Terim’in açıklamaları ne olursa olsun önemli ve dikkate değer ancak bunu keşke 20 yıl önce veya takım arkadaşı Metin Kurt’un sporcuları sendikalı yapmak için çaba gösterdiği dönemde yapabilseydi. Belki de şimdi sporcular sendikası hem kendileri hem de sporun içinde yer alan diğer tüm insanların sağlığı için liglerin ertelenmesini sağlayabilecekti

Bir gün herkese sendika gerekebilir

EREN TUTEL

İnsanlık son yılların gördüğü en büyük salgınla karşı karşıya ve hepimiz hayatımızda bir şeylerden feragat etmek zorundayız. Bunların başında eğlence sektörü geliyor ve spor da bu eğlence sektörünün bir parçası. Her ne kadar sıkılsak da bir süre Şampiyonlar Ligi’ni, NBA’yi, Premier Ligi takip edemeyeceğiz. Özetle uzun bir süre aktif sporla aramızda bir mesafe olacak, olmak zorunda.

Ancak ülkemizde durum biraz farklı, salgın yurdu her geçen gün daha fazla etkisi altına alırken takım sporlarında ligler tam gaz devam ediyor. Sporcular haklı olarak isyanda ve bazıları kulüplerine maçlara çıkmayacağını bildiriyor. Hatta John Obi Mikel, Trabzonspor’la olan sözleşmesini fesh etti.

Kulüpler endişeli fakat böylesine olağanüstü durumda bile fikir birliği oluşmadı. Bülent Uygun gibi bazı antrenörler hâlâ ‘devletimizin kararına karşı saygılıyız’ gibi klişe ve içi boş açıklamalar yaparken, futbolcular tepki göstermesine karşın henüz toplu bir protesto kararı alamadılar.

Ülkede futbolcuları temsil eden Profesyonel Futbolcular Derneği ise işlevsiz ve harekete geçmek yerine ne kadar ‘endişeli’ olduklarını paylaşmakla meşgul. Diğer sporlarda da durum farklı değil verilen bireysel tepkiler onlarda da henüz toplu bir protestoya dönüşmedi.

Peki sağlıklarını bu denli tehdit eden olağanüstü halde bile Türkiye’de spor dünyası neden organize bir tepki gösteremiyor ve birlik içinde hareket edemiyor? Bunun cevabını Galatasaray ile Beşiktaş arasında oynanan derbi sonrası sarı-kırmızılıların teknik direktörü Fatih Terim çok iyi bir şekilde verdi: “Futbolcular derneği ne yapmalıydı? Şimdiye kadar çoktan toplanıp ‘oynamıyoruz’ demeliydi. Diyemez. Antrenörler birliği, hiçbir şey diyemez, dememiştir. Hakemler birliği, en ağır şeylere onlar maruz kalıyor Allah için. Çıkıp da bir şey demezler, diyemez. Sendika olmadıkları sürece bu sadece hâlde kalacaklar. Zaten her sene genel kurul yapılır, 15 kişi gelir el kaldırır böyle devam eder.”

Tecrübeli teknik adam bu açıklamayla konuyu çok net ve doğru bir şekilde özetliyordu. Sorun şu ki, Terim yıllardır bu sendikasızlık düzenini değiştirmek için pek de bir şey yapmadı. Terim’in başardıkları ve Türkiye spor tarihi için önemi tartışılmaz. Ancak başarılı antrenörün saha dışında çizdiği imaj hepimizin bildiği üzere pek hoş değil. O birleştirici değil kutuplaştırıcı bir figür oldu hep. Futbolcuların giderek daha fazla para kazandığı, popüler kültür figürü olduğu dönemde onlar için örnek bir figür olamadı.

Ve bu, giderek lümpenleşen Burak Yılmaz, Arda Turan gibi bir futbolcu kuşağının önünü açtı. Terim’in açıklamaları ne olursa olsun önemli ve dikkate değer ancak bunu keşke 20 yıl önce veya takım arkadaşı Metin Kurt’un sporcuları sendikalı yapmak için çaba gösterdiği dönemde yapabilseydi. Belki de şimdi sporcular sendikası hem kendileri hem de sporun içinde yer alan diğer tüm insanların sağlığı için liglerin ertelenmesini sağlayabilecekti.

Kendisi de başarılı olmanın yanına herkesin gıpta ettiği bir figür olacaktı. Fakat hayat keşkelerle yürümüyor. Terim çok ama çok geç kalsa da hâlâ bir fark yaratabilir. Mesela bu hafta yöneticileri ikna edip takımını Çaykur Rizespor karşısında sahaya sürmeyebilir ve ‘otoriteler’ bu sebepsiz inadın manasız olduğunu düşünür ve ligleri erteler. Sporcular da bu süreçten ders alıp hakları için güçlü bir sendika kurar ve çok daha bilinçli yetişecek bir sporcu neslinin önünün açar. Kim bilir? Belki de bu sadece bir hayal...