İktidar atı dört nala koşup yeni rejime vardı bile üstelik yol boyunca sırtında taşıdığı herkesi de silkeledi attı üstünden. Artık dilediğince at oynatmasının önünde hiçbir engel yok iktidarın. İktidar ne yahu? Haydi en başta kendimize karşı dürüst olup adıyla sanıyla söyleyelim: Reis’in canı nasıl at oynatmak isterse bundan böyle öyle oynatacak. Memleket, kopkoyu bir rejime sürüklenirken biz bazı sivri çiviler ağır yaralı demokrasi atını ayakta tutmaya çalıştık ama halkımız demokratı demir kırat, demir kıratın mirasçısını Akp, Reis’i eleştiren herkesi de ‘hain’ bellediğinden bizim at yığıldı kaldı.

Oysa ne heyecanlıydık be seyis, dipten gelen demokrasi dalgasıydık! Hani bir çivi bir atı, bir at bir yiğidi, bir yiğit memleketi kurtaracaktı ya biz çiviler çakıldığımızla kaldık.

Çiviyiz biz evet. Kafamıza vurulmasına da iyice alıştık. İrice olanlarımıza mıh derler. Bazen nalbantlar hem nalına hem de mıhına vururlar. Mesela ahaliyi ‘Yolun sonuna kadar gideceğim, düşün peşime’ diye motive edip en kritik kavşakta ‘bu yol buraya kadarmış.

Bunu kabul edin ve benim önderliğimde başka yollarda yeni yolculuklara çıkmaya hazırlanın şimdi’ der ortada bırakırlar. Ahaliden birileri çıkıp da ‘en baştan bu yola mayın döşenmiş olduğunu bilmiyor muydun? Yok muydu bir hazırlığın?’ diye soracak olursa soruyu soranı mayın tarlasında bir başına yolunu bulmak üzere yalnız bırakırlar.

Yalnız bırakmak ne kelime? Dereyi geçerken yeni atlar bulmak üzere başka mahallelerde kendilerine inanacak yeni seçmen aramaya koyulurlar! Ama bu mahallenin nalbantları hep böyle. Çiviyiz biz, iyi biliriz nalbantları. Bir başka nalbant da aynını bir başka yolculukta, bir referandum gecesi yapmamış mıydı? O gecenin sorumluluğunu üzerine bile almadan yoluna devam eden o nalbant da çıkar, ‘bir diktatörün nesini tebrik edeceğim?’ diye sorduktan hemen sonra demokrasiyle Cumhuriyet’le kavgalı Meclis Başkanı’nı veda ziyaretinde kahraman gibi ağırlar, gülerek helalleşir, kendisine yeni kapılar açılmasını temenni eder!

Kır atın yanında duran ya huyundan ya suyundan derler. Elinde helalinden bir yüzde 31 olduğunu düşünen, yüzde 31’i nalında sağlam çivi belleyen kurultay için koşturur; elinde iyi kötü birkaç belediye olduğunu ve onları koruyacağını düşünen de eğere yapışır kalır.

Oysa ümit yok olunca at koşmaz derler Kafkasya’da. Biz çiviler, atı da ümidimizi de kurtarmaya niyetliyiz. Çarkı döndüren dişli olduğumuzun farkına varıp işe birbirimize sahip çıkarak başlayabiliriz. At sahibine göre kişner derler elbet ama demokrasi mücadelesine önderlik edecek bir yol arkadaşıdır aranan, kimse kendine bir sahip aramıyor zaten.

Partilerin içinde de dışında da demokrasi mücadelesinin sahibi her daim kafasına vurulan çivilerdir.

Muradına erene, memlekete demokrasi gelene kadar mayın tarlasında eşek olmaya razı çiviler şimdi. Unutulmasın canı yanan eşek attan yürük, yavaş atın çiftesi de pek olur. Nalına da vurun şimdi mıhına da vurun hatta vur diyenin çarkına da vurun, şeytana da sorun meleğe de sorun ama dönün bir yol da kendinize sorun!