Başbakan Ahmet Davutoğlu pırtladı, “Laiklik olacak, ama özgürlükçü laiklik” deyiverdi.

Özgürlükçü laiklikmiş! Yıllar öncesinde özgürlükçülük adına yedikleri haltlar karşısında ne demiştik?

“Özgürlükçüyüz ama salak değiliz!” (Bkz., BirGün 04.02.2008)

Bunlar var ya bunlar! Yıllardır ılımlı laiklik-ılımlı İslam slalomuyla bu günlere geldiler. Önce laiklik tanımını değiştirdiler. Böylece eğitim, adalet, sağlık hizmetleri vb. toplumsal hayatın en önemli unsurlarını İslami esaslara göre düzenleyince, zaten “şeriatı getiriyoruz” diye çığırtmalarına da gerek yoktu.

Mesela 2013 yılında CHP “4+4+4 yasası”nın bazı maddelerinin iptali için dava açtığında, AYM bu başvuruyu “Laiklik, bireyin ya da toplumun değil, devletin bir niteliğidir” gerekçesiyle reddetmişti. Liberal (!) Taha Akyol, bu gelişmeye “AYM laiklik konusunda devrim gibi bir karar verdi, eski sert laiklik tanımı yerine liberal (özgürlükçü!) bir laiklik tanımı yaptı” demişti. Yalova Başbakanı Davutoğlu’ndan çok önceleri yani… Zaten “Laiklik, bireyin ya da toplumun değil, devletin bir niteliğidir” lafı başta Erbakan Hocaları olmak üzere İslamcıların yıllardır dillerinden düşürmediği bir nakarattı. Gerçi 2007 yılına dek laiklik siyasi İslam’ı sınırlayabiliyordu, ama artık İslami kurallar laikliği tamamen sınırlıyor, yeniden tanımlıyor, iptal ediyor.

Asıl dertleri ellerine geçirdikleri ve laikliği işlevsizleştirdikleri devlet eliyle toplumun tamamen muhafazakârlaşması ve böylece daha fazla dindarlaşması… Rejimlerinin yerleşmesi için toplumun yüzde 50’sinin “rızasını” almakla yetinmeyip geri kalan yüzde 50’nin “arıza” çıkarmasını önleyecek şekilde sindirilmesi lazım. Ki bu sindirmede her yol mubahtır, çünkü rejim artık cihat mantığıyla hareket eder.

İşte böylece laikliğin tanımını değiştirerek o yüzde 50’yi de salak yerine koyuyorlar. Bu noktada Korkut Boratav hocamızın uyarısı çok önemli: “Laikliği din ve vicdan özgürlüğü diye tanımlamaya başladılar. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da buna benzer bir açıklama yaptı. Bir kere bu yanlış. Laiklik din ve vicdan özgürlüğü ile ilgili bir şey değildir. Laiklik, Devletin ve toplumun dini kurallardan arınmasıdır.”

Aslında bizleri irkiltmesi gereken Davutoğlu’nun bu kontrpolitikası değil Kılıçdaroğlu’nun da benzer açıklama yapması. CHP! Hey! Sizlere söylüyoruz, orada kimse var mı?

Özgürlükçü laiklik, laikliğe “devlet dini” mertebesi verenlere karşı, mesela 2007 yılına dek, anlamlı bir kavramdı. Şimdi laiklik deyince başına özgürlük getirmeye hiç gerek yok, çünkü devlet katındaki laiklik siyasi İslam’ı sınırlayan bütün gücünü yitirdi, çünkü gerçek laiklik siyasi İslam faşizmine karşı doğrudan özgürlük ve demokrasi talebinin ekseni haline geldi. Devletin (yeniden) laik olması öncelikle toplumun seküler kalmasıyla, siyasi İslam faşizmine karşı laik toplumsal kesimlerin arıza çıkarmasıyla mümkün…

Bizim cenahta hemen herkesin hemfikir olduğu husus, İsmail Kahraman’ın laiksiz-dindar anayasasının, bir türlü tam destek bulamayan başkanlık rejimine İslamcı anayasa kıvamında bir rıza yaratma çabası olduğu… Nihai niyetlerini de biliyoruz: Anayasa’nın ilk dört şartı yerine İslam’ın 5 şartını koyacaklar, vizesiz Avrupa olmasa da vizesiz şeriat!

Aslında Kahraman açıkça bir iç savaş çağrısı yapmaktaydı. Toplumsal alanda seküler yaşamdan, laiklikten vazgeçmeyecek ciddi bir direniş olduğunun ve bundan sonra atacakları adımların, Erbakan’ın ünlü “kanlı mı olacak kansız mı” ikileminden çıktığının o da farkında.

1 Mayıs alanları dün laiklik sloganlarıyla coştu. Çünkü sendikaların yerini tarikatların aldığı bir süreçteyiz. Faşizme karşı emekçilerin, kadınların, gençlerin en etkili silahıdır şimdi laiklik için mücadele…

Ve Kürtler için de öyle… Geçen hafta vurguladım. Israrla Kürtleri sindirmek ve “Xwezî bi Wî ku Dibêje Ez Misilman im (Sunnî im)” (Ne Mutlu Müslüman’ın, Sünni’yim diyene) dedirtmek peşindeler. Çünkü sindikleri zaman tutunacakları tek şeyin milliyetleri değilse artık sadece dinleri olduğunu biliyorlar. Ve dindar bir anayasayla, Kürt-İslam sentezi yoluyla ve siyasi İslam faşizmi çerçevesinde sorunu ve Kürtleri çözmeyi (halletmeyi!), teslim almayı hedefliyorlar.

Siyasi İslam faşizmi karşısında hep birlikte özgürlüklerimizi savunacağız.

Özgürlükçüyüz, çünkü laikiz!