Bir başlangıç noktası olarak 19 Mayıs

Resul Emrah Şahan - Şişli Belediye Başkanı
Atatürk, Nutuk’ta 19 Mayıs için “mebde-i kelam”, yani “sözün başlangıcı” ifadesini kullanır. Her dönüm noktası gibi 19 Mayıs da eskiyi yeniyle ikame etmenin vaktidir şüphesiz. Peki bu yeni neyin ikamesidir?
İlk olarak kişisel otoritenin kurumsal olanla ikame edildiğini ifade etmek gerekir. Bu, aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşme hikayesidir.
Başlangıçta egemenliğin kime ait olduğunu değil, bir daha asla bir tek kişi ya da gruba, yani padişah ve hanedana ait olmayacağını “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözüyle ifade eden yolun ilk adımıdır. Başka bir ifadeyle 19 Mayıs’ta açılan yeni yol, evrensel kültürden yararlanan yeni insanı ve toplumu inşa edip, nihai hedefi olan demokrasiye ulaşmayı amaçlar. Ünlü tarihçi Bernard Lewis, 1998’de Şahin Alpay’a verdiği mülakatta bunu şöyle ifade eder: “Türkiye’nin demokrasi deneyimi, koşullar ve engeller dikkate alındığında çok başarılı. Fransız Devrimi’nden bu yana 200 yıldan fazla zaman geçti. Bu süre zarfında Fransızlar iki monarşi, iki imparatorluk, iki diktatörlük ve beş cumhuriyet yaşadılar. Bugün Avrupalılar Türkleri yeterince demokrat olmamakla suçluyorlar. Aynı Avrupalılar 200 yıl önceki değil, dünkü Hitler‘in, Mussollini’nin ve Laval‘in mirasçıları. Oysa Türkiye’de bir Hitler ya da Mussolini hiç olmadı, olacağını da sanmıyorum.”
İkincisi soy temelli hiyerarşik bir toplumsal yapının yurttaşlık temelli eşit bir toplumla ikame edilmesidir. Bunun anlamı, hanedan sermayesinden beslenen bir devletten, insan sermayesinden beslenen bir devlete, yani soy ve sadakatten, yurttaşlık ve liyakate geçiştir. Bu yeni düzende artık yurttaşların ne olacağını geldiği soy değil, kendine ne kattığı belirleyecektir. Yani 19 Mayıs’taki başlangıç noktasıyla varılan menzil, buyrukları uygulamakla mükellef edilgen insanın, istediği gibi eyleme hakkı olan etken yurttaşla ikamesidir.
Üçüncü olarak bu yol, savaşçılığın barışçılıkla ikame edilmesidir. Atatürk’ü çağdaşı olan Türk münevverlerinden de ayıran en temel farklarından biri, O’nun teritoryal çağın bitip, endüstri çağının başladığını anlamasıydı. Ulus-devlet çağının, sanayi çağının ne olduğunu idrak etmiş, ülkenin enerjisini emperyalist fantezilere değil, ulusal sınırlar içinde ulusal kalkınmaya harcaması gerektiğinin bilincine erişmiş bir olgunluktan söz ediyorum. Atatürk, bunu Nutuk’ta şöyle ifade eder: “Değişik ulusları ortak ve genel bir ad altında toplamak ve bu değişik ulus topluluklarını eşit haklar ve koşullar altında bulundurarak güçlü bir devlet kurmak, parlak ve çekici bir siyasal görüştür. Ama, aldatıcıdır. Dahası, hiçbir sınır tanımayarak dünyada mevcut bütün Türkleri dahi bir devlet halinde birleştirmek, ulaşılamayacak bir amaçtır. Bu, yüzyılların ve yüzyıllarca yaşamakta olan insanların çok acı, çok kanlı olaylar ile ortaya koyduğu bir gerçektir. İslamcılık ve Turancılık siyasasının başarı kazandığına ve dünyayı uygulama alanı yapabildiğine tarihte rastlanmamaktadır (…) Bizim açık ve uygulanabilirlik gördüğümüz siyasal yöntem, “ulusal siyasadır.”
İşte bundan tam 105 yıl önce, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basan Atatürk’ün ilk adımıyla başlayan hikayenin temelleri bunlardı: Demokrasi, liyakat, barış ve ulusal kalkınma… Bu ilk adımın ulaştığı menzil ise “kamuyla ilgili” ya da “kamuya ait” olarak çevirebileceğimiz Cumhuriyet olmuştu.
O Cumhuriyet ki Atatürk’ün uğrunda mücadele ettiği, acılar çektiği, gerektiğinde canını ortaya koyduğu ama eninde sonunda gençliğe emanet ettiği büyük düşü! İşte gençliğe emanet edilen Cumhuriyete giden yolun başlangıç noktasıdır 19 Mayıs! İkinci yüzyılın ilk belediye başkanı olmanın onurunu taşıdığım kentim, Şişlim ise bu mücadelenin planlarının yapıldığı yer olmanın onuruna sahip…
Dolayısıyla Şişli, bu büyük eserin, yani Cumhuriyetin önsözüdür, müjdecisidir. 19 Mayıs aynı zamanda, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Doğum günüm” dediği tarihtir. O, işte böylesine önem verdiği bir günü gençliğe armağan etmiştir. Umudumuzu ve Atatürk’ün gençlere verdiği tarihsel görevi diri tutarak, azimle ve kararlılıkla hedefimiz için mücadele edeceğiz.
Peki hedefimiz ne?
Bir asrı deviren Cumhuriyetimizi birinci sınıf bir demokrasiyle buluşturmak… Demokrasiyi, liyakati, barışı ve ulusal kalkınmayı tesis etmek… O güne kadar, Atatürk’ün hem Cumhuriyeti hem de 19 Mayıs’ı armağan ettiği biz gençlere durmak da yorulmak da yok! Unutmayın, bu yolda mücadele etmek için GENÇLİĞİMİZ VAR!