Bir mücadele alanı  olarak kooperatifler

ÖZGE GÜNEŞ- İLKAY ÖZ

Türkiye’de kooperatifçilik önemli bir mücadele ve deneyim alanı olmayı sürdürüyor. Yazı dizisinin ikinci gününde yayımlanan üretim ve tüketim kooperatifleri söyleşilerinden yola çıkarak Türkiye’deki mevcut kooperatif hareketlerine yönelik, üretim ve tüketim ayağı olarak ayırarak, genel bir değerlendirme yapmaya çalıştık.

ÜRETİMDE NASIL BİR ÖRGÜTLENME İÇERİSİNDELER?

Üretim kooperatiflerinin temel hedefi yeni bir toplumsallığın oluşturulması olarak kendini gösteriyor. Ekolojik ilkeleri benimseyen üreticiler, kapitalizmin ekonomik mekanizmalarını dayanışma ile aşmayı hedefliyorlar. Kooperatifler gibi örgütlenmeler ile üreticilerin tüccar, tefeci ve pazara erişim gibi sorunlarını çözülmesi amaçlanıyor. Bu doğrultuda hareket eden üreticiler toprakla kurulan ilişkiden ürünün dağıtımına kadar olan bir alanı daha adil, temiz ve nitelikli olacak biçimde dönüştürüyorlar. Doğal yaşamı, toprağın doğal kullanımını ve demokratik katılımı savunan bir model temelinde örgütleniyorlar.

KOOPERATİF YASASI

Kooperatifçilik yasasının elverişsizliği üreticiler için ciddi bir sorun teşkil ediyor. Örneğin yasadaki sıkıntılar nedeniyle bir kooperatif, 4-5 bakanlığın müdahalesine maruz kalabiliyor. Bu uygulama nedeniyle kar payları düşen kooperatifler üreticileri üyelikte tutmakta zorlanıyorlar. Yasanın bu haliyle kooperatifleri bir şirket gibi planlama yapmaya sürüklediği görünüyor. Bu ise demokratik bir yapılanmanın engellenmesi anlamını taşıyor. Kooperatifçilik yasasının elverişsiz olduğu tespitinden hareketle üretici kooperatifleri, toplumun demokratikleştirilmesinin de bir yolu olarak üretici ve tüketicilerin birlikte örgütlendiği alanları önemsiyorlar.

ÜRETİM SÜREÇLERİ

Üretici kooperatifleri, üretime dair süreçlerin üretici ve tüketiciler tarafından birlikte karara bağlandığı ve bunun uygulamaya geçtiği bir model inşa etmek gerektiğine inanıyorlar. Doğal, iklim koşullarına uygun, zehirsiz üretim hedefiyle ve maksimum verim amaçlamadan, nitelikli beslenmenin eşit bir hak olarak sağlanabildiği, üreticinin şirketlere mahkûm olmadığı bir model örüyorlar. Sözleşmeli üretim birçok üretim kooperatifi için sorun teşkil etse de bu modeli üreticiye baskı kurmadan ve planlama temelli bir mutabakat olarak düşünen kooperatifler de bulunuyor.

CİNSİYET EŞİTLİĞİ

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için çaba gösteren üretici kooperatifleri, bu alandaki dönüşümü kadını ekonomik olarak güçlendirmeye yönelik yaklaşımlar benimseyerek ele alıyorlar

TÜKETİMDE NASIL BİR ÖRGÜTLENME İÇERİSİNDELER?

Kooperatifçiliğin temel motivasyonunu alternatif bir örgütlenme modeli kurmak, sağlık, nitelikli, adil gıdanın hem üretimini hem de tedarikini örgütlemek olarak ifade ediyorlar. Kooperatiflerde üyelerin büyük çoğunluğunu kadınların oluşturduğu görülüyor. Yatay bir ilişki kurmayı amaçlayan kooperatiflerde gönüllülerin sorumlulukları, alınacak ürünler, etkinlik planlamaları gibi her türlü işle ilgili süreçler kolektif karar alma modeliyle belirleniyor. Kararlar toplantılarda herkese açık bir tartışma zemininde alınıyor.

TİCARİ FORM ELEŞTİRİSİ

Yapılan eleştiri kooperatifçilik yasasının tüketim kooperatiflerini, dayanışma modeli olmaktan çıkarıp ticari bir forma soktuğu. Kooperatiflerin kurulma sürecinden itibaren yapılması gereken işlemlerin maliyetinin yüksek olması ve bu konuda herhangi bir teşvik yapılmıyor olması zorluklar arasında dile getiriliyor. Tüketim kooperatifleri dayanışma ekonomisi, bağımsızlık, toplumsal fayda, demokratik katılım gibi ilkeler temelinde yasanın yeniden düşünülmesi gerektiğinin altını çiziyorlar. Ayrıca kooperatiflerin yaygınlaşabilmesi için gelir vergisinden muafiyet gibi desteklerin genişletilmesi gerektiğini öneriyorlar.

SAĞLIKLI GIDA ÜRETİMİ

Tüketim kooperatifleri sağlıklı gıda üretimine yönelik kimyasal girdi kullanılmayan üretim modellerini tercih ediyorlar. Üretici ile ilişkiler büyük oranda güven temelli kurulsa da üretim alanlarına ziyaretler ve Çiftçiler Sendikası, gıda, kimya ve ziraat mühendisleri odaları gibi kurumlar ile iletişimde olarak denetlenme mekanizması kuruyorlar.

Kooperatiflerin temel ilkeleri arasında toplumsal cinsiyet eşitliği önemli bir yer tutuyor. Kadının ekonomik ve sosyal anlamda güçlendirilmesi için mücadele ediyorlar. Kadın üreticilerin desteklenmesi, kadın emeğinin görünürlüğünü artırılması gibi yaklaşımlar benimseniyor. Kooperatifler kendi örgütlenme modellerinde de toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini temel alıyorlar. Örneğin herhangi bir etkinliğe katılımda kadın gönüllülere öncelik veriyorlar; bir işi sadece kadınların yapmadığı bir model benimsiyorlar.