15 Temmuz gecesi başlayan selalarla birlikte, ortaya çıkan ilk resim sarıklı, cübbeli, organize kişilerin tekbirlerle yürüyüşüydü. Darbe sonrası devam eden bir aylık nöbetler boyunca, hem Ankara Beştepe’de hem İstanbul’da demokrasi şölenleri, ‘zikir ayinlerine’ dönüştü. Yine aynı gece ‘Suriye artığı’ bazı cihatçılar, ‘devletin polisine yardım için’, silahlarıyla sokaklara indi. Nureddin Yıldız gibi tarikat şeyhleri ise müritleriyle stratejik noktaları tuttu.

Rabia işareti ve bayrak neredeyse ‘yeni devletin’, ‘yeni sembolleri’ oldu. Müslüman Kardeşler kimliğine giydirilen milliyetçilik entarisi şov için uygun yerler seçti. İstanbul Beşiktaş’ta 36’sı emniyet memuru 8’i sivil toplam 44 kişinin hayatını kaybettiği iki ayrı bombalı saldırının ardından Vodafone Arena Stadı’nda bir organizasyon gerçekleştirildi. 22 Aralık 2016 tarihinde, bağış toplamak amacıyla yapılan özel maç öncesinde Kuran tilaveti yapıldı.

Son yıllarda, devletin resmi kuruluşu tarafından verilen gerici fetvalar gündemden düşmedi. Diyanet işi, ‘babayla kız çocuğunun nikah kıyabileceğine yönelik skandal ensest fetvasına kadar vardırdı.

Fakat bir anda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan çıktı ve Sosyal Doku Vakfı Derneği Başkanı Nureddin Yıldız özelinde, açıklamalarıyla tartışma yaratan ‘hocaları’ hedef aldı: “Kadınla ilgili dinimizde kesinlikle yeri olmayan, kendilerine göre içtihatta bulunan kişiler çıkıyorlar. İslamın güncellenmesinin gerektiğini bilmeyecek kadar aciz bunlar…”

Erdoğan’ın sözleri, IŞİD’in 20 Ağustos 2016’da gerçekleştirdiği ve 53 kişinin öldüğü Antep ‘düğün saldırısından’ sonra sarfettiği, “Bugüne kadar sabrettik” ifadeleri kadar tuhaftır. Cumhurbaşkanı geçmişten beri asla önceden kurgusu olmayan bir adım atmadı.

Sabırdan ziyade, bir yol arkadaşlığının neden bugün sorgulandığı ile ilgili birçok soru işareti var. Bu soruların cevapları, Ahmet Hakan gibi bazı ‘saf’ ve ‘temiz’ düşünceli gazetecilerin, “Ve Tayyip Erdoğan, Nurettin Yıldız gibilerin fişini çekiverdi” ifadeleri kadar basit değil. Peki varsayımlar nedir, bakalım.

Deniz bitti
Halis Bayancuk kod adlı Ebu Hanzala’nın ‘Tevhid Grubu’ndan Furkan Vakfına, Nur Cemaati’ne, İnsani Yardım Vakfı temsilcilerine (İHH) kadar bir çok yapı ve kişi feryat figan ediyor. Yıldız’ı savunanların başında ise kısa zaman önce benzer bir muameleyle karşılan Akit gazetesi geliyor. Soruşturma açılan programcısı Ahmet Keser, “Sivil öldürecek olsaydık Cihangir, Nişantaşı, Etiler’den başardık” sözleri nedeniyle 4.5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. İlginç bir nokta var. Akit’e devlet, kaynaklarını eskisi gibi seferber edemiyor. Reklam gelirleri düşük. Para bitti. Tıpkı Akit gibi pek çok tarikata da bundan böyle devlet sponsor olamayacak. Sistem; kendi kaynaklarını yaratıp devlet içinde çark kuramayan, İsmailağa ve Menzil tarikatları dışındakileri sırtında taşıyamayacak.

Halifeliğin ilanı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2019 Başkanlık seçimlerine hazırlanırken, bir yandan da toplumun farklı kesimlerinde gücünü test ediyor. Siyasi iktidar, merdiven altına kadar inen tarikatların kontrollüden çıkmakta olduğunu görüyor. Uzun vadeli bir plan. Dine referansı olan sistemlerde sadece yargı gibi devlet mekanizmalarını kontrol etmek yetmiyor. Toplumsal yapılar da tek elde toplanmalı. Bu tip çıkışlar artacak. Erdoğan dini de tek elde toparlamak istiyor.

Danışıklı dövüş şüphesi
Nurettin Yıldız gerçekte ‘Başkan’ın adamlarından birisi. Toplumun her kesiminde özellikle kadın ve çocuk istismarı konusunda büyük bir tepki var. Bu tepkileri dinden referans alan düzenlemeler ve sonuçları arttırıyor. Sadece seküler kesimler değil mütedeyyinler de rahatsız. İlahiyatçı İhsan Eliaçık tarafından farklı kaynakların taranması ile yapılan sosyolojik araştırma, Türkiye’de ateist ve dinsiz sayısının arttığını gösteriyor. Türkiye, bu sıralamada Arabistan ve Mısır’ın ardından üçüncü sırada yer alıyor. Saadet Partisi’nin ‘demokrat’ çıkışı tam da bu noktalarda AKP’yi endişelendiriyor. Seçime giderken, ‘güncelleme’ ile “İktidar aslında dinden çıkarıyor” imajı silinmek isteniyor.

Daha derin işler
Erdoğan, satrancı iyi oynuyor. Nurettin Yıldız’ın söyledikleri yeni değil. Üstelik, Kuran’ı referans alıyor. Ankara Esonbağa Havalimanı’ndaki zikir ayininin kim tarafından yapıldığı ve neden karşı çıkılmadığı belli değil. Ne var ki; tepkiler çok net: “İyice azıttılar bunlar.” Peki zikire ilk desteği sosyal medyadaki paylaşımlarıyla kim veriyor biliyor musunuz? Aczimendiler. Cumhurbaşkanı, yeni 28 Şubat etkisinden korkuyor ve bunu stratejik bir birimde bertaraf etmek için uğraşıyor.

Batı öyle istiyor
Avrupa, Türkiye’de dibe vuran demokrasinin yanı sıra seküler sistemden kopuştan da rahatsız. Gazetelerde Erdoğan konulu haberlerin çoğu ya Sultan ya da Halife sıfatıyla yayınlanıyor. Başta Brezilyalı çizer Carlos Latuff olmak üzere pek çok karikatürist, Erdoğan’ı çizerken, IŞİD’i çağrıştırır biçimde sarık ya da ‘kanlı kılıç’ simgelerini kullanıyor. Demokrasiye ilişkin kirli pazarlıklar sadece gazeteci ya da aydınlar üzerinden yapılmıyor. Sistemin cilalanması da konuşuluyor.

İkiyüzlülük
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, aslında dahice ‘güncellemeye’ atıfta bulunurken, esas mesele aynı ölçüde toplumun buna ayak uyduramaması. Gazeteci saflığı ya da iyimserliğine kapılmadan önce bazı sorular üzerinde düşünmek şart:
Nurettin Yıldız denilen kişinin fetvaları neden şimdiye kadar görmezden gelindi?

Diyanet, onun fetvalarından eksik ne yaptı?

Şeriatın kestiği parmak, mesele Afrin’de TSK, cihatçılarla ortak operasyonu sürdürürken acımıyor mu?