İyisiyle, kötüsüyle eziyetli bir yılı geride bırakırken sosyal medyada bir çağrı gözüme çarptı. Rize’de Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Şahin Çervatoğlu “Gelin 2021’in son taşlarını birlikte dizelim” diyordu. Yeni bir yıla umutla başlamak için ne güzel bir çağrı… Halkın yaşadığı kentin kaldırım taşlarını emeğiyle, el birliğiyle dizdiği; umudu ve iyiliği paylaşmayı deneyimlediği bir buluşma yaşandı Fındıklı’da. Halkın ürettiğinden geçimini artık sağlayamadığı, gıda enflasyonuyla, zamlarla kuşatıldığı, zulümle sınandığı yılsonu karamsarlığından çıkarak yarınlarına taş dizdiği bir dayanışma öyküsü yazıldı Fındıklı’da. Bu öykünün adı Meci. Anlatıyor Ercüment Başkan:


Meci yardımlaşmaktır, paylaşmaktır, barıştır, kardeşliktir, üretimdir. Aydınlık yarınlarımızdır. Sözün, kararın ve yetkinin ve iktidarın halkta olmasıdır. Meci karşılık beklemeden insanlık adına doğamız yararına insanlığa hizmet etmektir. Meci birlikteliktir, herkesin ihtiyacını kolektif bir anlayışla ortak çalışma yürüterek karşılayabilmektir. Meci dünü bilip, bugünü okuyup, yarını örgütleyebilmek ve paylaşabilmektir. Fındıklı’da Meci’nin anlamı büyüktür. ‘Ben bilirim’ yok bu Meci ‘ de, birlikte düşünmek, birlikte çözüm üretmek var. Yönetim erki yerine halkın doğrudan yönetime katılımı var. Yolsuzluklara karşı halkın denetimi var. Yalanlara karşı doğrular ve gerçekler var. Baskı ve zulme karşı demokrasi, yobazlığa ve bağnazlığa karşı bilim ve teknik var. Bir avuç çıkar grubunun yerine halkın ortak çıkarı var. Bu Meci’de kardeşlik var, halka hizmet, hak, hukuk ve adalet var. Bu Meci’de toplumcu bakış açısıyla üretim var. Mısır ekmeği ile hamsinin buluşması var. Geleneğe ve geleceğe sahip çıkarak geleneklerimizi geleceğe taşımak var.”

***

Çervatoğlu alışageldiğimiz başkanlardan değil. Makamı değil, dayanışmayı, birlikte üretmeyi önemsiyor. Karşısına çıkan zorlukları şeffaflıkla anlatıp, paylaşarak yönettiği kentin halkıyla birlikte dertleri aşmayı, çözüm üretmeyi seçen bir başkan. Meci ‘imece’nin lazcası. Bu Meci çağrısının ardından Fındıklı halkının birlikte kaldırım taşlarını döşediği anları bir videoyla Twitter hesabından yayımladı Ercüment Başkan. Bu görüntüler beni çok etkiledi. Gönüllülük, paylaşmak, iyi ve kötü zamanda yoldaş olmak, birlikte üretmek yönetilemeyen bir ülkenin her günü bir sınav olan yaşam mücadelesi içinde dayanmak, düzeltmek, iyileşmek ve iyileştirmek için ihtiyacımız olan her şey, her duygu, her mesaj bu kısacık görüntüde var.

***

Yılı bitirirken yönetemeyen, tüketen, sömüren, yıkan ve kendi çıkarını, refahını, düzenini korumak için yeşili, doğayı, güzel olan her duyguyu, geleneği feda eden iktidar; seçimlerde alamadığı tüm il, ilçe ve beldelerde belediyelerin hizmet alanlarını daraltmaya, olanaklarını, kaynaklarını kısıtlamaya, halkın iyiliği için üretmelerini engellemek ve halk üzerinde etkilerini yok etmek istiyor. Seçimle alamadığı belediyeleri karalama, iftiralarla hedef göstermekle geri almak değil ele geçirmek için öyküler yazıyor. İstanbul’da 557 çalışan bir cümleyle terörist ilan ediliyor. Bir başka yerde belediyenin -örneğin pandemi için yaptığı yardımları- yasaklıyor. Tasarruf tedbir gibi uydurma genelgelerle halkın sanatla, sanatçıyla buluşması gibi nice hizmetin önünü tıkıyor. Belediyeleri Sayıştay denetimleriyle uğraştırarak kilitliyor. Dün il tanıtım günü yapma yetkisi belediyelerden valiliklere aktarıldı.

***

Ama işte Meci kaynaksızlık, haksızlık, yasak, yokluk tanımıyor. Kendi gibi gördüğü kendine yakın olduğunu bildiği, kendisi için emek verdiğini bildiği bir başkanla el ele yollara düşüyor. Fındıklı’da sadece Meci ile oluşan bir yılsonu videosuna konu olan kaldırım taşları değil. Birçok proje el ele, halk için halkla birlikte gelişiyor. Bölgenin en önemli sorunları HES’lere, Yeşil Yol’a, doğaya ve yaşam alanlarını yok etmek için işlenen tüm suçlara karşı yaşamı savunanlar bir arada direniyor. Yarınlar için mücadeleden çekinmeden doğrunun ve üretimin, yaşam hakkının yanında da yan yana direniyorlar. 6-7 Ocak Metin Lokumcu Davası’nın duruşmasında ailesiyle, sevenleriyle ve yoldaşlarıyla birlikte olmak için geldiğim Karadeniz’de Meci’nin öyküsünü ilk ağızdan dinledim. Bu yazıyı size Fındıklı’nın Sulak Köyü tepelerinde Bageni’de doğanın içinde bir sobanın başında yanı başımda sohbet eden dostların seslerine kulak kabartarak yazıyorum. Tarım köylüsünün derdini, mazot fiyatlarını, kaynakları ve dinamiği kullanamayan iktidarın doğru ellere geçse bu dayanışma duygusuyla yapabileceklerini konuşuyorlar. Varlık fonuna aktarılan Çaykur’un özelleştirilmiş, yabancı sermayeye satılmışçasına kuruluş saiklerinden uzaklaşan yönetim anlayışını üreticiye değil saraya hizmet eden bir kurum haline gelişini, dünü ve bugünü konuştuk birlikte.

Çervatoğlu “Sadece bir Ercüment’in Meci’siyle, sosyal medya paylaşımıyla olmaz. Bir anlayışı birlikte örmedikten sonra Meci’mizi ülkemize yaymadıktan sonra düzen değişmez” diyor. O kadar haklı ki. Biz bugün horona katılmaya çemberi genişletmeye, Meci’ye el vermeye, Metin Lokumcu için adalet talebini birlikte haykırmaya geldik. Trabzon Adliyesi’nde olacağız. Omuz omuza bu davanın takipçisi olacağız. Siz de unutmayın!