Erdoğan, ''Bugün ülkemiz ve insanımız için son derece önemli gördüğümüz 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığımızı...

Erdoğan, ''Bugün ülkemiz ve insanımız için son derece önemli gördüğümüz 2020 Olimpiyat Oyunları adaylığımızı buradan bütün dünyaya ilan etmek üzere bir araya geldik. Heyecanlıyız, çünkü bu defa hedefe ulaşacağımıza samimiyetle inanıyoruz. Adayız, çünkü dünya barışının tesisinde çok büyük etkisi ve katkısı olduğuna inandığımız sportif değerleri ve olimpizm ruhunu çok önemsiyoruz. Umutluyuz, çünkü barıştan çok savaşın, sevgilerden çok düşmanlıkların, umutlardan çok hayal kırıklıklarının yaşandığı bir dünyaya sporun söyleyecek çok sözü olduğunu düşünüyor ve bu heyecanla bir arada bulunuyoruz'' dedi. (AA)

Sayın Başbakan,  Türkiye’nin daha doğrusu İstanbul’un Yaz Olimpiyat Oyunlarına aday olduğunu yukarıdaki sözlerle dünya kamuoyuna duyurdu. Yanılmıyorsam, bu girişim daha önce üç ya da dört  kere  yapılmış, her defasında  beklentilere yanıt alınamamıştı. Bakalım 2020 için ne kadar umutlanacağız. Bu işin bir boyutu...

Bir diğer boyut ise; 2020 Yaz Olimpiyat Oyunları İstanbul’a verilirse yarışmalara katılacak ve biraz da olsa başarılı olabilecek sporcu alt yapısının ( gerek sayı gerekse de kalite açısından ) yetersizliğidir. Bugüne dek uluslararası  spor alanlarında elde ettiğimiz sonuçlar bu savı destekler niteliktedir. Atletizmin bazı dalları ve halterde yakalanan madalya ve başarılar ise, genellikle devşirme sporcularla yakalanan sonuçlardır. Ayrıca, “doping“ ile elde edilenler de övünç değil utanç vericidir.

Çok değil geçtiğimiz ay Trabzon’da yapılan Avrupa Gençlik Olimpiyat Oyunlarında istenilen sonuçlara ulaşılamamış, bunun üzerine Gençlik Ve Spor Genel Müdürü Sayın Yunus Akgül, federasyonları ağır bir dille eleştirmişti. Devamında da Mersin de yapılacak Akdeniz Oyunlarını hedef göstermiş, burada çok fazla sayıda  altın madalya istediğini söylemişti. Sanırım bu söylemi, Sayın Akgül’ün de sporcu yetersizliğinin farkına vardığını göstermektedir.

Evet, 2020'ye dek olimpiyatların yapılabileceği görkemli tesisler oluşturulabilir. Fakat, buralarda yarıştırılabilecek sporcular bulunamazsa, olimpiyatların  İstanbul’a alınmasının hiç mi hiç önemi kalmaz. Ancak, alışkanlık haline gelmeye başlayan devşirme sporcu katkısına güvenerek “biz bu işi de hallederiz“ diye düşünüyor ya da düşünülüyorsa ona diyecek birkaç sözümüz de olur elbet...

Sonuç olarak, dokuz yılda yüzlerce elit sporcu yetiştirmenin olanaksızlığı da gün gibi orta yerde durmaktadır. Devşirmeye söyleyecek sözümüzün saklı kalması koşuluyla, yıllardır sporu, eğitim kurumlarının dışına taşıyarak, gelişimini engelleyen, çağ dışı beyinlere, anlaşılırsa, sitem etmeyi görev saymaktayız.

İstanbul  2020'ye  ev sahipliği yapabilme olanağına kavuşur da, ülke olarak, olimpiyat felsefesine yaraşır,  yarışmacı genç bulamazsak; utancın en büyüğünü yaşayacağımız kesindir. O zaman da; yukarıda da belirttiğim gibi,  onlarca yıldır beden eğitimi ve spor kavramını okullardan silmeye çalışan zihniyeti bu kez "sitem"in ve "kınama"nın  ötesinde anacağımı da belirtmek isterim.