Bir gözün bedeli 100 bin lira
AYM, faşistlerin saldırısına uğrayan ve görme yetisini kaybeden Ö.D.’ye dair ‘kötü muamele yasağının ihlal edildiğini’ belirterek 100 bin TL tazminata hükmetti. Avukatlar tazminatın yetersiz olduğunu vurguladı.
Deniz Güngör
denizgungor@birgun.netAnayasa Mahkemesi (AYM), 9 Ekim 2009 tarihinde Gaziantep Üniversitesi’nde akademik yılın açılış töreninde ülkücü faşist bir grubun saldırısına uğrayan ve görme kaybı yaşayan Ö.D.’nin başvurusunu karara bağladı.
AYM, kötü muamele yasağının ihlal edildiğine hükmederek Ö.D.’ye 100 bin TL tazminat ödenmesine karar verdi. Ö.D.’nin avukatları karara tepki gösterdi. AYM’ye yapılan başvuruda Ö.D.’nin güvenlik görevlilerini saldırı ihtimaline karşı uyardığı ancak herhangi bir önlem alınmadığı vurgulandı.
Olayın yaşandığı dönemde Ö.D. savcılığa verdiği ifadede doğuştan sol göz dokusunda eksiklik olduğunu ve darbe alması sebebiyle retinasında yırtılmanın oluştuğunu bu nedenle görme kaybı yaşadığını belirtti.
İDDİANAME 2 YIL SONRA
Olaydan 2 yıl sonra savcılık sekiz şüpheli hakkında “kasten yaralama”, “tehdit” ve “hakaret” suçlamalarından iddianame düzenledi. İddianamede şüpheliler A.E.T., İ.S. ve A.K.’nin Ö.D.’yi tıbbi müdahale ile giderilemeyecek ve sol gözünde görme kaybı yaşadığı belirtildi.
İddianamenin hazırlanmasının ardından davanın ilk duruşması 10 Mayıs 2011’de Gaziantep 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıklar A.E.T., İ.S. ve A.K. farklı duruşmalarda savunmalarını yaparken her biri Ö.D.’ye saldırmadığını iddia etti. Ancak 22 Ekim 2012’de dosyaya giren Görüntü İnceleme Tutanağı ise A.K. ve İ.S.’nin söz konusu kavgaya katıldığı, A.E.T.’nin de olay yerinde olduğunu kanıtladı. Her ne kadar söz konusu tutanakta A.E.T.’nin olay yerinde olduğu görülse de Ö.D.’ye karşı herhangi bir eylemi olup olmadığı görülmedi.
ATK ‘BİLEMİYORUZ’ DEDİ
Davanın 13 Aralık 2012’de görülen duruşmasında mahkeme, Ö.D.’nin görme kaybının olayla ilgili olup olmadığının tespitinin yapılması için Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) görüşüne başvurdu. ATK’nin raporu davanın 19’uncu duruşmasında geldi. Raporda, Ö.D.’nin retinasının yırtılmasının olayla bağlantılı olduğu ancak görme kaybının olayla mı yoksa doğuştan gelen göz dokusundaki eksiklik nedeniyle olup olmadığının bilinemediği aktarıldı.
Mahkeme ATK’nin raporunun ardından Ö.D.’nin olay tarihi ve öncesinde tedavi gördüğü hastanelerden hasta bilgilerini talep etti. Mahkeme 8 Mart 2016’da gerçekleştirilen 23’üncü duruşmada Trabzon Kamu Hastaneleri Birliği’nden ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Farabi Hastanesi’nden gelen bilgiler ile görme kaybı ile yaralama arasında bağının olup olmadığının tespit edilmesi için dosyayı ikinci kez ATK’ye gönderdi. Ancak ATK 30 Kasım 2016 tarihli raporunda, mütalaaya eklenebilecek bir bilgi olmadığını ifade etti.
BERAAT KARARI VERDİ
Asliye Ceza Mahkemesi, davanın 25 Mayıs 2017’de görülen son duruşmasında sanıklar A.E.T., İ.S. ve A.K.’nin “kasten yaralama” suçundan beraatına karar verdi. Mahkeme kararında saldırının meşru müdafaa kapsamında kalıp kalmadığı konusunda şüphe olduğuna ve mahkûmiyetleri için “yeterli” ve “inandırıcı” delil olmadığını ifade etti. Kararda “Olayın aydınlatılmasına yeterli, sanıkların üzerine atılı suçu işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli ve inandırıcı bir delil elde edilemediği, yüklenen suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığı anlaşıldığından ayrı ayrı beraatına karar verilmiştir” denildi. Ancak 22 Ekim 2012’de dosyaya giren Görüntü İnceleme Tutanağı’nda A.K. ve İ.S.’nin kavgaya katıldığı kanıtlamıştı.
Dosya istinafa taşınırken yapılan incelemede Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi 18 Ekim 2018’de duruşma açılmasına hükmetti. Fakat 5 Mart 2020 tarihinde yapılan 6’ıncı celsede A.E.T., İ.S. ve A.K. hakkında verilen beraat kararlarının kaldırılmasına ve suç bakımından kabul edilen 8 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolması nedeniyle davanın düşürülmesine karar verildi.
DAVA AYM’YE TAŞINDI
Ö.D.’nin avukatları zaman aşımı kararının ardından 27 Mart 2020’de konuyu AYM’ye taşıdı. Başvuruda failler hakkında ceza yargılamasının makul sürede ve özenle yürütülmediği belirtildi. Başvuruda aynı zamanda, suçun hukuki nitelendirilmesinde hata yapıldığı, düşme kararı verilmesi nedeniyle kötü muamele yasağının ve tazminat davası açılamaması sebebiyle etkili başvuru hakkının ihlal edildiğine dikkat çekildi.
AYM kararında, etkili başvuru hakkının “açıkça dayanaktan yoksun olduğu” ve kötü muamele yasağının maddi boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddiayı ise “başvuru yollarının tüketilmemesi” nedeniyle kabul edilemez buldu. Ancak kötü muamele yasağının ihlal edildiğine hükmeden AYM, Ö.D.’nin 500 bin TL tazminat talebine karşın 100 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti.
KABUL EDİLEMEZ
Karara tepki gösteren Ö.D.’nin avukatları Hasan Önder Sulu ve Derviş Karakuş yaptıkları açıklamada şunları söyledi: “Bir gözünü kaybeden müvekkil için 100 bin TL gibi bir tazminatla giderim madden ve manen mümkün değildir. Bu olay bu topraklarda tesis edilemeyen adaletin elinizi sallasanız değecek milyonlarcasından biridir. Müvekkilimizin başına gelen olayda yargı pratiğimiz bakımından her vakit olan olmuş, sağ görüş sol görüşe üstün tutulmuştur. Son tahlilde müvekkilimiz ve bizim için başka bir ülke başka bir yaşantı yoktur. Müvekkil gözünü kör edene biz de ömrümüz yettiğince elimizdeki malzeme ve gücümüz yettiği müddetçe şairin dediği gibi; ‘Sonuna kadar sevdaya, sonuna kadar kavgaya, çatlayacak kadar sabırsızlıkla’ diyoruz.”