Tarım Kredi Kooperatifleri eliyle yurt genelinde bin market açılacağı açıklandı. Bin market, iktidarın ekonomi politikasının ne kadar başarısız olduğunun yeni bir kanıtıdır. Bir iktidar iflasıdır.

Bin market: İflas zinciri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Tarım Kredi Kooperatifleri-TKK eliyle, yurt genelinde bin market açılacağını açıkladı. Böylece “fahiş” dediği fiyatların önü alınacak, enflasyon dizginlenecekmiş!

Böyle durumlar karşısında Temel; “Güldürmeyin beni” der.

Ancak, bin market girişiminin her iki sayfasının da doğru okunması gerekiyor. Bin market, iktidarın ekonomi politikasının ne kadar başarısız olduğunun yeni bir kanıtıdır. Bir iktidar iflasıdır.

Çok daha önemli olarak bin market Türkiye kapitalizminin iflas ettiğini kanıtlıyor.

MARKET

Market, kapitalizmin tapınağıdır. Kapitalizm, alıcıların ve satıcıların buluşma yeri olan market ile yaşam bulur. Devletin ana görevi marketin aksamadan işlemesini sağlamaktır.

Kapitalizmin dayandığı serbest piyasa ya da özgür market ilkesinin en uç ya da aşırı biçimine göre, devlet, kesinlikle, mal ve hizmet üreticisi olmamalı; piyasayı kurumlar eliyle denetlemelidir.

AKP iktidarı, ülkemizde 1980 sonrasında yerleşmeye başlayan devletin üretimden çekilme politikasını çok kararlı bir tutumla sonuna kadar uyguladı. Kamu İktisadi Teşekkülleri’nin neredeyse tümünü, çoğu piyasa değerinin çok altında bir fiyatla özelleştirdi; dahası, kamuya ya da halka ait ne varsa, ormanlar, meralar, sular, göller, kıyılar, giderek park ve bahçeler, yerli ve yabancı özel sermayeye verildi, veriliyor.

Diğer taraftan, iktidar, kurumsal denetleme konusunda tümüyle başarısızdır. İktidar, üstelik kendisinden önce oluşturulan “bağımsız düzenleme ve denetleme kurumlarını”, bu arada kesinlikle bağımsız olması gereken TCMB’yi bile, tümüyle kendisine bağladı. Bilim dışı bir tutumla faiz oranının azaltılması emrediliyor. Toplum, yiyecekten enerjiye uzanan tüm alanlarda denetimsiz piyasaların acımasızlığı altında çırpınıyor.

AKP iktidarının serbest piyasa suçları bunlarla sınırlı kalmadı. Bir ağır suç daha işledi ve işlemeye ısrarla devam ediyor.

Devletin temel görevi, sermayenin bütün taraflarına eşit davranmak; onlara eşit uzaklıkta bulunmaktır. AKP, kamu ihalelerinin tamamına yakınını, sayıları beş dolayında olan yandaş şirketlere vererek, yıllardır, bu temel ilkeyi açıkça çiğniyor. Bu uygulama rüşvet ve yolsuzlukları da yaygınlaştırıyor.

İktidar, üstelik, yol, köprü, havalimanı, şehir hastanesi gibi, kimi büyük altyapı ihalelerini kâr garantisi vererek taçlandırıyor. Oysa, birkaç kez bu köşede yazdım, kâr garantili kapitalizm olmaz!

Son olarak AKP, kapitalizmin bu temel ilkelerinin uygulandığı Avrupa Birliği'nden Türkiye’yi uzaklaştırıyor.

TÜRKİYE KAPİTALİZMİ SINIFTA KALDI

Yıllardır uygulanan, sendika kırıcılığına dayanan ve göçmenlerle pekiştirilen “ucuz işçi” politikası, sermaye kazançlarını olabildiğince “az vergileme” uygulaması ve TL’nin değeri düşürülerek artı diğer desteklerle sağlanan önemli ihracat artışları, bin market olayının bir kez daha kanıtladığı gibi, ekonomiyi bunalımdan kurtarmaya yetmiyor.

Çünkü, oyunun temel kuralları çiğneniyor.

Bu duruma karşı çıkması gerekenler bu ülkenin sermaye sınıfı, özellikle de büyük sermaye olmalıydı. Çünkü, iktidarın kural tanımazlığı kapitalistlerin çok küçük bir azınlığını, sistemin kurallarına uyulsaydı hiçbir biçimde elde edemeyecekleri ölçüde şişiriyor, haksız değil, “çok haksız” rekabet anlamına geliyor.
Uygulamanın zararını, toplumla birlikte kapitalistlerin büyük bölümü de çekiyor. Yalnız nitelikli beyinler değil, sermaye de, ülkeyi terk ediyor.

Hele de, TÜİK’in iktidarın isteği doğrultusunda istatistik yayımlamaya başladığı; meslek odalarının olabildiğince baskılandığı; basın-yayının çok büyük ölçüde iktidara bağımlı kılındığı; üniversitenin boğazlandığı, DİSK dışında kalan sendikaların teslim alındığı bir ortamda, o isimleri bilinen “sermaye örgütleri” asla susmamalıydı.

Bu olanları sermaye de seyredince gündeme bin market getiriliyor. Üstelik, yine hiçbir ön hazırlık yapılmadan, 2019 yerel seçimleri öncesinde birkaç yerde uygulanan, seçimlerden sonra da hemen kaldırılan, başarısız “Tanzim Satış Mağazalarını” andıran bir yapaylıkla bin market uygulanmak isteniyor.

Bin market, iktidarın da ülke kapitalizminin de iflasının “ortak anıtı” olarak dikiliyor. O anıtı tarihe gömme işi de demokratik haklarını kullanacak topluma kalıyor.