Yıllardır söylediğimiz buydu. İktidarın 17 yıldır adım adım işlediği otoriterlik, aşağılama, korkutma, ayrıştırma, terörize etme, düşmanlaştırma siyasetinin amacı, kurduğu rant düzenini devam ettirmek, daha da büyütmekti. Bu öyle bir düzen ki, en yukarıdan en aşağıya kadar yandaşına ayarlı, halkın emeğine, alınterine karşı… Yüzde 1 için yüzde 99’u yok sayan en doğrudan ve en pervasızından bir rant düzeni…

Saray’ın halkın ödediği vergileri har vurup harman savurduğu Sayıştay tarafından 2016 raporunda ortaya konulunca, gelen eleştirilere “itibardan tasarruf olmaz” diyerek yanıt vermişlerdi. Şimdi de halkın ödediği vergilerle bir siyasi partinin mensuplarını, yandaş vakıfları ve şirketleri ihya ettikleri açıkça gözler önüne serilince buna da “siyasi şov” diyorlar.

İsrafı itibar olarak gören zihniyetin şimdi de şeffaf yönetim anlayışını şov olarak gördüğü tescilleniyor.

Gerçeklerin bu kadar keskin ve net bir biçimde ortaya çıkmış olması, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu yeni siyaseti de, o siyasetin program gerekliliklerini de tereddüte yer bırakmayacak kadar açık ortaya koyuyor.

İBB’den yapılan açıklamaya göre belediye ve bağlı kuruluşlarının kullandığı 730 araçtan tasarruf edilmesi mümkün. Yani halkın ödediği vergilerin bu 730 araç yerine farklı alanlara harcanması, halkın alamadığı hizmetleri alması mümkün. Üstelik bu araçların olmamasından kaynaklı herhangi bir hizmet aksaması yaşamadan… İhtiyaç fazlası olan, halk için değil yandaş için kullanılan bu araçlar iade edildiğinde belediye, yılda 49,5 milyon lira tasarruf edecek. Bu tasarruf ettiği parayı halkın gerçek ihtiyaçlarını karşılamak için kullanabilecek. 5 yılda çeyrek milyar lirayı bulacak olan bu tasarruf, halkın su, ulaşım, eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılacak. Yandaşa değil halka…

Tartışmaları “israf mı”, “şov mu” ikilemine sıkıştırmaya çalışanlar Yenikapı’da sergilenen gerçeğin konuşulmasına engel olmak istiyorlar. Oysa bizlerin yıllardır anlattığı çelişkiler ve gerçekler Yenikapı İsraf Sergisi ile milyonların hafızasına kazındı bile. Bu fotoğrafın arkasında yatan gerçek, halktan yana değil, yandaştan yana ve iktidarda olan siyasi anlayışın bilerek ve isteyerek kurduğu ahbap-çavuş düzeni.

Yenikapı’da sergilenen de işte bu düzenin bugün doğurduğu çok boyutlu krizin fotoğrafı.

İhtiyaç duyduğu ilaca erişemeyen hastanın ne uğruna sağlığından yoksun bırakıldığının fotoğrafı…

Açlık sınırının dahi altında kalan asgari ücretlere mahkum edilen milyonlarca emekçinin kimler ve ne uğruna emeğinin hakkını alamadığının fotoğrafı…

Milyonlarca işsizin, gerçekte neden işsiz kaldığının fotoğrafı…

Halkın omuzlarına yıkılan bir ekonomik krize neden sürüklendiğimizin fotoğrafı…

Bu hafta okul başı yapan ve yapamayan tüm çocukların mahrum bırakıldığı eğitimin yerine tercih edilenin fotoğrafı…

Gezi’de, Hayır iradesinde, Adalet Yürüyüşü’nde, 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin coşkulu miting alanlarında, 31 Mart’ta tüm Türkiye coğrafyasında buluşan milyonların itiraz ettiği düzenin ta kendisi bu işte. Bu rantçı, ahbap-çavuş düzeninin karşısında sosyal adalet, eşitlik, barış, demokrasi, özgürlük, laiklik diyen toplumsal mücadelenin on yıllardır kelimelerle, eylemlerle ifade ettiği de bunu değiştirmek.

Ve gördüğümüz, çok önemli bir gerçeği bir kez daha karşımıza koyuyor: siyaset ekonomidir, siyaset kaynakların kimin için ve nasıl kullanacağına dair tercihi belirler, ekonomi de kaynakların bu tercihler ışığında kullanılmasının doğuracağı sonuçları belirler.

Yapmamız gereken kaynakların yandaş için değil halk için kullanılacağı yeni bir siyasi iradeyi iktidara taşıma mücadelesini devam ettirmek, daha da yükseltmektir.