Size bayramlık yazı yazdım bu hafta. İsteyen kesip yapıştırıp Facebook’ta akrabaların hiç okumadığı bayram paylaşımlarından biri yapsın, dileyen Whatsapp’tan kişi listesindeki herkese gönderebilsin diye… Sorulan sorular aklınıza yatarsa altına kendi imzanızı da atabilirsiniz…

Neyi eksikse onu aramaz mı insan? Sağlığı bozulunca, parmağının ucunu kesse mesela, dünya parmağının ucunda dönmez mi? Cebinde beş para olmadığından aklı fikri para kazanmak ya da para bulmakta değil midir fakirin?
İki gündür yemek yememişse yiyecek bir lokma ekmek aramaz mı aç olan? Biter mi ihtiyaçlar? Güvende olmak bir ihtiyaçsa adalet de bunun önemli bir parçası değil midir mesela? Haksızlığa uğrayan insana açlığını unutturmaz mı bazen öfkesi?

Sevilmek ihtiyaç değil midir şu yalnız gezegende? Sevilme duygusunun yokluğu insanı hiddetlendirmez mi? Sevmek mi daha büyük ihtiyaçtır sevdiğini mutlu edebilmek mi? Mutsuzsa sevilen mutlu olabilir mi seven? Hiyerarşi sevmem hayatta. Neden bir hiyerarşisi olsun ki ihtiyaçların?

Sevdiğine kavuşamayan aşık, yemeden içmeden kesilmez mi bazen? Söylesene Maslov, senin şu piramitte paldır küldür en aşağı yuvarlanmak diye bir şey var mı? Saygı görmek ihtiyaç tamam da saygıyı kimden bekliyorsun? Güçlü olmak fiziken güçlü olmak mıdır yoksa etki alanı geniş olmak mı? Daha fazla insanın hayatına dokunmak için, sözünü dinletebilmek için hangi ihtiyaçlarını görmezden gelebilirsin?

Tarih cinsellik ihtiyacını tam olarak gideremeden Maslov’un piramidini tırmanan politikacıların seks skandallarının patlak vermesinin örnekleriyle dolu değil mi? Aman canım, travmalarla örselenmiş bireylerin doymak bilmeyen iştahlarına Maslov ne yapsın? Kendini bir türlü güvende hissetmediği için, sürekli bir tehdit algılayarak, kendini sağlama almak uğruna dünyayı yakmadı mı nice diktatörler?

Ait olma ihtiyacını giderebilmek için gözüne sürme çekilmiş sakallı meczup şeyhlerin önünde kırk takla atmadı mı müritler? Kendini ülkenin her şeyi ilan etmek için nice canlara kıyan bastonlu ihtiyar, ölmeye yakın neden tuvale fırça darbeleri indirip ressam yönünü ispata çabalar? Açlığını, cinsel açlığını, sevgi açlığını, başarı açlığını bir şekilde gideren genç adam neden aynı zamanda komik olmaya çalışır ? Yoksa tam olarak giderilmemiş ihtiyaçları mı vardır? Sonsuza kadar mutlu olan yok değil mi?

Peki neden masallar böyle biter hep? Yakışıklı prensle külkedisi ya da padişahın kızıyla keloğlan, vuslata erdikten sonra hiç mi kavga etmezler? Sürekli devam eden bir olma haliyse şu hayat, hayatın bayram olması için ne gerekir?

A- Hayatı bir çocuk gibi yaşamak.

B- Güvenli rotalara takılı kalmak yerine yeni şeyler denemek.

C- Geleneğin, otoritenin, çoğunluğun sesini dinlemektense kendi duygularına kulak vermek.

D-Yalandan bir şeyler yapmaktansa yapmayı reddetmek.

E- Görüşleri çoğunlukla uyuşmasa da onları dile getirip popülerliğini yitirmeye hazır olmak .

F- Sorumluluk almak.

G- Sıkı çalışmak.

H- Cesur olmak.

I- Nejat Yavaşoğulları

İ- Şenay Yüzbaşıoğlu

J- Hepsi

Bu mudur reçetesi bayramların? Bütün dünya buna inansa, insanlar el ele tutuşsa, birlik olsa, sonsuza mı uzanır herkes yoksa her nefes alışında sonsuza uzanmış gibi mi olur zaten insan? Her nefes alışımız bayramsa hiçbir kere hayatın bayram olmama ihtimali nedir? Yine aştı çayın suyu boyunu. Yazdığımı da yeniden yazma şansım yok. O halde hepinize iyi bayramlar…