Bir günce: Adalet, eşitlik, kardeşlik yolunda 6000  adım

Oğuzhan MÜFTÜOĞLU

FİKİR

Fikrin kaynağı Demokrat gazetesine dayanıyordu. 12 Eylül sonrasında medya tümüyle büyük sermaye guruplarının elinde, 12 Eylül’ün sağ-liberal gerici fikriyatına teslim olmuş haldeydi. İhtiyaç ortadaydı ama örgütsel fikri, ideolojik ve örgütsel dağınıklık vardı. Daha önce anlattım, bir olay kışkırtıcı oldu. Kamu çalışanlarının örgütlenme haklarını elde etmek için Ankara’da gerçekleştirdikleri çok büyük bir eylemin ertesi gün bütün gazetelerin arka sayfalarda kibrit kutusu kadar yer alması, Demokrat gibi bir gazeteyi çıkarmak için teşvik edici oldu.

OLANAKLAR

Herkes kağıt fiyatlarının pahalılığından, koşulların zorluğundan, gazete çıkarmanın imkansızlığından söz ediyordu. Televizyon için de o zaman uydu ücretlerinin fazlalığı, reklama bağımlılık vb. nedenlerle "Daha da zor" dendi.


Kırılma noktası, kendisiyle İstanbul Salacak'taki evinde görüştüğüm Mustafa Sönmez’in "Sen altı yüz bin lira bul, gerisine karışma biz yaparız" demesi oldu. Dilenci vapuru gibi, kapı kapı dolaşıp, Türkiye’de ve Avrupa’da bir yandan parayı toplama imkanını diğer yandan da gazete fikrini herkesle tartıştık. Binlerce kamu çalışanı ayda on lira vererek kurulacak şirkete ortak olmaya söz verdi. Sonra her kesimden insanlar… M. Sönmez bir internet sitesi kurarak girişimi duyurdu. Her tarafta toplantılar yapılmaya başladı.

BirGün

Bir girişimciler gurubu oluştu. Ankara ve İstanbul’dan temsilciler çoğunlukla Bolu’da, Süha’nın ev sahipliğinde buluşarak gazeteye dair isim vb. konularında konuşuyorduk. Benim önerdiğim Demokrat ismine bazı arkadaşlar daraltıcı olabilir diye sıcak bakmadılar. Ben Demokrat'tan daha güzel (mesela Birgün gibi ) bir isim bulunmazsa ‘Demokrat’ta ısrar ederim diye takıldım.

Sonraki günlerde bir gün M. Sönmez’ in yönettiği sitede gazetenin ismi bulundu; BİRGÜN diye manşetten bir haber yapıldı.
Adı BirGün oldu.

TEPKİLER

En büyük tepki ÖDP içindeki liberallerden geldi! "Parti aylık yayın organını çıkaramazken nasıl olur da günlük gazete çıkarılırmış, bunların niyeti neymiş!".. BirGün yayımlanmaya başladıktan sonra bu tepkilerini (her gün ZAMAN ve TARAF gazetelerini alıp okuyarak!) sürdüren ‘dostlarımıza’ baktıkça şaştım kaldım.

YAZARLAR

En baştan yazarlar para almayacak diye karar almıştık. Zaten çoğumuz cepten harcayarak üste veriyorduk. Yakınlarda kaybettiğimiz Erbil Tuşalp gazeteye ilk geldiğinde yönetimdeki arkadaş "Bu konuyu ona nasıl anlatacağız" diyerek benden yardım istedi. Yazacağı günleri falan konuştuktan sonra ben araya girerek "Erbil biz gazetede yazanlardan üste para alıyoruz, ama senden para almayacağız" dedim. Sevgili Erbil yüzüme yüzüme baktı, gülüştük. Güle güle gitti!

ZORLUKLAR İÇİNDE

Gazetecilik zaten çok zor bir iş ama böyle bir gazete yaratılırken bin bir zorlukla karşılaşıldığını söylemeye gerek yok. Çok kimse gazetenin birkaç aydan fazla dayanamayıp kapanacağını düşünüyordu. Şimdi altı bininci sayı olmuş!

Daha anlatacak çok şey var ama on bininci sayıda devam etmek üzere…

İlk günlerden itibaren bu projeye inanarak birlikte çalıştığımız İbrahim Çeşmecioğlu’ndan başlayarak, gazeteyi bu günlere taşıyan, emeği geçen, yazan, okuyan, katkı koyan herkese, yurtdışındaki ve içindeki bütün dostlara binlerce teşekkürle…