ŞKM yerellerde oluşturulan ilk derneklerden birisi olarak başka yerel çalışmaları cesaretlendiren bir rol oynamıştır. Dönem sol açısından toparlanmaya çalışma dönemidir. 1988-89 yıllarında İstanbul’un birçok semtinde politik içerikli demokratik kitle örgütleri kurulmuştur

Bir Buzkıran: Şişli Kültür Merkezi (1987-1990)

RÜSTEM KARAKUŞ, TURGUT BİLİR, ERTUĞRUL BİLİR

Şemsettin Kaymak'a saygıyla...

Bir Buzkıran: Şişli Kültür Merkezi (1987-1990)

Rüstem Karakuş, Turgut Bilir, Ertuğrul Bilir

Şemsettin Kaymak'a saygıyla (1)

Türkiye toplumsal muhalefeti hiçbir dönemde burjuva demokrasisinin olanaklarından geniş ölçekte yararlanamamıştır. Ancak 1961-1978 arasında kesintili de olsa nispeten demokratik olanaklardan yararlanabilmiştir. Bu dönemde yaşanan toplumsal muhalefetin gelişme evresi ardından önce sıkıyönetim, ardından askeri darbe döneminde ise yoğun bir şiddetle karşı karşıya kalınmıştır. 12 Eylül darbesine karşı birçok örgüt ve kişi değişik ölçülerde direnişleri hayata geçirmiş olmakla birlikte, gören her gözün kabul edeceği gibi, bu direniş Sol’un o döneme kadar biriktirdiği güç ve ortaya çıkan beklentilerin çok gerisinde olan ve bu nedenle de sonuçları “direnemeden yenilgi” olarak değerlendirilebilen sınırlı bir direniş olmuştur.

Ancak, zaman zaman ifade edildiği gibi, hiçbir direniş olmadığı doğru değildir. Cezaevlerinde, kırlarda, şehirlerde ve değişik alanlarda direnişler olmuştur. Kültürel faaliyetler ve dergiler de bunlardandır. Darbeden çıkış dönemi bugün hatırlanması ve örnek alınması gereken çok sayıda mücadeleyle doludur. 1984’ten itibaren ilk grevlerin gerçekleşmeye başlaması, bağımsız sendika kurma girişimleri, 1984-85 öğretim yılından itibaren öğrenci derneklerinin kurulmaya başlanması, Aydınlar Dilekçesi ve çevresinde oluşan direniş, siyasal cenazeler (Ruhi Su, 1985; Didar Şensoy, 1987; Behice Boran, 1987), yeni demokratik örgütlerin oluşturulması, sosyalist siyasal dergilerin yayınlanmaya başlaması gibi birçok gelişme yaşanmıştır. Tüm bu adımlar yeni dönemin sorunlarıyla, 1980 öncesine göre oldukça gerilemiş olan kadro ve kitle gücüyle, ancak yeni yükseliş ve gelişme umutlarıyla atılmıştır.

12 Eylül darbesinden çıkış dönemindeki öncü çalışmalardan birisi de, 1987'de tartışmaları ve kuruluş hazırlıkları başlayıp, 1990’a kadar 3 yıl boyunca İstanbul Çağlayan’da faaliyet gösteren Şişli Kültür Merkezi (ŞKM) olmuştur. ŞKM’nin kurucularından Rüstem Karakuş dönemi şöyle anlatıyor:

“Yaygın insan hakları ihlallerinin devam ettiği bir dönemde, ilk olarak öncülüğünü, cezaevlerinde yakınları olanların, toplumun aydın kesimi ile birlikte çalışmasını yaptıkları İnsan Hakları Derneği kuruldu. Ardından TAYAD kuruldu. Bu iki dernek dışında demokratik alanda mücadele veren herhangi bir dernek henüz kurulmuş değildi. Devrimci muhalefet daha çok gizli saklı olarak bir araya geliyor, herhangi bir konuya ilişkin muhalif tavrını açık mücadele aracılığıyla ifade edemiyordu. Muhalifler adeta tümüyle yasa dışı çalışmaya mecbur ediliyordu. Böylece tabiri caizse daha kolay avlanabiliyorlardı.

Ülke çapında bu mecburiyete mahkûm olmamak için bir çok hamle yapıldı. Birçok siyasi dergi çıkarıldı (2000’ e Doğru, Türkiye Sorunları, Çözüm Dergisi, Demokrat Arkadaş vb.). Bu dergi bürolarında bir araya gelinerek ilişkiler geliştirilmeye çalışılıyordu. Bunun dışında yerel dernek yoktu. Biz, bulunduğumuz semtte (Okmeydanı’nda) birbirini tanıyan devrimci demokrat insanlar olarak, zaman zaman evlerde, kafelerde bir araya geliyor, memleket meselelerini konuşuyorduk. Kimimiz yurt dışından gönderilen, ancak Türkiye’de yasaklı olan yayınları birbirimize ileterek gizli yollardan siyasal meselelere ilişkin bilgi alışverişinde bulunuyorduk. Bu tür gizli saklı faaliyetler geniş kitlelere ulaşmamıza yetmiyordu. Sadece İnsan Hakları Derneği ya da SODEP - SHP gibi burjuva partilerinin varlığı da toplumun kılcal damarlarına ulaşmakta yetersizdi.

ŞKM kurucularının önemli kısmı 12 Eylül darbesi öncesinde örgütlü mücadeleye katılmış, birçoğu cezaevine girip çıkmış ve mücadele kararlılığını yitirmemiş devrimcilerdir. Bu öncü kadroların çevresinde yine darbe öncesi dönemin atmosferini hissetmiş gençler yer almıştır.

ŞKM’nin en önemli özelliklerinden birisi solun farklı geleneklerinin (başta TKP / TBKP ve Devrimci Yol) birlikte faaliyet gösterdiği, bu anlamda çok sesli bir dernek olmasıdır. Dernek 6 ay kadar süren buluşma ve toplantılar sonucunda kurulmuştur. ŞKM çalışmalarında DY ve TKP’liler dışında Emeğin Birliği, Kurtuluş, Halkın Yolu, Gelenek, Toplumsal Kurtuluş (Yalçın Küçükçüler) vb. çeşitli çevreler ile bağımsız demokratlar da yer almıştır. Özellikle bu çoğulluk içinde yapılan siyasal tartışmalar katılımcılarının gelişimi için yararlı olmuştur.

Şişli Kültür Merkezi (ŞKM) Çağlayan’da kurulmuş ve faaliyet yürütmüştür. Çağlayan bölgesi Şişli’ye bağlıyken, 1987 yılında oluşturulan Kağıthane İlçesi’ne bağlanmıştır. Kağıthane ilçe olduktan sonra yapılan ilk seçimi (1989), İstanbul’un çoğu ilçesinde olduğu gibi, SHP adayı kazanmıştır. Ancak, SHP’li belediye başkanı Mahmut Özdemir’in ölümü üzerine 1992’de yapılan ara seçimlerde Refah Partisi ilk kez merkezi büyük bir ilçede belediye başkanlığını kazanmış ve sonraki yükselişini haber veren bir çıkış yapmıştır.

Çağlayan ve Kağıthane bölgesi 12 Eylül darbesi öncesinde sol hareketlerin güçlü olduğu bir bölgedir. Darbe öncesinde genel olarak gecekondu bölgesidir ve Çağlayan Lisesi, Kuştepe Lisesi, Galatasaray Mühendislik (darbe sonrasında Yıldız Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi) gibi solun güçlü olduğu okullar bulunmaktadır. Yine darbe öncesinde, ve sonrasında, solun önemli dayanaklarından olan Okmeydanı, Nurtepe, Çağlayan Dere gibi bölgelerin arasındadır.

Çevreyolu’nun (E-5) yanında olması ulaşımını kolaylaştırmaktadır. Ulaşımın nispeten kolay olduğu bir bölgede olması İstanbul’un değişik bölgelerinden insanların da katılımını kolaylaştırmaktadır. Örneğin Gülsuyu’ndan bile çalışmalara katılan gençler bulunmaktadır. Artık epey gelişme aşamasına gelmiş olan öğrenci hareketinden birçok insan da zaman zaman ŞKM’ye uğramakta, bazı tartışmaları buraya taşımakta, ilişkiler geliştirmektedir.

ŞKM içinde faaliyet yürüten grupların arasında ise yoğun bir rekabet, öne çıkma, ilişki kurulan gençleri kendi saflarına katma mücadelesi yürümüştür. Bu çaba bir yanıyla doğal olmakla birlikte kendi içinde birçok çiğlikleri ve hataları da barındırmıştır. Yaşanan sorunları Rüstem Karakuş şöyle aktarmaktadır:

“En büyük enerjimizi, derneğe dışarıdan gelen, solun değişik gruplarına mensup arkadaşların, derneğe gelip giden sempatizanları kafa kol ilişkileri ile kazanıp, dernekten çekme faaliyetlerine karşı harcıyorduk. Bu arkadaşlar derneğin kurumsal faaliyetlerine katılmıyor, aidat vermiyor, sorumluluk almıyor ama erkenden derneğe gelip, henüz örgütlü olmayan genç arkadaşları kendi gruplarına kafa kol ilişkiler ile kazanmaya çalışıyorlardı. Haftalık söyleşilere katılıp bol bol konuştuktan sonra hiçbir sorumluluk almadan çekip gidiyorlardı. Bu da sol kültürün o zamanki durumunu yansıtıyordu. Çoğulcu yapısı nedeniyle herkese açık olan bu ilk deneyimimizde, bu tür yanlış davranışlara karşı önlem alma konusunda yeterince etkili olamadığımız ve bu işlerle uğraşmaktan yerelin gerçek sorunları ile yeterince ilgilenemediğimiz için, çokça gelen giden olmasına rağmen, kalıcı ilişkiler çıkarmakta istediğimiz başarıyı gösteremedik. Biz de o dönemdeki kültürümüz ve davranış alışkanlıklarımızla, birlikte mücadele ettiğimiz diğer gruplardan arkadaşlara karşı bazen sekter ve kırıcı davranıyorduk. Diğer gruplarla ilişkilerimizde en olgunlarımızdan birisi Şemsettin Kaymak idi. ”

ŞKM’de yapılan çalışmalar içinde, özellikle ilk dönemlerde, ekonomik ve siyasal gündeme ilişkin söyleşiler önemli yer tutmuştur. Bu söyleşilere 50-100 arasında değişen katılımlar olmuş ve canlı tartışmalar yaşanmıştır. Dernekte söyleşilerde ve günlük sohbetlerde SBKP’nin Gorbaçov liderliğinde yürüttüğü “Glasnost ve Perestroyka” süreci ve paralelinde Türkiye’de TBKP’nin yasallaşma çabaları, cezaevi direnişleri, iktidarın ve emperyalizmin ekonomi politikaları (24 Ocak, liberalleşme, yeni uluslararası işbölümü, serbest bölgeler vb.), işçi sınıfının durumu sık sık tartışılan konular olmuştur.

O dönemde İstanbul’da tekstil sektörünün önemli merkezlerinden birisi olan Çağlayan’da çok sayıda tekstil atölyesi bulunmaktadır. Ayrıca tekstil/konfeksiyon sektörünün önemli merkezlerinden Bomonti de bölgeye oldukça yakındır. ŞKM’de yapılan bazı tartışmalarda “dünyadaki yeni ekonomik işbölümü çerçevesinde küçük işyerlerinin yaygınlaşmakta olduğu ve buralarda örgütlenmenin önem kazandığı” dile getirilmekle birlikte bu konuda sistemli bir çalışma yapılamamıştır.

Ayrıca resim sergileri (Alime Mitap sergisi gibi), saz ve folklor grupları, tiyatro çalışmaları (örneğin Nazım’ın “Fakir Bir Şimal Kilisesi’nde Şeytan İle Rahibin Macerası” şiirinin oyunlaştırılması), okuma/eğitim grupları oluşturulması bulunmaktadır. Okuma gruplarında başlangıç kitabı olarak, darbe öncesinde de kitle eğitimlerinde önemli yer tutan, “İşçiler Neden ve Nasıl Sömürülüyor?” isimli kitap kullanılmıştır. Yapılan mitinglere ve siyasal kampanyalara katılınmaktadır. 1989 yılı yaz aylarında 1 Ağustos Genelgesi ile tabutluk olarak bilinen Eskişehir Cezaevi’ne sevklerin başlamasına karşı yapılan yoğun eylemliliklere katılım bu çalışmalardandır.

Yine Rüstem Karakuş’un değerlendirmeleri şöyledir:

“ŞKM, uzun süre (1979- 1986) solun yoğun baskı koşulları nedeniyle yasadışı çalışmaya mecbur edildiği ve böylece tabiri caizse daha rahat avlandığı, bir zaman diliminden sonra kuruldu. Açık çalışma yapma yeteneğini kaybetmiş sol kadroların Okmeydanı ve çevresindeki bulundukları yerelde sürece müdahale ettiği bir devrimci çıkış girişimidir. Bu girişim askeri dönemin ardından ağır baskı koşullarının devam ettiği sözüm ona demokrasiye geçiş sürecinde gerçekleşmiştir. ŞKM kuruluncaya kadar Türkiye’nin her hangi bir yerinde, buna benzer herhangi bir açık çalışma yapan bir oluşum yoktu. ŞKM kurulduktan sonra Türkiye’nin farklı yerlerinde bu deneyimin tüzüğünü alıp benzer girişimlerde bulunan birçok yerel örgütlenme oldu. İstanbul’un ve Türkiye’nin değişik yerlerinde ŞKM’yi örnek alarak birçok dernek kurulmaya başlandı. Ancak hatırlatmak gerekir ki; ŞKM sadece yaratıcı bir ilk çıkış değil, aynı zamanda 12 Eylül öncesi çoğulcu deneyimi ve kültürü olmayan solun, 12 Eylül sonrası kurduğu ilk çoğulcu deneyimdir.”

ŞKM yerellerde oluşturulan ilk derneklerden birisi olarak başka yerel çalışmaları cesaretlendiren bir rol oynamıştır. Dönem sol açısından toparlanmaya çalışma dönemidir. 1988-89 yıllarında İstanbul’un birçok semtinde politik içerikli demokratik kitle örgütleri kurulmuştur. Ancak ŞKM, ilk dönemin canlılığından sonra, giderek sönükleşen bir çalışma haline gelmiştir.

Bunun nedenlerinden birisi süreç içinde, başta TBKP’liler olmak üzere, değişik grupların buradaki çalışmalardan çekilerek kendi siyasal süreçlerine yönelmesiyle derneğin çoğulluğundaki azalma olmuştur.

Bir başka neden, farklı mücadele alanlarının ve bölgelerde yeni oluşumların kurulmasının etkisiyle ŞKM’nin giderek, bir yerel örgütlenmeye dönüşmesidir. Derneğin kurulduğu yer çevreyoluna yakın, ancak mahalle ortamından nispeten yalıtık bir yerdir. Bu durum derneğin kuruluş döneminde, İstanbul’un değişik bölgelerinden insanların katılımı nedeniyle pek dezavantaj gibi görünmezken, zaman içinde yerel ilişkilerin zayıflığı sorun haline gelmiştir. İstanbul’un değişik bölgelerinde kurulan dernekler, Halkevleri ve oluşan yerel örgütlenmeler nedeniyle bu bölgelerden gelenler kendi bölgelerine dönmüşlerdir.

Benzer bir başka etki ise kamu çalışanlarının önce dernekleşme (EĞİT-DER, MADER, PTT ÇAYAD vb.), sonrasında ise sendikalaşmaya başlamaları sonucunda derneğin kamu çalışanı katılımcılarının kendi mücadele alanlarına yönelmesi nedeniyle olmuştur.

Elbette ki, önemli bir başka neden de, darbeden çıkış sürecinde oluşan, solun yeni bir yükseliş yaşayacağı beklentisinin gerçekleşmemesi, mücadelenin tıkanması sonucu çalışmaların tavsamaya başlamasıdır.

Bu gerilemede polis baskısı ve keyfi dernek kapatma kararları da etkilidir. ŞKM 1988 yılında polis tarafından basılmış, içerideki insanlar gözaltına alınmış ve daha sonra bir süreliğine (2-3 ay kadar) kapatılmıştır. 1990 yılından itibaren tüm yasal DKÖ’ler üzerinde baskılar artmaya başlamıştır. Bu baskı dalgasında ŞKM de 1990 yılında kapatılmış ve içinde bulunan siyasal grupların başka çalışmalara yönelmesi sonucunda tekrar açılmayarak kapanmıştır. ŞKM'deki çalışmalara katılanların bir kısmı yine Çağlayan'da bulunan Şişli Halkevi'nde, bir kısmı ise Okmeydanı, Nurtepe ve civar bölgelerdeki mahalle derneği, hemşeri derneği gibi çalışmalarda yer almışlardır.

Darbeden çıkış döneminin (1985-90) önemli özelliklerinden birisi, 1970’lerin sonlarında tüm sol grupların kendi kitle örgütlerini oluşturmuş olmasından farklı olarak, ortak çalışmaların yapılmasıdır. Öğrenci dernekleri yaşadıkları birçok soruna karşın 1985’ten 1990’a kadar ortak bir platform olmuştur. 1986’da kurulan İHD pek çok siyasal gelenekle bağlantılı insanların yanı sıra bağımsız aydınların da yer aldığı bir dernek olarak kurulmuş ve faaliyet yürütmüştür. Söz konusu dönemde yeniden açılan Halkevleri de değişik grupların şube kurmak veya ele geçirmek için birbiriyle mücadele halinde olduğu bir kurumdur. Ancak, bu çoklu yapı 1990’dan başlayarak dağılmış, polis baskısı ve yasal kurumları kapatma dalgası, sol hareketlerdeki büyük gerileme vb. sonrasında her siyasal grubun kendi homojen kurumunda faaliyet yürüttüğü bir dönem başlamıştır. (2)

Şişli Kültür Merkezi deneyimi darbeden çıkış döneminde solun çeşitli akımlarını barındıran, demokratik kitle örgütü tanımına uygun bir deneyim olmuştur. Öte yandan devrimcilerin içinde bulunulan şartlarda mücadeleyi geliştirmek için olanakları değerlendirme çabasının da olumlu örneklerinden birisi olmuştur.

(1) Şişli Kültür Merkezi’nin öncü kişiliklerinden birisi olan Şemsettin Kaymak sonraki yıllarda Tüm Bel-Sen’de görevler üstlenmiş ve Tüm Bel-Sen Genel Sekreteri’yken 15 Ağustos 1994'te trafik kazasında hayatını kaybetmiştir.

(2) Aynı dönemde yaşanan birleşik parti girişimleri de en yüksek noktasına ÖDP ile ulaşmış, ancak kitle örgütü düzeyinde birlikte çalışamayan yapıların siyasal birlik oluşturma çabası da ciddi sorunlarla karşılaşmıştır.