Bir baba-oğul çatışması

Celal ARIBAL

İnsanın belki de yeryüzündeki ilk varoluşundan beri kendine sorup durduğu ve hatta zaman zaman hayatını etrafında inşa ettiği bir soruyla açılıyor Yavuz Ekinci’nin yeni romanı “Belki de Dünyanın Sonundayım”: “Beni kim hatırlayacak?”

Her biri ismini bir çiçekten alan beş ayrı bölümden oluşan romanın baş karakteri ve anlatıcısı, babasının vefat haberini almış ve kardeşinden önce payitahta vararak tahta çıkmak üzere yola revan olmuş bir şehzade. Ama bu yolculuk, yalnızca dağlardan, ovalardan, nehirlerden geçmiyor. Bir yandan da Şehzade Davud’un ruhunun en ücra köşelerine, gerçeklikle korkuları arasında yer yer bulanıklaşan zihninin kıvrımlarına dalıp çıkan bir yolculuk. Anlatı zamanın içinde mekik dokuyor, Şehzade’nin payitahta yolculuğu boyunca kâh gençliğine kâh çocukluğuna kâh rüyalar ve korkulu hayaller âlemine dalıp çıkarak gitgide derinlik ve boyut kazanıyor. Bir tuzağa çekildiği şüphesini bir türlü içinden atamayan Davud anılarını deştikçe dünyaya hükmeden kudretli Hüseyinoğulları’nın kanlı geçmişi de su yüzüne çıkıyor. Öte yandan şüphenin Şehzade’nin ruhunda yarattığı çalkantı, pek çok başka duygunun da kıyıya vurmasına neden oluyor. Korku, acı, tedirginlik, hasret, arzu…

“Ya öl ya da öldür! Benim kaderim bu. Sultan babam için bir tehdit, kardeşlerim için bir hasım, oğullarım için bir korkuydum. İstemeden doğmuştum, istemeden ölecek, istemeden öldürecektim.” Şehzade Davud böyle özetliyor hayatını. Üç kardeş içinde tahta en uzak görünen, “devlet işlerinden elini eteğini çekip kendini tamamen felsefeye ve şiire” bir de Anelya’ya duyduğu aşka vermiş olan Davud, gücün ışıltısıyla da gözleri kamaşmamış bir karakter. Bir tuzağa çekildiği inancıyla vardığı payitahtta onu karşılayan “Sultanım çok yaşa!” sesleri karşısında gururlansa da, “ama bu bahçedeki kimseye güvenmemem gerektiğini biliyordum” diyor.

bir-baba-ogul-catismasi-1015627-1.
BELKİ DE DÜNYANIN SONUNDAYIM
Yavuz Ekinci
Everest Yayınları, 2022

Tüm bu taht ve iktidar mücadelesi romana hareketlilik ve merak unsuru katarken, Davud’un esas mücadelesi aslında en temelde bir baba-oğul çatışması, ki romana derinliği kazandıran da bu. Nigâr Hatun, “Sultanın akrabası, babası, oğlu, karısı, kardeşi yoktur. Sadece dostları ve düşmanları vardır” dese de Davud bütün savaşını “Doğu’nun ve Batı’nın Hükümdarı Hasan Han”la değil, kardeşlerini hep ona tercih eden babasıyla veriyor aslında. “Babamın ölüsü bile bana küstü. Sevgim nefrete, hasretim kine dönüştü.” İçine doğduğu dünyanın zalimliği karşısında her daim naif kalmaya çalışsa da bir zamanlar atının nalları altında ezilen çiçeğe dahi içi sızlayan bir şehzadeyi bir gecede yüz sekiz kelle alabilen birine dönüştüren de belki bu oluyor.

Modern Türk edebiyatının önemli kalemlerinden kabul edilen ve yayımlanan neredeyse her eseriyle ödüle layık görülen Yavuz Ekinci, Everest Yayınları’ndan çıkan “Belki de Dünyanın Sonundayım” ile bir kez daha etkileyici bir hikâye ve anlatıma imza atmış. Bir halıdaki geyik motifinin anlatıcının duygularıyla paralel canlanışı, yılan ve kartalın gökyüzündeki güç savaşı, kanatlı yel gibi uçan atlar gibi unsurlar, Ekinci’nin kendine has üslubu ve zahmetsiz bir atmosfer yaratma becerisiyle birleşince romana masalsı bir hava katıyor. Okurun kendini ilk andan itibaren içinde bulacağı ve son sayfaya kadar etkisinden çıkamayacağı bir yolculuk vadediyor.