Afrika edebiyatının en önemli isimlerinden biri olan Chinua Achebe’nin Afrika Üçlemesi hem sömürgeciliği iyi-kötü ekseninin dışından okumak isteyenler, hem de iyi kurgulanmış ve yeni bir metin görmek isteyenler için iyi bir kitap

Bir direnişin tarihi: İgbolar

BULUT YAVUZ

Şiir, roman, öykü, eleştiri ve politika alanında pek çok eseri bulunan Chinua Achebe Afrika Edebiyatı’ının en önemli isimlerinden birisidir. Nazan Arıbaş Erbil’in çevirisi ile Türkçe’ye kazandırılan Afrika Üçlemesi’nden başka bir eseri Türkçe’de bulunmamaktadır. Achebe’nin kendi kültürü olan İgbo’ların beyaz adamdan öncesini ve sonrasını konu alan bu üçleme, çevirmenin Achebe’nin diline müdahale etmemesiyle; Türkçe’ye İgbo’lara ait kelimelerin de geçmesine ve bir kültürel referans noktası oluşturabileceği bir alan açmaktadır. Bu açıdan çevirinin başarılı olduğunu rahatça söyleyebilirim. Ayrıca bu tutum Achebe’nin kendi kültürel mirasını kayıt altına alma girişimine de selam çakar niteliktedir.

Günah keçisinin yokluğu ve üslup
Savaşçı bir topluluk olmalarından olsa gerek, Achebe Afrika Edebiyatı’nda görülen “kötü beyaz adam” figürüne yaslanmadan ahlakçılıktan uzak bir roman yazmıştır. Bu tutumun en önemli etkisi İgboların romantize edilmesinin önüne geçmesi belki de. Bu sayede, hem kabilelerin iç çatışmaları, hem de İngiliz söyleminin çatlakları metne iyi bir şekilde yerleşmiş. Elbette bu Achebe’nin İngilizlerin asimilasyon politikalarını göz ardı ettiği anlamına gelmiyor, sadece ‘mazlum’ olmaktan yola çıkarak kör göze parmak göstergelerle anlatımdan uzak durduğunu gösteriyor. Dilinin sadeliği ve İgbo kültürünü kendi doğallığı içinde ele almasıyla, kabilelere özgü bütün büyüsel ve mistik özellikler gerçeklikten asla kopmuyor. Burada bir büyülü gerçekçilikten bahsetmiyorum, İgbo kültürünün anlam dünyasından bize seslenen gerçekçiliği vurgulamak istiyorum.

Üçlemenin her kitabı ayrı bir öykü anlatmakta olsa da, Parçalanma’nın baş karakteri olan Okonkwo Artık Huzur Yok’un baş karakteri Obi Okonkwo’nun dedesidir ve Tanrının Oku’nda Okonkwo’nun kızlarından Ezinma’nın adı geçmektedir.

İlk kitaptaki Okonkwo İgbo kültürünün saf hali ve ilk karşılaşma ile parçalanmasının bir özetidir. Kitap boyunca kültüre ait özellikler anlatılır. Ritüellerinden savaşlarına, tanrılarından şenliklerine, kadın-erkek ilişkisinden toplumsal ilişkilerine kadar bütün bir geleneği adım adım resmeder Achebe. Daha sonra Okonkwo yanlışlıkla birisini öldürerek sürgün cezası alır. Beyaz adamla karşılaşma meselesi bir rivayet olarak anlatılır kitapta, Okonkwo kabilesine geri döndüğünde ise savaşçı İgbolar’ın zayıfladığını görür. Kitabın sonunda Okonkwo karşı taraftan ilk kanı dökecek ve intihar edecektir. Burada geleneğin bir parçalanışı söz konusudur, geleneklerin yetmediğini belli ederek kapanır metin.



İkinci kitap Okonkwo’nun torunu Obi Okonkwo etrafında gelişir. Obi Umuofia kabilesinden İngiltere’de eğitim gören ilk insandır. Obi Okonkwo gelenek ile ‘uygarlık’ın kesiştiği noktada durur. Bir yandan batıda eğitim görmenin getirdiği bir aydınlanma ruhu vardır bir yanda da kabilesine olan geleneksel bağı vardır. Burada Achebe erdem ekseninden bir karakter çizmiştir. Nijerya’daki rüşvet sorunu ekseninden erdem işlenir. Bir taraftan da kabile geleneklerine göre dışlanmış/lanetlenmiş sayılan osu bir kadına aşıktır. Bu da geleneğe bir başkaldırı olarak işlenir. En sonunda erdemin çöküşünü görürüz, Obi rüşvet aldığı için yargılanır.

Üçüncü kitap ise, Ezeulu olarak adlandırılan Ulu’nun başrahibidir. Herkes tarafından saygı duyulan bu karakterin Tanrı’sının gücünün üzerinden nasıl çekildiğini görürüz bu kitapta.
İlk kitapta pek olmasa da ikinci ve üçüncü kitaplarda beyaz adamın düşünceleri belli bir karakterde toplanır. İkinci kitapta Mr. Green, üçüncü kitapta Yüzbaşı’dır. İkinci kitap Nijerya’nın bağımsızlığına daha yakın bir tarihte geçtiği için, başarısızlıkla beraber gelen aşağılayıcı söylemler daha baskındır. Üçüncü kitap bir kuşak öncesinde geçtiği için İngilizler’in kendini beğenmiş tutumunu daha net bir şekilde görürüz. Ayrıca bütün kitaplarda din merkezli söylemler daha baskındır. Hatta biraz dikkatli incelenirse gelenek, erdem, tanrı üçlemesinin hıristiyan üçlemesi ile örtüştüğünü görürüz. Geleneğin temsilcisi olarak baba, yargılanan suçlu bir oğul vardır; ayrıca üçüncü kitapta kutsal ruh gibi daha yüce bir temsiliyet vardır. İki üçlemeyi birleştirebilmesi ve bunu gözümüze sokmadan yapması Achebe’nin dehasını bir kez daha ortaya çıkarmaktadır.

Eneke-nti-oba ve Chi
Üç kitapta da ortak olan iki deyiş dikkat çekicidir. Birisi Eneke-nti-oba kuşunun ‘günümüzde insanlar ıskalamadan ateş etmeyi öğrendiler, o yüzden ben de konmadan uçmayı öğrendim’ deyişidir. İkincisi ise ‘bir adam evet derse chisi de evet der’ deyişidir. İkisi de beyaz adamla mücadelelerine gönderme yapan sözlerdir. İlk deyiş sanki kuşun yaptığına benzer bir şeyi yapmayı öğrenmeleri gerektiğini söyler gibidir, ikincisi ise içinde bulundukları durumun asıl sorumluluğunu üstlerine aldıklarını gösterir gibidir. Yeterince güçlü bir şekilde ‘evet’ diyemedikleri için bu duruma düşmüşler ve sorumluluğu üstlenmişlerdir. Gerçekten de Achebe’nin kitap boyunca İngilizler’i suçlamaktansa sorumluluğun ne şekillerde İgbo’lara düştüğünü göstermesi bunları doğrular niteliktedir.

Achebe’nin Afrika Üçlemesi hem sömürgeciliği iyi-kötü ekseninin dışından okumak isteyenler, hem de iyi kurgulanmış ve yeni bir metin görmek isteyenler için iyi bir kitap.