Anayasa değişikliği ile gücünü sürdürmeye çalışmak her zaman istediği sonuca ulaştırmıyor politikacıyı. Ders çıkarmak lazım

Bir hafta süren sokak gösterileri istifa getirdi: Sarkisyan’ı dize getiren büyük öfke

Ermenistan’da siyasi kriz durulacağa benzemiyor. Önceki gün hükümet yetkilileri ile muhalefet lideri Nikol Paşinyan’ın arasında gerçekleşen görüşme, yaşanan krizi durdurmak yerine iyice derinleştirdi. Paşinyan, bu görüşmenin ardından gözaltına alındı. Dün de başkent Erivan’ın sokaklarında devam eden protestolara askerlerin ünifürmalarıyla katıldığını gördük. Belli ki hoşnutsuzluk dalgası toplumun hemen her kesimini sarmış durumda.

Protestoların hedefindeki “Başbakan” Serj Sarkisyan dün istifa etmek zorunda kaldı. Bir haftadır süren, bol çatışmalı gösteriler ülkenin güçlü figürünü pes ettirdi.

Yine “bahar” demeye başladılar
Ülkede yaşanan son gelişmeleri Batı medyasında “Ermenistan Baharı” diye yorumlayanlar çıktı. Bu tür nitelemelere dikkat etmek gerek. Batı’nın “Bahar” dediği her toplumsal hareketliliğin ardından parçalanmışlıklar çıkıyor çünkü. Öfke Serj Sarkisyan’a yönelmişti. Ama onun şahsında aslında ciddi bir sistem karşıtlığı var. Sarkisyan’ı “Sovyet sistemi”nin temsilcisi gibi görenler son günlerde giderek artan protestoların ana gövdesini oluşturuyor.

İyi de Ermenistan vatandaşları neden kızgınlar Sarkisyan’a? 2015 Aralık’ında olanlar protestoların nedeni. Bu tarihte yapılan bir referandum sonucu yeni bir anayasası oldu ülkenin. Parlamento ile başbakanın yetkisini artıran bir sisteme olanak tanıyan bir anayasa idi bu. Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, yasalar gereği bir dönem daha cumhurbaşkanlığı yapamayacağından, yeni kabul edilen bu anayasa ile güçlendirilmiş olan başbakanlığa kaydırılacak, ülkenin yine tek hâkimi durumunda olacaktı. Sonuçları bu yılın mart ayında anlaşılabilen bir anayasa değişikliğiydi bu. Şu anda eskinin güçlü cumhurbaşkanlığı mevkii sembolik hale gelmiş, başbakanlık güçlenmiş durumda.

Ermenistan’da öfkeye yol açan bu işte. Sarkisyan’ın siyasi ayak oyunuyla güçlü konumunu sürdürmesinden hoşnut değil komşumuz yurttaşları.

Sarkisyan’ı neden istemiyorlar?
Her şeyden önce verdiği sözde durmadığı için bir öfke var. Daha önce cumhurbaşkanlığından ayrıldıktan sonra başbakanlık yapmayacağını açıklamıştı. Verdiği söze rağmen, güçlendirilmiş başbabakanlığı kabul etmesi kızgınlığın ilk nedeni. Aslında devleti iyi bilen, devlet yönetiminden anlayan biri Sarkisyan. Sarkisyan kadar deneyimli bir politikacı yok Ermenistan’da. Ancak onca deneyimine rağmen iki cumhurbaşkanlığı döneminde yolsuzlukların önünü alamadı, belki de almak için uğraşmadı. Dikta heveslisi olduğunu gösteren tutumları da yok değil. Ermenistan gibi küçük bir ülkeden yurtdışına göç de en çok Sarkisyan döneminde oldu.

Ermenistan, birçok nedenden ötürü Batı ile ilişkileri en gelişkin Bağımsız Devletler Topluluğu üyesi ülkelerden biri. Ermeni diyasporası Batı’da çok büyük. Bu nedenle Batı ülkeleri ile Eremnistan arafsındaki ilişkilerin mevcut durumdan daha ileride olması gerektiğini düşünen bir çoğunluk var Ermenistan’da. Sarkisyan ise dış politikada Rusya yanlısı bir tutuma sahip. Özellikle, doğum yeri olan Karabağ konusunda çok hassas, bu konudaki en büyük desteği de Rusya’dan alıyor.

Gençlik yıllarında Sovyet Ermenistanı’nda komünist örgütlenmelerde önemli görevler üstlenmiş biri Sarkisyan. Filoloji eğitimi alan Sarkisyan’ın üstlendiği görevlerdeki başarısı onu, Dağlık Karabağ Bölge Komitesi Birinci Sekreteri Genrikh Poghosyan’ın yardımcılığına getirdi. Bu Azerbaycan’la hep sorunlu olmuş bir bölgede önemli bir görevdir.
80’li yılların ortalarında Sovyetler’in bölgede zayıflamasıyla Karabağ’ın statüsü konusundaki gerilim iyice artış gösterdi. Sarkisyan’ı burada yaşayan Ermenilerin kurduğu “Dağlık Karabağ Cumhuriyeti” Savunma Kuvvetleri Komitesi Başkanı olarak görüyoruz. 1990’da ise Ermenistan Yüksek Konseyi üyesidir. Sovyetler’in dağılmasının ardından Azerbaycan ile Ermenistan iki bağımsız ülke oldular. Ardından Dağlık Karabağ nedeniyle savaşa tutuştular. Uluslararası hukuk açısından da Ermenistan’ı Karabağ’da işgalci durumuna düşüren savaş döneminde Sarkisyan birçok çatışmayı planlayan, düzenleyen kişiydi. Dolayısıyla hem Dağlık Karabağ’ın hem de Ermenistan ordularının kurucularından sayılıyor.

Robert Koçaryan’ın Devlet Başkanlığı döneminde (1998) kariyerinde ciddi bir sıçrama oldu Sarkisyan’ın. 1999 yılında Ermenistan Genelkurmay Başkanı’dır. Sivil hayata geçişi muhafazakâr Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi’ne üye olmasıyla başladı. 2007’de Koçaryan’ın başbakanı olarak siyasetin tepesindedir. Partisinin 2007’deki 11. Olağan Kongresi’nde Genel Başkanı seçilince 2008’de yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday oldu. Rakibi, Ermenistan’ın ilk Cumhurbaşkanı Levon Ter Petrosyan’ın karşısında yüzde 50’den fazla oy alarak Cumhurbaşkanı seçildi.
O seçimler sonrasında çok sancılı bir dönem geçirdi Ermenistan. Petrosyan taraftarlarının seçimlerde hile yapıldığı iddiaları binlerce kişinin katıldığı protesto gösterilerine yol açtı.

Birinci cumhurbaşkanlığı dönemi pek bir kötü geçmiştir. İşsiziliği çözemedi, ekonomik dar boğazı aşamadı. Ne denizi var ne yer altı yer üstü zenginlikleri Ermenistan’ın. 3 milyonluk güzel bir ülke. Bu nüfusun bir milyonu yurtdışında yaşamakta, onlardan gelen para ekonominin temelini oluşturmakta. Vatandaşların gelir düzeyi yoksulluk seviyesinin altında. Sarkisyan bunları çözmek için yeni iş sahaları açacağından, kalkınma ekonomisi uygulayacağından söz etti ama hiçbirini başaramadı. Kapalı olan Türkiye sınırının açılması Ermenistan’ın Batı’yla buluşmasını da kolaylaştıracak ama bunun için atılacak adımları Ermenistan halkı Türkiye’ye bir taviz gibi görmekte. Bu nedenle Türkiye ile normalleşmek de kolay gerçekleşmemekte. Tüm bunların sorumlusu Sarkisyan değildir ama vaatlerinin en azından bir kısımını çözebilme şansını kullanamadığı, ama Cumhurbaşkanlığında kalmak için her şeyi yapabilecek bir görüntü verdiği de doğrudur.
Türkiye konusunda genellikle sert biri tutumu olmasına rağmen Sarkisyan, Dağlık Karabağ sorunu yüzünden Türkiye ile yakınlaşma politikası izledi. Hatta iki ülke bir protokol üzerinde bile anlaşmışlardı. Ancak bu prorokol ne Türkiye’nin ne de Ermenistan’ın parlamentolarında onaylandı.

Sarkisyan, Ermeni diyasporası tarafından da Ermeni Soykırımı kaynaklı nedenlerden ötürü çok eleştirilmiş bir politikacıydı. Özellikle yukarıda sözünü ettiğim protokolda “1915 olaylarının tarihçilerden oluşacak bir komisyon tarafından araştırılması” şeklinde bir maddenin bulunması yüzünden çok düşman topladı diyaspora içinden Sarkisyan.
İkinci cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ilkindeki gibi çok büyük bir oy oranıyla başkan seçilen Sarkisyan’ın bu seferki rakibi Miras Partisi Genel Başkanı Raffi Hovanisyan’dı. O da seçimlere hile karıştırıldığını söyleyerek sonuçlara itiraz etti. ABD’de de seçimlerde hile yapıldığı konusundaki görüşleri paylaştığını duyurmuştu. Bu Sarkisyan’ın Ermenistan’da güvenilirliğini sarsan olayların başında gelir.

Kimdir bu Paşinyan?
Şimdi böylesi bir manzara varken Sarkisyan’ın, yasal olarak üçüncü kez aday olamadığı için bir daha oturmayacağı Cumhurbaşkanlığı koltuğu yerine yeni anayasanın kabulüyle güçlendirilmiş bir başbakan olarak yine kaldığı yerden devam etmesi kabul görmedi toplumda.

Mevcut hoşnutsuzluğu örgütlü bir tepkiye dönüştüren kişi de Nikol Paşinyan adlı genç polititkacı. Gazeteci kökenli Paşinyan ülkenin ilk cumhurbaşkanı Petrosyan’ın liderliğini yaptığı Ermeni Ulusal Konseyi üyesi. Ermensitan’ın en çok satan gazetesi liberal eğilimli Haykakan Zhamanak’ın editörüydü. Bu gazetede hem Koçaryan’ı hem de Sarkisyan’ı kıyasıya eleştirmesiyle tanınıyor. 2000 yılında hakaret ve onur kırıcı yayın yapmaktan aldığı bir de mahkûmiyeti var. Bir ara Ermeni güvenlik güçlerinde cinayet ve topluımsal kargaşa yarattığı iddiasıyla aranıyordu da. 2009 Haziran’ında gizlilikten çıkıp polise teslim oldu ancak 2011’de çok sayıda siyasal mahkûmun salıverildiği aftan yararlanarak serbest kaldı. Gizli yaşadığı dönemde asla Ermenistan dışına çıkmadığını belirtiyor. Hep Erivan’da olduğunu da urgulayarak “yakalanmamam Ermeni güvenlik güçleri için bir utanç sayılmalıdır” diyor.

Ülkesinde “demokratik yollarla” devrim yapmaktan söz ediyor sürekli. Koçaryan ile Sarkisyan hakkındaki “sekiz kişinin öldürülmesinden sorumlular” iddiasından hiç vazgeçmiş değil.

Bir de kurtulduğu suikast girişimi var Paşinyan’ın. Haykakan Zhamanak’ın önüne park ettiği aracı havaya uçuruldu. “Tesadüfen yaşıyorum çünkü otomobilim her zamanki çıkış saatimde patlatılmıştı. O gün büromda daha uzun zaman kaldığım için ölmedim” diye açıklamıştı suikast girişimini. Polis teknik bir sorundan kaynaklandı dese de Paşinyan kendisine suikast düzenlendiğini, yaptıranın da ülkenin en zengin işadamlarından Gagik Tsarukian olduğunu iddia ediyor. Tsarukian’ın suikast düzenlemesine neden olarak, ülkenin tatil kentlerinden Tsaghkadzor’daki ağaçları villasının yapımı nedeniyle yasadışı olarak kesmesinin haber yapılmasına kızgınlık olarak açıklıyor Paşinyan. Paşinyan altı arkadaşıyla birlikte kurduğu Toplumsal Sözleşme hareketi ile birlikte politika yapıyor. Hareketin amacı Sarkisyan’ın istifasını sağlamaktı.

Paşinyan’ın başını çektiği bu hareket ile hareketin yönlendirdiği protestolar Serj Sarkisyan’ı başbakanlıktan da etti.
Şimdi ne olacağını göreceğiz. Bakalım Paşinyan Başbakan olacak mı?