Bir grubun yeni devri

Uzun süredir severek dinlediğim yerli gruplardan birisi The Ringo Jets. İlk duyduğumda Türkiye’den böyle grupların da çıkmasına çok sevinmiştim. Neticede cayır cayır garaj rock yapan grupların sayısı yok denecek kadar azdı.

2012’de Asmalımescit’teki Babylon’a The Ringo Jets izlemek için gitmiştim. Kendilerinden sonra sahne alacak bir grup daha vardı: Kill It Kid. Newcomers Week kapsamında konsere gelen İngiliz grubun üyelerinin, “Kim bunlar” dercesine kafalarını kulisten çıkarıp The Ringo Jets’i izleyişini hiç unutmam. The Ringo Jets’i dişini tırnağına takarak çalışan bir grup olduğu için hep sevdim. Her bir üyesini İnsan olarak da çok severim. Müziğine saygı gösterip cebindeki tüm parasını bu işe harcayan ve kitlesini yavaş yavaş oluşturan gruplara saygım her zaman büyüktür, zira üretirken bu kadar sebat edebilmek zor. Yine bahsettiğim konserde el emeği göz nuru hazırladıkları ‘The Lunchpack EP’ grubun yayımladığı ilk fiziksel müzik kopyaları olmuştu. 120 civarı paketi konserden önceki günlerde uykusuz kalarak hazırlamışlardı.

Grup ilk çıktığında cayır cayır garaj rock yapıyordu. Yıllar içinde değiştiler elbette. 2018’de yayınladıkları ‘Open Sesame’yle bu değişimi çok iyi anlamıştık. Funky şarkılar ve soul havası estiren melodik vokaller bunun göstergesiydi. Grup geçtiğimiz haftalarda ‘Yadigâr’ isimli bir EP yayınladı. EP’deki 4 şarkının ikisi Türkçe.

Esmeray’ın yorumluyla bildiğimiz ‘Ayrılık Olsa Bile’’nin cover’ıyla açılan EP’deki bir diğer Türkçe şarkı ise sözlerini, lansmanda sahnede gruba bas gitarıyla da eşlik eden prodüktör Mehmet İncili’nin yazdığı ‘Yadigâr Ejder’.

EP’deki favori parçam ‘Black Sheep’. Hikâye anlatan şarkıları çok severim. ‘Black Sheep’de bir devri nezaket çerçevesinde bitirip, grup için başlayan yeni dönemin hikâyesini anlatıyor. Ayrıca şarkıda asma davul kullanma fikrini çok beğendim. EP’nin son şarkısı ‘The Light’ da tüm The Ringo Jets külliyatına nefes aldıran bir parça olmuş. Esmeray cover’ı olan ‘Ayrılık Olsa Bile’de Lale Kardeş’in vokali hiç duymadığımız kadar parlak ve ışıltılı. Pırıl pırıl bir vokale ‘70’ler havalı bir pop rock uyarlaması çıkmış ortaya. Köprü kısmındaki clean tonlu gitar numarası çok şık. ‘Yadigâr Ejder’ ise grubun külliyatında beni etkilemeyen şarkılar arasında yer aldı. Şarkıya dinledikçe alışsam da bende herhangi bir duyguyu harekete geçirmedi. Nakaratı güzel, Tarkan ve Lale’nin vokallerinin ahenkli yürüyüşü çok hoş, MFÖ’yü andıran gitar işçiliği de başarılı, ama bu benim sevdiğim The Ringo Jets değil. Yalnız bazı şeyleri açıklığa kavuşturmamız gerek, grup bu şarkıyla yurtdışında kendi adını daha çok duyurabilir. Avrupa’da bu sound’a sahip Türkçe müziğe olan ilginin hepimiz farkındayız. Eğer grup bu şarkıyla daha fazla ses getirecekse, itirazım yok. Bu arada kimin itirazı olabilir ki? Bir grubu seviyoruz diye 10 yıl boyunca aynı şeyi yapmalarını beklemek de haksızlık olur. The Ringo Jets dersine iyi çalışan, emeğini ortaya koyan ve darbe alsa da bazı kritik kararları vererek yola devam edebilen bir ekip. Bana kalırsa grup olmak, gerektiği yerde zor kararları hızla alabilmeyi de gerektirir. Bunu doğru kurgulayabilen gruplar yoluna devam eder. The Rinjo Jets’in bu EP ve öncesinde verdiği kararlarla, benim yeni bir çağı başlattığını iddia ettiğim durum tam da bu. The Ringo Jets’i en son Salon İKSV’deki EP lansman partisinde izledim. Sahnede bu kadar eğlenen ve eğlendiren rock grubunu izlemek her zaman çok büyük keyif veriyor. Böyle taş gibi çalan rock gruplarına her zaman özlem duyuyor bünye. Lansmanda kitleden aldığım havaya bakarak söylüyorum ki grup hiç vakit kaybetmeden yeni üretime başlamalı ve Avrupa yollarını zorlamalı. Potansiyel ve deneyimleri hiç olmadığı kadar fazla.

cukurda-defineci-avi-540867-1.