Amerikan emperyalizminin dayatmasıyla Körfez Arap monarşilerinin sıraya girerek İsrail ile masaya oturması aynı zamanda küresel zorbalıkla kuşatılan bir ulusun adım adım “yüzyıllık yalnızlığa” mahkûm edilişinin de hazin hikâyesidir aslında. Filmi başa saracak olursak, Filistin’in ihanete uğraması yeni değil. 1947’de Filistinlilere “İsrail ile ortak devleti kabul etmeyin. Biz arkanızdayız” diyerek “iki devletli çözüm”e karşı çıkan Müslüman/Arap ülkeleri 73 yıl sonra bir kez daha Filistinlileri ortada bırakacaktı. Bugün “yüzyılın anlaşması” olarak dayatılan planla karşılaştırıldığında 1947 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) planı daha gerçekçi ve adildi. Neydi plan? O coğrafya üzerinde yan yana duran bir Yahudi, bir de Arap devleti kurulmasını, toprakların ikiye bölünmesini öngörüyordu.

★ ★ ★

Sömürgeci İngilizlerin savaş sonrasında bölgeden ayrılmak zorunda kalmasıyla kangrenleşen sorunu BM’ye devretmesiyle böyle bir plan ortaya çıkmıştı. Ancak bugün Trump’ın talimatıyla sıraya giren ülkeler, bu çözüme karşı çıkacaktı. Araplar planı reddettiler. Zira yanı başlarında bir Yahudi devleti istemiyorlardı. Savaşa tutuştular ve yenildiler. İsrail 15 Mayıs 1948’de bağımsız devlet oldu, Filistinliler o tarihten bu yana geçen 72 yıl boyunca hala boyunduruk altında. Ekim 2011’de Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas, Birleşmiş Milletler’in 1947’de Filistin topraklarını Filistin ve İsrail devletleri arasında paylaştırma planını reddetmekle Arap dünyasının hata yaptığını söyleyecekti. Abbas’ın “Arap liderliğinin bunu reddetmesi çok büyük, tarihi bir hataydı. Bu bizim ve tüm Arap ülkelerinin hatasıydı. Ama bu hata, onların (İsrailliler) bizi 64 yıldır cezalandırmalarını haklı göstermez” sözleri tarihi bir duruma işaret edecekti.

★ ★ ★

O cezalandırma çift taraflı olarak devam ediyor. Bir tarafta İsrail vandalizmi diğer tarafta Müslüman/Arap ülkelerinin ihaneti Filistinlileri kendi ülkelerini parya yaptı. Petro dolarların hüküm sürdüğü monarşiler/emirlikler birer birer İsrail ile ilişkileri normalleştirme anlaşmalarına imza koyuyorlar. İlk adımı 1979’da Mısır atmıştı. Firavunlar ülkesini 1994’te Haşimi hanedanlığının Ürdün’ü takip etti. 13 Ağustos’ta BAE normalleşme adımını attı. BAE’nin ardından Bahreyn de İsrail ile ilişkileri normalleştirme konusunda anlaşmaya vardı. BAE ve Bahreyn’in İsrail ile anlaşmaya vardığını bizzat ABD Başkanı Trump duyurdu. Sırada Umman Sultanlığı var. Şayet Kuveyt monarşisi daha hızlı davranmazsa. Sonra da Fas, Sudan ve Moritanya da hizaya gelecek. Tüm bunlar olurken Suudi Arabistan geri kalır mı hiç? Anında hava sahasını BAE’den kalkan ve BAE’ye inen tüm uçuşlara açtı.

★ ★ ★

Neler oluyor?

Amerikan emperyalizmi planlı bir stratejinin adımlarını parça parça uyguluyor. Ortadoğu Barışı adı altında geçen yıl piyasaya sürülen “yüzyılın anlaşması” denen garabetin gereği olarak satın alınan monarşiler plana dahil ediliyor. Neydi bu “yüzyılın anlaşması?” 28 Ocak’ta Trump ve Netanyahu tarafından açıklanan “yüzyılın anlaşması” olarak pazarlanan plan Filistin için yeni bir “felaket” anlamına geliyor. Plan, İsrail’in 1948’den bu yana yerlerinden ettiği milyonlarca Filistinlinin evlerine dönüşüne izin vermiyor. Birçoğu Ürdün, Lübnan ve Suriye gibi komşu ülkelerde yaşayan 5 milyondan fazla Filistinli mülteci bir daha ülkelerinin yüzünü göremeyecek. İsrail işgalini resmileştiren plan bir “mini Filistin” devleti öngörse de bu olası devletin toprakları Gazze, Sina Yarımadası’ndaki Negev çölünde Gazze’ye yakın iki arazi parçası ve işgal altındaki Batı Şeria’nın yalnızca bir bölümünden oluşacak. Bu devletin kurulması da tabii ki şarta bağlı. Dört yıllık müzakere süreci sonunda Filistinlilerin kendilerinden istenen şartları yerine getirmeleri halinde devlet kurmaları mümkün olabilecek. Üstelik bu “uydu devlet”in başkenti söylendiği gibi Doğu Kudüs değil, onun bir kısım mahallelerinden müteşekkil bir yerleşim yeri olacak. Ordusu olmayan, İsrail tarafından kuşatılan, Batı Şeria’dan Gazze’ye toprak bütünlüğü bulunmayan, hava tünelleriyle birbirine suni yollarla bağlanacak bir devlet oluşturulacak.

Üstelik Kudüs de bölünmeden İsrail´in başkenti olacak.

“Yüzyılın Anlaşması” Filistinliler için tam manasıyla bir “Yüzyılın İhaneti.” Kronikleşen sorunu daha fazla büyütmekten başka bir işe yaramayacak. Ülkelerin tek tek satın alınarak Filistin’i yalnızlaştıran adımlar İsrail’in Filistin’e yönelik gayri meşru uygulamalarını ve Filistin topraklarındaki işgalini kalıcı hale getirecek.

Her fırsatta Filistin lafını ağızlarından düşürmeyen yeni Osmanlıcıların hamasi, beylik efelenmeleri de kimseleri aldatmasın, hiçbir karşılığı yok.