi, para falan tartışılan, 4 milyondan fazla üyeli wallstreetbets (wallstreetiddiaları). Muhabbet ilk burada dönüyor!

Karşı tarafta GameStop hisseleri değer kaybetmeye başlayınca, gelecekte daha da değer kaybedeceğini öngören büyük yatırım şirketleri var. Hisseleri şimdi misal 50 dolardan satıp bir ay sonra 25’ten geri alarak 25 dolar kâr etmeyi hesaplıyorlar.

Bankacı arkadaşım; açığa satış denilen bu işlemin bütün borsalarda olduğunu, ülkelerin bunun için bir oran belirlediğini, misal piyasadaki hisselerin yüzde 30’u kadar borsada kote edilmemiş hisse senedi de satılabilir dendiğini, açığa satışta hisseleri satanla alan arasında bir anlaşma olduğunu ve satanın belirlenen vade sonucunda sattığı hisseyi o anki fiyattan geri almak zorunda olduğu anlattı.

Beni boş verin, siz anladıysanız iyi. Bana ilginç gelen, hikâyenin “dijital toplumsal hareket” diyebileceğimiz yeni bir formda kendini gösterdiği bundan sonrası. Hem de ne kendini gösterme!

Akbabalar gibi piyasayı izleyerek açığa satışla vurgun peşinde olan büyük yatırım şirketleri, GameStop olayında Citron Research ve Melvin Capital gibi milyar dolarlık fonlar, 10 Ocak’ta 39 dolar olan ve daha da düşecek hesabıyla sattıkları hisseler, düşmek yerine kısa sürede 10 kat değer kazanıp 26 Ocak’ta 372 dolar olunca şok oluyorlar.

“Böcekler” diyerek yutmayı hedefledikleri borsanın küçükleri, Reddit üzerinden örgütlenip hisseleri toplu olarak alınca fiyatlar fırlıyor. Akbabalar hisseleri sattıklarının çok üstünde bir fiyatla geri almak zorunda kalıyorlar ve milyar dolarlık zarara uğrayınca da (5 milyar dolardan söz ediliyor) “kurtar bizi” diye hükümete ağlamaya başlıyorlar. Ama her şey yasal!

Peki, kim bu borsa “böcekler”i?

Bunlar, Z kuşağı denilen çocuklarmış. Anlaşılan, son derece hâkim oldukları yeni iletişim teknolojilerinin olanaklarından yararlanarak hızla belli bir konuda ortak bir amaca dönük örgütlenebiliyorlar. Bir dijital toplumsal hareketin parçası oluyorlar ve finansal sisteme herhangi bir sokak protestosunda kırılan banka camıyla kıyaslanamayacak zararlar verebiliyorlar. Son yıllarda gördüğümüz “öfkeli” hareketlerin sokağa dökülmemiş hali gibiler.

Dev finans kurumlarına diz çöktürebiliyorlar ama para pul da umurlarında olmuyor. Kazandıklarını göz kırpmadan çocuklar için, yoksullara yardım için, Afrika’da su kuyuları açmak için harcayabiliyorlar.

2008 krizinde evlerini kaybedenlerin, çaresizlikten intihar eden ana-babaların çocukları çoğu. “Borsaya girerken hiçtim, çıkarken de hiç olabilirim” eyvallahsızlığındalar milyon dolarlar karşısında. Dijital çağın Robin Hoodları sanki. Dertleri, biraz da ana-babalarını mahvedenlerden intikam almak. Yırtıcı akbabaları ürkütmenin keyfi, kazanabilecekleri paralardan daha önemli sanki.

Ahlaki bir duruşları var. Eşitlik, özgürlük, adalet, şeffaflık istiyorlar. “Daha fazlasına sahip olan insan” değil, “daha fazla insan” olma peşindeler.

Sanki Boğaziçililer; “GameStop/OyunBitti” diyorlar!