Güngören’deki atölye yangınında 5 göçmen genç kaçtıkları çıkmazda nefessiz kaldı. Merdiven olsa belki yaşayacaklardı. 3’ü Suriye’deki savaştan kaçıp nefes almak için gelmişlerdi. Güngören’de tek gün görmeden veda ettiler. Sigortasız, kayıtsız, yaşadılar. Artık konuşamaz, anlatamazlar. Ama ben anlatabilirim; onların isimleri hiç unutulmasın istedim.

Bir merdivenleri olsa hayata yürüyeceklerdi

Semra KARDEŞOĞLU

Güngören Sanayi Mahallesi Sinanpaşa Sokak’ta geçen hafta Cuma günü 5 kişinin can verdiği binanın önündeyiz. Sokakta, mahallede hala keskin bir yanık kokusu hakim. Sanayi Mahallesi uzun yıllardır ‘dar dokuma’ denilen daha çok elbise süsleri, perde aksesuarları, dantellerin üretildiği atölyelerle dolu bir bölge. Zaten yanmış kararmış binanın pencerelerinden sarkan danteller, kurdeleler de durumu anlatıyor. Geçmişte ağırlıklı İstanbul’a son göç edenlerin çalışma ve yerleşim bölgesi iken, bir tür yoksulluğun devri gibi şimdilerde çokça ‘göçmen’ ‘mülteci’ ‘yabancı’ diye seslenilen sınır ötesinden gelenlerin sığındıkları son liman. Filler tepişirken ezilenlerin, un ufak olanların fırtınalara karşı tutundukları son ağaç. Gerçi ortada neredeyse tek bir ağaç yok, o ayrı.

Çok değil 50 yıl önce Anadolu’dan göç edenlerin tutunmak için çırpındıkları önce bir kat sonra e birkaç kat daha çıktıkları apartmanlar şimdi onların ‘patron’ olmuş çocuklarının küçük atölyeleri; Fason, taşeron ve bilumum zımbırtıların adresi, ustabaşılıktan az hallicelerin ekmek teknesi. Savaştan, açlıktan kaçanların üçe beşe, isimsiz, sigortasız, kayıtsız ve pek tabi şartsız her şeyi kabul edenler de o teknelerde olan.

Haftada 6 gün, günde 11 saat tıkıldıkları bu çukurlarda onlarca binlerce minik parçayı birbirine ekleyen ya da boyayan ya da dokuyanlar işte. Burası Güngören. Burası gün yüzü görmek için gelen ama bir tek gün yüzü göremeden, gün ışığını göremeden ölenlerin olduğu ilçe.

3 SURİYELİ, 1 ÖZBEK, 1 İRANLI

Yangında ölen beş kişiden üçü Suriyeli Cesim Elvaaka, Uday Al-Wadweed ve Majid Al Jadaan. Yangında onlarla birlikte bir Özbek bir de İranlı işçi yaşamını yitirdi.

bir-merdivenleri-olsa-hayata-yuruyeceklerdi-982069-1.
Cesim Elvaaka

Yangından birkaç saat sonra cesetleri tuvalette bulunan dört kişi. Anlatılan bu dört kişi daha önce açık olup sonra üzerine mühür vurulan demir kapıya koştu ancak açılmayınca korunmak için o tuvalete sığınıp dumandan zehirlenerek hayatını kaybetti. İranlı işçinin cenazesi ancak ertesi gün yanmış tahta parçalarının altında bulundu.

bir-merdivenleri-olsa-hayata-yuruyeceklerdi-982072-1.
Uday Al-Wadweed

Yangının çıktığı yer ilk başta söylendiği gibi bir tekstil atölyesi değil. Birinci katta bulunan menteşelerin boyanıp cilalandığı, montajlandığı bir atölye. Elektrik kontağında çıkan bir kıvılcımın yarattığı yangının bir süre sonra parlayıcı maddelere sıçradığı ve ardından patlamanın meydana geldiği düşünülüyor.

bir-merdivenleri-olsa-hayata-yuruyeceklerdi-982071-1.
Majid Al Jadaan

Ölenler ve kurtulanların büyük bölümü Suriyeli ve akraba. Yine Güngören’de yıkık dökük bir apartmanda 8-10 kişi bir arada yaşıyorlar. Yangın sırasında kurtulanların bulunduğu dairede sözü onlara veriyorum. Camdan atlayarak kurtulan ve ayağı kırılan 20 yaşındaki Bessim anlatıyor:

YANMAMAK İÇİN ORAYA SAKLANDILAR

Her şey çok çabuk oldu. 50 teneke malzeme vardı. Onların tutuştuğunu düşünüyorum. Ölen Suriyeliler akrabamdı. 1 yıl önce İstanbul’a geldik. Deyrizor’da yaşıyorduk biz. Savaş bitirdi her şeyi. Sonra geldik. Para kazanıp ailemize gönderiyoruz. Menteşeleri bir araya getirip boya yapıyoruz. Haftalık alıyoruz. Haftalık 900 TL. Sigorta yok, belgem de yok. Bir haftalığımı ben harcıyorum gerisini annemlere gönderiyorum. Ben çok mu istiyorum. Yine de benim vatanım var dönmek istiyorum. Hiç değilse anamın babamın yanında olurum aç da olsam diyorum. Patlama olunca koştuk hepimiz onlar o tuvalete girdi. Alevden korunmak için. Ama nefesleri yetmedi. Ondan öldüler.

Olayda yaşamını yitiren 20 yaşındaki Cesim’in ağabeyi Muhammed 22 yaşında. 5 kardeşler. 3 erkek kardeş beraber gelmiş Türkiye’ye. Kardeşiyle aynı atölyede çalışıyor o da. Kardeşinin ölüm haberini o vermiş annesine. “İnsan evlat kaybederse ne olur” diyor. Bir yıldan fazladır görmemiş annesini. Cesim’in bir sevdiği varmış Suriye’de. Kim bilir belki savaş bittiğinde evlenme hayali kuruyordu. Cesim okula 2 seneden az gitti diyor ve ekliyor “Savaş başlayınca okul mu kalır?” Ağabey Muhammed günde 11 saat çalıştıklarını 2 kez 15’er dakikalık mola verdiklerini anlatıyor. Haftalıkları yılbaşında 900 TL olmuş. Kardeşinin ölümünden sorumlu olanların cezalandırılmasını istiyor. “Dava bir açılsın artık dönerim ülkeme. Ne gelecekse başımıza orada gelsin. Gerisi boş. Bak kardeşim kaç gün toprağa bile veremedik“ diyor.

18’İNDE YAŞLANANLAR

Olay sırasında orada olanlardan biri Mecit. 18 yaşında. 7 aydır o isimsiz atölyede. Vefat eden Mecit en yakın arkadaşı. Atölyede çektirdikleri fotoğrafı gösteriyor. Parmağıyla 2 işareti yapmış. “İki Mecittik. Şimdi o gitti, ben kaldım” diye anlatıyor. Yaşanan panikte herkesin bir yana dağıldığını aktarıyor. 18 yaşında ölüme bu kadar yakın bir tanıklık çok ağır diyeceğim ama onlar ölümlerin en ortasında doğmuşlar. Hepsi bir yanıyla o kadar gençken o kadar yaşlı ki.

Cesim'e, Udey'e, Mecit'e ve diğerlerine şu koca dünyada bir merdiven uaztılmadığı için artık yoklar. Zamansız doğdukları ülkelerinde zamansızca veda edip gittiler. Yaşarken yoktu kayıtları. Hiç değilse şimdi olsun.

bir-merdivenleri-olsa-hayata-yuruyeceklerdi-982068-1.
Yangından sağ kurtulmayı başaran gençler ülkesine dönmek istiyor

HER BİRİ SAATLİ BOMBA

Bölgede birbirinden korunmasız, kuralsız onlarca atölye, izbe bodrum katlarda havasız, havalandırmasız ölüm kabinleriyle dolu. İstanbul’un birçok ilçesinde olduğu gibi. Binanın yan komşusu Derya Dokuma’nın sahibi Derya Hanım, “Her gün dükkânımın önünden geçip gidiyorlardı. Hepsi çocuk daha. Bu binada beş insan can verdi. Bundan daha ötesi olabilir mi?” diyor.

Hasan Dayıoğlu, yangın çıkan binanın üst katlarındaki dokuma atölyesinin sahibi. 20 yıldır atölyesinin faaliyette olduğunu aktarıyor. Patlamanın meydana geldiği menteşe atölyesinin ise 1 yıldır orada bulunduğunu söylüyor. Olay sonrası gözaltına alınıp serbest bırakılmış. Şirketinde çalışanların hepsinin sigortalı olduğunu söylüyor. Onun atölyesinde olay sırasında çalışan iki işçi olduğunu ve onların sağ çıktığını anlatıyor. 1’inci katta çıkan yangının üst katlara da sıçradığını aktaran Dayıoğlu’na ‘Böyle güvensiz bir binada şimdi olsa yine işçi çalıştırır mıydınız? Yangın merdiveni dahi yok ” dediğimde “Asla” yanıtını veriyor. Şimdi kendisi de sorumlulara dava açmaya hazırlanıyor.

ÜÇ AYRI BİNANIN DUVARLARINI KIRIP ATÖLYE YAPMIŞLAR

Halka halka eklenmiş ihmal zinciri beş genci ölüme götürmüş. İşte adım adım hatalar silsilesi:

• Yangının meydana geldiği binada işyeri ruhsatı yoktu.
• Usulsüz biçimde bitişik nizam üç binanın duvarları kırılarak atölye olarak kullanmak amacıyla geniş bir alan yaratılmış. Dolayısıyla ofis ya da konut olarak yapılmış üç bina imalathaneye dönüştürülmüş.
• Binanın farklı katları farklı kişilere ait.
• Binanın dört bir yanından duvar kırılarak makinayla içeri yük taşımak için katlardan dışarıya kapı açılmış.
• Bu üç binada yangın merdiveni yoktu.
• Şimdi tutuklu olan Koray A.’nın sahibi olduğu dairede kapı pencere menteşelerinin rodajlama-boyama işlemi yapılıyordu.
• Yangının meydana geldiği atölyenin bir ismi işyeri kaydı yoktu.
• Yaklaşık 1 yıldır buradaki atölyede hemen hepsi kayıtsız göçmen olan işçiler çalışıyordu.
• Boyama işlemi sırasında solvent içerikli yanıcı madde de kullanılıyordu. Bu tür büyük tehlike barındıran işyerlerinin yönetmeliği de tamamen bağımsız bir binada olması gerekirken, dokumaların bulunduğu diğer atölyelerin alt katında yer alıyordu.
• İtfaiye 13.34’te yangın ihbarı alındığını 13.40’da olay yerine gidildiğini belirtiyor. İçeride kaç kişinin bulunduğu bilgisi bir türlü alınamıyor.
• Ölen 4 işçi işte bu kapının hemen yanındaki tuvalette dumandan zehirlenerek öldü. Bir kişinin ise patlamaya yakın bir noktada cesedi tahtaların altında bulundu.
• Binanın ortasında yer alan ve daha önce merdivenlerden dışarı çıkış olarak kullanılan bir kapı daha sonra iptal edilmiş ve kaynaklanarak kapanmıştı.
• Tahminlere göre, olay sırasında elektrik kontağı benzeri bir nedenle çıkan bir kıvılcım solventle birleşerek yangına ve ardından patlamalar yol açtı. Buradaki yangın söndürme tüpleri ile işçiler müdahale etse de kısa sürede büyüyen yangın yanıcı maddelerin patlamasıyla alev topuna döndü.