CHP seçim kampanyasının mimarı Ateş İlyas Başsoy, ‘YSK iptali’ sonrası muhalefetin ‘Her şey çok güzel olacak’, coşkusunun tehlikelerine dikkat çekmişti. ‘Her şey çok zor olacak’ başlığı ile paylaştığı değerlendirmesi çok tartışıldı. Bu kez de AKP’nin, altı boş ‘Çünkü çaldılar’ algısı ve ‘çalıntı’ sloganları üzerine konuştu: Aslında umut ve realitenin aynı anda yürümesine vurgu yaptınız… 6 […]

CHP seçim kampanyasının mimarı Ateş İlyas Başsoy, ‘YSK iptali’ sonrası muhalefetin ‘Her şey çok güzel olacak’, coşkusunun tehlikelerine dikkat çekmişti. ‘Her şey çok zor olacak’ başlığı ile paylaştığı değerlendirmesi çok tartışıldı. Bu kez de AKP’nin, altı boş ‘Çünkü çaldılar’ algısı ve ‘çalıntı’ sloganları üzerine konuştu:

Aslında umut ve realitenin aynı anda yürümesine vurgu yaptınız…

6 Mayıs sonrasındaki kolektif itiraz, kısa sürede coşkuya döndü. Oysa boykot dahil pek çok karar alınabilinirdi ama aniden şenlik havası oluştu. Devrimci bir karşı duruş şenliği de değil, düpedüz şenlik… Birkaç yabancı arkadaşım “Gerçekten seviniyor musunuz?” diye sordu. YSK kararını pazartesi günü açıkladı, en azından cuma gününe kadar “ne yapılacağı” tartışılabilirdi. Tartışmasız kabul ve maksadını aşan neşe karşısında, bir uyarı yapmak istedim. Instagram’da yazdığım birkaç paragraflık yazı milyonlarca kişi tarafından okundu. Tek umut kırıcı cümle yok. Niyetim, emsali olmayan haksızlık karşısında daha fazla temkinli olmamız gerektiğini anımsatmaktı.

Yazı büyük bir tartışma yarattı…

İlginç ülkeyiz. Kimi medya bunu, “Başsoy’dan sert uyarı” diye duyurdu, yandaş medya ise “Başsoy fırçaladı” ifadelerini kullandı. Sonra birileri “Bizi niye fırçalıyorsun?” dedi.

Fırça filan yok, iki paragraf yazı var. Sadece başlığı okuyup kanaat üretmek, üstüne mektuplar yazmak yeni ‘normal’imiz.

Öneriniz ne?
Yılgınlık ve coşku arasında gidip gelen bir kitle var. ‘Günübirlik yaşamak’, ‘saniyebirlik yaşamak’ oldu. Anlık tepkiler, anlık linçler, anlık sevgiler ve anlık hayal kırıklıkları yaşıyoruz. ‘An’ gitgide önemli oluyor. Geçmişi anımsamak veya geleceği tasarlamak zahmetli, anı yaşamak ise en çok tutan kapitalizm vaazı sanırım. Yılmayalım ama coşmayalım da… Yüksek moral ve motivasyonla seçimi kazanmak için en doğru biçimde çalışalım.

‘Her şey daha güzel olacak’ fikrinin Erdoğan tarafından kopyalanması bir kurgu muydu?
Sanmıyorum. ‘Aşırı merkezileşme’ etkisi olabilir. Kim çıkıp Erdoğan’a “yanlışsın” diyebilir ki? Çevresinde, menfaati için bile onunla kavga edecek cesarette insan kalmadı. Adaletli yönetim biterse, kurgusal iletişim imkânsızlaşır. AKP artık kurgu yapacak durumda değil. Gelişine vuruyor sadece.

Sloganının yeniden üretilmesi AKP açısından bir hata mı?

İletişimde buna takipçilik deniliyor. Takipçilik ikincilik stratejisidir. Takipçiysen, birinciyi kabullenmişsindir. Erdoğan’ın sloganı tekrarlaması, iletişim okumasında “İmamoğlu’nun birinciliğini kabul ettim, ikincilik için çarpışıyorum” demek. Umarım daha çok tekrarlarlar. Sözlere yüklediğimiz anlamlar durduğu yerde durmaz. Dün baharı çağrıştıran bir söz, yarın kışı çağrıştırabilir. Tonlama bile aynı sözü 180 derece farklı yere savurabilir. Karşı tarafın hiçbir zaman muhteşem bir sözü olmadı ama sıradan sözlere anlam yükleyen bir ‘havası’ vardı. Artık o hava da kalmadı. Sloganlar havasız yaşayamaz.

‘Çünkü çaldınız’ sloganı için ne düşünüyorsunuz?

O bir slogan mıydı? Bırakınız söylesinler. Karşı taraf “çaldınız” dedikçe kim oy kazanır, herhalde AKP’den çok bunu bilen yoktur. Tüm arketipler yer değiştiriyor. Bu, bir devrin tükendiğini gösterir. Zengin ihtiyarlar öfkeli beyanatlarda bulunuyor… Nereden nereye.

AKP’nin reklam başarısızlığını Erol Olçak’ın yokluğuna bağlayanlar olduğu gibi “Erdoğan içeriden yanıltılıyor” diyenler de var; sizin fikriniz?

Olçak hayattayken şartlar tamamen farklıydı. Siyasal iletişim bir heyula, bunu belki yönlendirebilirsin ama tek başına yönetmen mümkün değil.

Peki, tüm bunların sonunda seçim nasıl olur?

Seçim İstanbul gibi Türkiye genelinde de kazanıldı. 2009’da sadece Antalya’nın AKP’den CHP’ye geçmesi gündemi belirlemişti. Şimdi 100’den fazla büyük il ve ilçe CHP’ye geçti. Her biri Eskişehir kadar olan, İstanbul’un en büyük iki ilçesi CHP’ye geçti. En önemlisi başkent CHP’ye geçti… Ortada 23 Haziran’a bağlanacak bir başarı tahlili yok, başarı 31 Mart’ta geldi… AKP İstanbul’u alamazsa değil, alırsa endişe duymalı. Çünkü bu haksızlığın getirdiği travma 5 yıl içinde dağları eritir. İslam retoriğinde ‘hayırlısıysa olsun’ diye harika bir söz var. Bir çocuğu bile ikna edemeyecek argümanlarla seçim tekrarı yapmak ve katakulliden sonra kazanmak AKP için hayırlı olmaz. Onlar da bunun farkındalar, en azından önemli bir kısmı.