Ne zaman sessiz sakin, bakir bir sahil görsek, ormanda bir yürüyüşe çıksak sonuna kadar tadını çıkarmayı

Ne zaman sessiz sakin, bakir bir sahil görsek, ormanda bir yürüyüşe çıksak sonuna kadar tadını çıkarmayı, huzur bulduğumuz o görüntüleri hafızamıza kazımayı istiyoruz. Hüzünlü bir mutluluk doluyor içimize. Bir daha oralara geri döndüğümüzde doğayı  bıraktığımız gibi bulamamaktan korkuyoruz. Ve maalesef ülkemizde ne zaman doğanın içinde bulsak kendimizi varlığına şükrederek şaşırıyor ve kaybetmekten korkarak seviyoruz onu. “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Taslağı”na karşı görüş oluşturmak ve mücadele etmek üzere kurulmuş olan ve 46 sivil toplum kurumundan oluşan “Tabiat Kanunu İzleme Girişimi"nin basın açıklamasını okuyunca dehşet içinde kalıyor insan. Korktuğu başına geliyor adeta. SİT alanlarındaki koruma statüsünün değişimine neden olabilecek yasa tasarısı ile ilgili Tabiat Kanunu İzleme Girişimi'nin açıklamaları şu cümleyle başlıyor:

"Türkiye’nin doğası yeni bir kanun taslağının kıskacı altında. “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu” adı altında hazırlanan yasa taslağı, Bakanlar Kurulu’nca onaylanarak TBMM Gündemine alındı. Yasa taslağı bu haliyle onaylanırsa, ülkemizin doğası için geri dönüşü olmayacak tahribatların önü açılmış olacak."

Ve okumaya devam ettikçe içimizdeki dehşet yerini öfkeye bırakıyor. Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu Taslağı onaylanırsa:

1. Ülkemizde dünyada kabul gören prensipler doğrultusunda doğayı koruyan bir yasal yapı olmayacak Doğamızı tahrip edebilecek yatırımlar da dahil her türlü kullanımın önü açılacak.

2. Ülkemizde,1000’in üzerindeki “Doğal SİT” statüsü kaldırılarak tahribin önü açılacak (Doğal SİT'ler sayesinde hala o huzur buldugumuz bakir sahillere bırakabiliyoruz kendimizi.) Doğal SİT alanlarında gerçekleştirilen ve doğaya zarar veren birçok müdahale mahkemelerce engellenebiliyor. Ancak Bakanlar Kurulu’nda onaylanan kanun tasarısının Meclis tarafından da onaylanmasıyla doğal sit statüleri ortadan kaldırılacak ve Koruma Kurulları’nın doğal sitlerle ilgili bir yetkisi kalmayacak.

3. Yasal olarak maden, kentleşme, enerji gibi yatırımlar doğayı ne kadar tahrip ederse etsin ayrıcalık kazanacak.

Bu kayıplar, ülkemizdeki doğa koruma çalışmalarının yok edilmesi anlamına geliyor. Tabiat Kanunu İzleme Girişimi;   doğal yaşama sahip çıkılması için bu yasa taslağının geri çekilmesini, yeni bir yasa hazırlığının başlatılmasını, hazırlık sürecinde doğanın haklarının ve uluslararası taahhütlerin dikkate alınmasını, gerek hazırlık ve gerekse uygulama sürecinde sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte hazırlanmasını talep ediyor.

Ben de  sermayenin çıkarı için doğamızı yok etmekten kaçınmayan zihniyeti kınıyorum!