» Cenevre süreci nedir? Dün başlaması planlanan konferansı neden ertelendi?

Cenevre süreci, iki yüz bini aşkın kişinin yaşamına mal olan Suriye’deki krize çözüm bulunması amacıyla yapılan toplantılar serisine verilen ad. Bugüne kadar iki konferans yapıldı. Konferansa katılan ülke ve taraflar her seferinde farklılık arz etti. ABD, Rusya, BM, Güvenlik Konseyi, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar ise sabit aktörler. Dün başlaması beklenen konferans, zirveye katılacak gruplar konusundaki anlaşmazlıklar ve hangi örgütlerin masada yer alacağına dair görüş ayrılıkları nedeniyle ertelendi. Sorun giderilebilmiş değil. Her ülkenin kendi “makbul” örgütleri var. Türkiye’nin “kırmızı çizgimiz” dediği PYD’nin çağrılması, Suudilerin İslam Ordusu ısrarı görüşmeleri kilitledi.

» Suriyeli Kürtler neden krize yol açtı?

Suriyeli Kürtler Moskova görüşmelerinin ardından ilk kez Cenevre’deki zirveye davet edildi. Krizin başından bu yana üçüncü bir çizgiyi savunan ve ne rejimin ne de muhaliflerin yanında saf tutan Kürtlerin davetiyle AKP hükümetinin bir “kırmızı çizgi”si daha aşılmış oldu! Türkiye’nin engelleme çabalarına karşılık bir son dakika gelişmesi yaşanmazsa böylece ilk kez Kürtler masanın bir tarafında aktif olarak yer alacak. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Suriye görüşmelerinin YPG’nin de muhaliflerle masanın aynı tarafında yer alması sebebiyle ertelendiğini doğruladı.

» İlk konferans ne zaman yapıldı? Hangi kararlar alındı?

İlk toplantı 30 Haziran 2012’de yapıldı. Toplantıya BM Güvenlik Konseyi Daimi üyelerinin yanı sıra Katar, Irak, Kuveyt ve Türkiye de katıldı. İran davet edilmedi. Muhalifler toplantıya büyük umutlarla gitmişlerdi ancak aynı derecede hayal kırıklığıyla ayrıldılar. Rejimin de dahil olmayacağı bir geçiş hükümetinin kurulması talebine Rusya ve Çin “hayır” deyince gerçekleşmedi. Ortak bildiride “tam yetkili geçiş hükümeti kurulması, ateşkes sağlanması, ölümlerin durdurulması, ülkenin toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesi” gibi başlıklara yer verildi.

» Cenevre II Konferansı’nda ne oldu?

İki yıl sonra 22 Ocak 2014’te yapılan konferansın zeminini Cenevre I’de kabul edilen kabul edilen bildiri oluşturdu. 30 ülkenin temsilcisi katıldı. Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi, Arap Birliği, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın yanı sıra Cezayir, Brezilya, Kanada, Danimarka, Almanya, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler katıldı. Toplantıda “bir geçiş hükümeti kurulması, ateşkesin sağlanması, insani yardımlara izin verilmesi” gibi Annan’ın 6 maddelik planı üzerinden kararlar alındı. Cenevre-1’de olduğu gibi Cenevre-2’de de Esad’ın geleceği konusu belirsiz kaldı.

» Cenevre III’ün farkı nedir?

İlk iki konferanstan sonuç çıkmayınca iki yıl sonra 25 Ocak’ta üçüncüsünün düzenlenmesine karar verildi. Ancak konferans çeşitli anlaşmazlıklar üzerine ertelendi. Birkaç gün içerisinde konferansın yapılması bekleniyor. Zirvede İran’ın yanı sıra ilk kez Kürtler de yer alıyor. Toplantının ertelenmesinin esas nedeni de Kürtlerin çağrılmış olması. En önemli farklılık ilk kez sorunun bütün tarafları bir masa etrafında toplanacak.

» Konferans neyi amaçlıyor?

Konferans, beşinci yılını geride bırakmaya hazırlanan iç savaşın sona erdirilmesi için çatışmaların durdurulmasını, insani yardım koridorlarının açılmasını, geçiş hükümeti kurulmasını içeren siyasi bir çözüm bulmayı amaçlıyor. Arabuluculuğu Birleşmiş Milletler Suriye Özel Elçisi De Mistura üstlenmiş durumda.

» Konferanstan bir sonuç çıkar mı?

S.Arabistan-Katar ve Türkiye’nin desteklediği “muhalifler” Esad’sız bir geçiş süreci istiyor. Esad’ın olmayacağı bir formülü ise Rusya ve İran kabul etmiyor. Şam yönetimi Esad’ın liderliği bırakmasının söz konusu bile olmayacağı konusunda kararlı. Suriye Ulusal Koalisyonu ise geçiş hükümetinde Esad’ın hiçbir şekilde bir rolü olmaması gerektiğini savunuyor. Krizin asli unsurlarından ABD’nin ülkede esaslı bir çözüm bulunmasına dair hedefi de yok. Bu nedenlerle konferanstan bir sonuç çıkacağına dair pek fazla bir umut yok.

» Suriye’deki iç savaş biter mi?

Şu an mevcut atmosfer çatışmaların biteceğine işaret etmiyor. Çünkü muhalifler kararları kabul etseler bile, bu kararları uygulayacak inisiyatifi pratiğe geçirebilecek güçte değiller. Sahada çok sayıda savaşan grup var ve hepsi de muhalefetin “meşru” temsilcisinin kendileri olduğunu iddia ediyorlar. Ayrıca muhaliflerin sadece silahlı kanadında değil siyasi kanadında da ciddi çatlaklar mevcut. IŞİD faktörünü de unutmamak lazım. Taraflar arkalarındaki güce bakarak, kendilerini destekleyen unsurları dikkate alarak masaya oturuyorlar. Hiçbir tarafın kendi başına belirleyici gücü yok. Yine küresel aktörler, etkin savaş mekânizmaları olan ülkeler belirleyici olacak.