Bir tüketici olarak okur üretilebilir mi?

Özlem ESMERGÜL

Bir yayınevinin perde arkasında neler yaşanır?

Dosyalar içeriklerine göre mi seçilir, satış değerlerine göre mi?

Yazma eyleminin ne kadarı sanattır ne kadarı zanaat?

Yazmak mı daha entelektüel bir faaliyettir, okumak mı?

Nitelikli okur olmayı öğrenmek için kitap paylaşımı yapan fenomenlere mi ihtiyacımız var yoksa ustalara mı?

Usta çırak ilişkisini sosyal medyada yakalamak mümkün mü?

Yazın sanatı ve yayıncılık dünyası hakkında akla gelen hemen her sorunun gayet dürüst, tarafsız, açık ve doğru karşılıklarının neden-sonuç ilişkisi bağlamında sorgulanıp ortaya atıldığı Destek Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Ertürk Akşun’un kaleme aldığı ‘İnsan Birikimdir’ adlı kitap okur açısından da, yazar açısından da tam bir başucu kitabı.

Kitabın artık bir metaya dönüştüğü, kapak tasarımından sayfa hamurunun kalitesine kadar her şeyin bir algının ve imajın parçası sayıldığı çağımızda hangimiz hangi kitabı neden seçtiğimizi, hangi içeriği hangi kriterler bağlamında sevip sevmediğimizi aslında nasıl belirliyoruz dersiniz? Reklamı iyi olana mı çekiliyoruz, sosyal medya fenomenlerinin en fazla paylaştığı kitabı okuma ihtiyacına mı kapılıyoruz? Klasikleri entelektüel görünmek için mi okuma listelerimize alıyoruz, aslında klasikleri ne kadar anlıyor ve ne kadar seviyoruz? Bütün bu soruların cevapları çok zaman dürüstçe verilemiyor okur tarafından. Çünkü dış faktörler tarafından yönlendiriliyor ve yönetiliyor olma düşüncesi kişinin kendini başarısız ve niteliksiz hissetmesine neden oluyor. Bu yüzden çok zaman okur, ne kadar nitelikli ya da niteliksiz bir okur olduğu yolunda kendine karşı bile dürüst davranamayabiliyor.

Tabii bir de yazın sanatında artık dokunulmazlıklarını ilan etmiş, tabulaşmış yazarlar meselesi var. Bazı isimler tartışmaya tamamen kapalı... Aykırı bir argüman geliştirmek neredeyse mümkün değil çünkü karşılık olarak hemen linç edilme ya da “sen ne anlarsın ki cahil” yakıştırmasıyla küçümsenme riskleri hayli yüksek. Kafka eleştiriye tamamen kapalı bir alan mesela. Sabahattin Ali, Yaşar Kemal, Oğuz Atay...

Kimse bu yazarlar hakkında “beğendim” ya da “beğenmedim” dışında fikir yürütme hakkına sahip tutulmuyorlar. Hem fenomenler camiası izin vermiyor bu alanlar hakkında ileri geri konuşmaya hem okuyucunun kendi argümanı ve okuma deneyimi yeterli gelmiyor yorum üretmeye. Dolayısıyla kitaplar ve yazarlar hakkında milyonlarca insan, sosyal medya kitlesinin tuttuğu nabzı doğru kabullenip bir ileri iki geri yürümeye devam ediyor yolu.

Ertürk Akşun, yazın sanatı meselesine sosyolojik, ekonomik, kültür bilimsel, toplumsal ve yayıncılık sektörünün dinamikleri açısından bakarak kaleme almış son kitabını. Bu noktada tarafsızlığı ve dürüstlüğü korumak her ne kadar bir genel yayın yönetmeni açısından zor olsa da gayet cesur ve oldukça taraf tutmadan gerçekleştirilmiş bir inceleme koyuyor önümüze.

Kitapta çok boyutlu tartışılan bir diğer önemli soru ise şu:

Bir tüketici olarak okur üretilebilir mi?

Ertürk Akşun’un bu soruya kitapta verdiği, yanıtlardan biri de aynen şöyle:

“Çoksatar sanat ürünleri gerçekten de sadece kendi içeriğiyle ve gücüyle mi bu başarıya ulaşıyor yoksa üzerinde manipülasyon yapılıyor da o yüzden mi çoksatar oluyor?

Uzun yıllardır yayıncılık sektöründe emek veren biri olarak elbette konu beni de içine ister istemez alıyor. (...) ‘İsteği dışında tüketici üretilebilir mi?’ sorusuna verdiğim yanıt hem evet, hem hayır. Birikimi olmayan okur okuyacağı kitabı seçerken elbette toplumun yönlendirmesiyle hareket eder. Bu tür tüketici iyi bir kitabın peşinde değildir. Yapacağı eleştiri de zaten ‘iyi bir kitaptı’ olacaktır en fazla. Çünkü kafasında iyi kitabın nasıl olduğuyla ilgili hiçbir fikir ve birikim yok.”

İşte tam da bu yüzden insanın bir birikim olduğunun altı kalın çizgilerle çizilmeye başlıyor kitap boyunca. Kitlelerin ve kitle iletişim araçlarının pazara sunduğu ürünler arasında kaybolan okur, iyi kitabın ne olduğu, kendisinin bu anlamda neye ihtiyacı olup olmadığı hakkında bilgiye ve birikime sahip olmadığı için aslında yönetilen bir kitledir. Pazarın en kıymetli tüketicileridir onlar.

‘İnsan Birikimdir’ kitabı sadece yazar ya da okur olarak değil, çağımızın nitelikli tüketici figürü olarak her insanın kendi içeriğini yoklaması açısından kıymetli bir okuma vaat ediyor.