Kurtuluş savaşı sırasında bile açık kalan TBMM’nin, Türkiye Cumhuriyeti’nin Meclisi olarak kutlanmasını gereksiz buluyorlar. Çok etkili sözlerle kınamak, gerekirse sert sözler kullanarak gericilikle cumhuriyet düşmanlığıyla suçluyorsunuz, iyi.
Aynı Meclis’in Başkanı, Cumhurbaşkanı Başbakan ve Bakanlarla birlikte ertesi gün müthiş bir eğlencenin ev sahipliğini yapınca iyice sert eleştiriler yöneltmek, “hani bayram kutlamak şehitlere karşı saygısızlıktı” diye sormak da bayağı iyiydi.
Ülkenin birçok yerinde; yoksul ailelerin çocuklarını teslim ettikleri vakıfların ne idüğü belirsiz yurtlarında kalan erkek çocuklara, alışverişe gelen kız erkek çocuklarına, dini eğitim almak için geldiği kurstaki çocuklara, okuldaki öğrencilere, evlat edindikleri çocuğa ve aklımıza gelemeyecek daha birçok yerde taciz ve tecavüze uğrayan çocuklar için de epeyce yüksek sesle bir şeyler söylemek hatta öfkeden dilimiz dolanarak haykırmak da gerek doğal ki. Yapıyoruz, iyi.

Altı yaşındaki kız çocuklarının başını örtüp mezarlık eğitimi verilince -15’inde kız ya erde ya yerde- diye kamu kaynaklı kitaplarca cinsel obje olarak tescillenen kız çocuklarının yanında erkek çocukların da saldırıya uğrayıp gitmesini “bir kereden bir şey olmaz” diye geçiştiren yetkiliyi en açık şekilde eleştiriyoruz.

Niye yeniden tetiklendiğini çok da iyi bildiğimiz savaş her gün onlarca çocuğumuzu alıp götürürken ve bu vesileyle ırkçılık alıp başını giderken, futbol maçları faşist saldırganların güç gösterisine dönerken; gözyaşıyla ölenlere rahmet dilemek, yakınlarını ziyaret edip başsağlığı dilemek de doğru kuşkusuz.

Suriye’den gelenler kendi nüfusuyla aynı sayıya ulaştığı için isyan etmeyen tam tersine barış içinde birlikte yaşama örneği veren Kilis’in üzerine IŞİD’in Suriye’den sallanan -17 kişinin ölümüne yüzlerce yaralıya neden olan- roketlere füzelere karşı “abdestsiz sokağa çıkmayın” savunma biçimini öneren Vali’yi de eleştireceğiz tabii ekranlardan.
Bu konuda önemli bir duyuru yapıp “açık alanlarda bulunmayın” diyen Başbakan Yardımcısı da, “roketlerin bilinçli bir şekilde atıldığına ilişkin bilgimiz yok” açıklamasını yapan Cumhurbaşkanlığı sözcüsünü de ihmal etmemek gerekir eleştirilerde.
Güne beşten aza düşemeyen kadın cinayetlerinde takım elbise karşılığı ceza indirimi yapılmasına da ses çıkarmıyor değiliz, ayıplıyoruz.

Bütün bunlar hakkında gereğince açıklamalar yapılıyor. Zaten sesinizi duyurabildiğiniz bir ya da iki kanal, üç gazete var.
Siz söylersiniz biz dinleriz. Hani -bunlar ne diyorlar diye- bizim haber kaynaklarımıza bakan iktidar yanlıları varsa, bu eleştirilerden nasıl utanırlar kim bilir, hemen bilinçlenip yol değiştirirler eminim.
Siz söylemeye devam edin, sokağa çıkmaya cesaret eden birkaç kişiyi de polis gazlar, TOMAlarla ıslatır kolayca.
Şeriat devleti isteği Meclis Başkanı’nca dillendirilirken kendi kendimize bir şeyler söyleyip yakınmaktan, kınamaktan başkaca bir şey yapamaz mı olduk?
Ne oldu Haziran aylarına!.