İstanbul'da yağmur yağar, sıkça da yağar. Herkes bilir ki öğlen saat 3'de taksi çevirmeye çalışmak kadar lanet bir şey de yağmur yağarken taksi bulmaya çalışmaktır.

Bir hayalim var: Bir taksici sevdim
Fotoğraf: Depophotos

Yasemin MANAVBAŞI

Öncelikle, ... neden fiş vermezler?

Bu memlekette vergi diye bir şey yok mu?

Bir taksiciler mi bundan muaf?

Ekmek alırken bile fiş alıyoruz ben günde en az 60 TL'yi kaptırdığım taksiciden fiş isterken neden utanıp çekiniyorum? Bu nasıl bir psikolojik baskı?

Hoş o psikolojik baskı taksiye binme ihtiyacı doğduğu anda başlıyor zaten.

Duraktan sokağına çağırıyorsan ayakkabıyı giymeden telefon etmeyeceksin, çünkü daha sen 1.kattan inene kadar gelip beklemeden gidebilir.

Tabi durağı aradığınızda "93, yolluyorum" nadiren duyduğumuz bir olumlama çünkü zaten durakta taksi olmaz.

Cevap negatifse tıngır mıngır yollanıp, bir yol ağzı, uygun bir kaldırım bulup konuşlanacaksın ve kararlısın. Tüm vücut dili bir kere o kararı yansıtmalı ki önce seni beğenip önünde duracak, durdu mu? Çok şanslısın.

Şimdi gideceğin yeri de beğenmeli, e beğendir bir şekilde, çel aklını.

Bindin mi, harika! Sigara içiyor ve ben içmiyorum.

Ölçüp tartıp bir şekilde kibarca "abi şunu içmesen" demek, ama bunu söyledikten sonra sevgiline "gelirken bana da bir su getirir misin" demiş gibi hissetmemek... Anında kuruluveren gereksiz samimiyet! neden?

Radyo varsa daha ayrı. Haber dinleyeni var, hutbe indireni var, konu haberse hızlı davranmalı, ben hiç haberlere takılmadan steril bir hayat sürüyorum, hemen kapattırmak lazım. Hadi "bizim durağın duruşu belli" (bu lafa da bayılıyorum, bizim duraktan aynen aktarıyorum) ama işte bizim durakta her zaman taksi olmuyor ki. Başka duruşlara maruz kalıyorsun nihayetinde.

İllaki sohbet etmek isteyeni var; "Abla ne iş yapıon?.. "

Offfff

Pencere kapattırılmış arkaya esmiyor, radyo kısık, sigara yarım içilip atılmış, sohbet benim tarafımdan amansızca kesilmiş. Gelmişiz.

Veeee bozuğun olmalı.

Yoksa yarım ağızla (yani bozuk bir artikülasyonla) "Bozuk yokh" deyip pis pis bekler. Sen bir yandan taksimetrede gördüğün meblağı denkleştirmeye çalışırken bir yandan da ben aranırken acaba taksimetre daha kaç para arttı diye endişelenerek fazladan bozuk bulmak için haldır huldur çantaya dalarsın.

Hatta bir de yol tek şeritse arkada bekleyen diğer araba kornaya basmadan -duble psikolojik baskı- şu lanet bozukluğu bulayım diye tesbih böceği gibi kıvrana kıvrana.

Sonra adam pis pis duruyordur sen neden telaş yapmaktasın?!..

Daha kötüsü İstanbul'da yağmur yağar, sıkça da yağar. Herkes bilir ki öğlen saat 3'de (şoför değişim saati) taksi çevirmeye çalışmak kadar lanet bir şey de yağmur yağarken taksi bulmaya çalışmaktır.

Her Allah’ın günü saat 14:30- 15:15 arası ve bir de de yağmur yağdığında, bu pis pasaklı, emniyet kemeri dahi çalışmayan arabaların her biri ayrı bir nimettir.

Ama bugün şanslısın, gideceğin yere varmış, taksi sağa yanaşmış, arkada trafik durmuş -bir de hava karardıysa- sen ışık vurmayan arka koltukta telefonu falan bırakmadan parayı denkleştirmeye çalışırken kaldırımdaki, yani, sıradaki yolcu dik dik senin inmeni beklemektedir.

-yeni bir psikolojik baskı-.

Ve ne üniversitede/lisede öğretilen ne de dünya üzerinde kullanılan matematik burada uygulanmaz. Normal şartlar altında küsurat küçükse bir alt tam sayıya yuvarlanabilir ama taksimetre tüm bu normallerin üzerinde bir gerçekliktir, 10 kuruş, 25 kuruş, ya da 65 kuruş olsa da fark etmez sayı hep bir üst tam sayıya yuvarlanır.

Yani, taksimetre 63,12 TL'yi mi gösteriyor, 63,95 TL'yi mi fark etmez senden bir tam 65 TL çıkacak arkadaş! Hatta 70 TL olsun şanımız yürüsün daha iyi.

Taksici paranın üzerini vermek için aranmaz bile sen nefes kesici bozukluk yetiştirme sorumluluğunu yalnız yüklenmişsindir...

Taksiyle giden benim ama; yoruldum...

Bu sabah bizim durakta taksi vardı, yolladı, -daha ne isterim- “46 geliyor”, taksici normal bir arkadaştı, radyo zaten kapalı, sohbet ettik; güne şahane bir başlangıç. Konu taksicilere geldi, mecburen sızlanıldı, peki bizim şoför ne dedi dersiniz, şoförlük yapmadığı zamanlarda ve taksi ihtiyacı duyduğunda taksiye binmekten korktuğunu söyledi. Uuu yalnız değilmişiz, sevdim seni 46 :)