Ne güzel şiir kitaplarıydı onlar: Melih Cevdet Anday’dan “Yanyana”, Sabahattin Kudret Aksal’dan “Elinle”, Salâh Birsel’den “Ases”, İlhan Berk’ten “Şenlikname”, Edip Cansever’den “Dirlik Düzenlik”, Metin Eloğlu’ndan “Türkiye’nin Adresi”, Cahit Irgat’tan “Ortalık”, Ercümend Behzat’tan “Üç Anadolu”, Oktay Rifat’tan “Âşık Merdiveni”, Behçet Necatigil’den “Evler”, Cemal Süreya’dan “Üvercinka”...

Hemen hepsi cep kitabı boyunda ve gerek kapakları gerek içleri dönemin ünlü ressamlarının desenleriyle bezeli...

Bu, çoğu şiir olmak üzere, etiketi 250’yi aşkın kitabın kapağını süsleyen “Yeditepe” Yayınevi...

Ve önceleri “gazete”, sonraları “dergi” olarak 1 Nisan 1950’den 1980’lere uzanan tarihiyle “Yeditepe”...

Hem yayınevi, hem dergi, hem de kurulduğu 1955’ten beri edebiyatımızın en saygın ödüllerinden biri olan “Yeditepe Şiir Armağanı”nın altında sahip ve “yazıişlerini fiilen idare eden” olarak bir sanat “gönüllüsü”nün adı bulunmakta: Hüsamettin Bozok...

Peki, neler var bu birikimden oluşan “arşiv”in tavan arasında?

Elbette, şairler ve kendi “el”leriyle ak kâğıtlara döktükleri şiirleri...

Sabahattin Kudret Aksal, “Aksal”ını atarak imzalamış “Akşam Oldu” şiirini. “ı”ların üzerinde yarım ay biçiminde bir işaret. Yeni kuşaklar bilmezler, “ı” ile “i” harfleri birbirine karışmasın diye “ı”lar işaretlenirdi o zamanlar.
Melih Cevdet Anday, “Yeditepe” antentli kâğıda yazdığı “Kardeşim Hüsamettin’e” notuyla göndermiş “Bir Ağıt” şiirini. “Yeditepe”nin ilk çıktığı, yani 50’li yılların başları olmalı...

Talip Apaydın’ın “Gece İşçisi” şiirinin sağ üst köşesinde “27.11.1957” tarihi, M.Sunullah Arısoy’un “Yok”unun Yeditepe’ye hicreti 1958...

Necati Cumalı da Sabahattin Kudret gibi “ı”ların üzerini noktalayanlardan. Fakat Edip Cansever, Sait Maden gibi şiirin sayfa üzerinde duruşuna özen gösterenlerden değil. “Irgat Karısının Türküsü”nü 5-6 parçaya bölünmüş bir zemin üzerinde yazıya dökmüş dolmakalemiyle...

Hasan İzzettin Dinamo’nun “Yeditepe”nin 154. sayısında çıkan “Makina Metafiziği” şiiri 12.8.1968 tarihini taşıyor. Dinamo, “Gagarin”e adadığı şiirinde imzasını kâğıdın sağ üst köşesine kondurmuş...

Ve bir sürpriz: İktisat ve tarih alanındaki çalışmalarıyla tanınan Sencer Divitçioğlu’ndan bir “Ağıt” şiiri...

Metin Eloğlu, “Karanfil” şiirinin altına şu notu düşmüş:

“Patron, son zamanlarda çıkan şiirlerin ekserisinde irili ufaklı bazı yanlışlar, değişmeler var. Herkesinki mi böyle, yoksa mürettiplerin gadri bana mı? Azıcık göz kulak oluver Allah aşkına...”

Cahit Irgat, “Düdük” şiirinin yan tarafına eski harflerle şu notu eklemiş:

“Hüsamcığım, bunu istersen neşret, istersen etme. Senin reyine bırakıyorum.” İmza: C.I.

Feyyaz Kayacan 24.11 1980’de Londra’dan yazıyor:

“Hüsamcığım, sana yolladığım şiirde ufak bir değişiklik yaptık. Öyle basarsan sevinirim. Daha önceki mektubumda rica etmiştim senden. Ülkü Tamer’e kitap filan yollamıştım, cevap alamadım. Belki çok işi çıkmıştır. Londra’da yalnızlıklar içinde küflendiğimden en küçük şey büyük bir endişe kaynağı oluyor benim için. Soruver n’olur. Gözlerinden öperim. Feyyaz”

Ve Cemal Süreya, daha adının bir harfini atmamış o zamanlar. Yıl, 1958’de “Üvercinka”nın yayımlanışından önceye düşmeli, ki “Cemal S.Seber” adıyla “Eskişehir’de Vişnelik mahallesi Zambak sokak no: 7”de ikâmet etmekte... Dipnotunda “Selam eder” ibaresinin yer aldığı şiirin adı da gölgesini Süreya’nın hiçbir kitabına düşürmeyen “Eskişehir Şiiri”...

Ahmet Hamdi Tanpınar da şiirlerini eski harflerle yazanlardan. “Mükemmelliyetçi” bir şair olduğu için de sözcükleri sık sık değiştirenlerden. 1961’de çıkan ilk ve tek şiir kitabı “Şiirler”in yayımlanmadan önce arkadaşı Hasan Ali Yücel ile yayımcısı Hüsamettin Bozok’a her gün bir mısraı, her hafta bir şiiri değiştirerek neler çektirmiştir? Unutmadan, “Şiirler”in de bir Yeditepe yayını olduğunu ve yayımlandığının ertesi yılı Yeditepe Şiir Armağanı’nı aldığını sözün arasına sıkıştıralım.

Yeditepe Armağanı’nı Nasıl Aldım?
Üçüncü şiir kitabım “Çırak Aranıyor” 1978’de Cem Yayınları arasında çıktı. O yılın beğenilen kitaplarından biri oldu ki, 1979’da “Yeditepe Şiir Armağanı”na değer bulundu.

Armağan’ın “parasal” bir değeri yok. Agop Arad, Yeditepe’nin amblemi ile kitabımın ve adımın yer aldığı bir plaket yaptırmış, bir “öğle rakısı” ile bu olayı kutlayacağız, bu arada da Hüsamettin Bozok “armağan”ımı verecek...
Hatırlayabildiğim kadarıyla Seçici Kurul üyelerinden Oktay Akbal, Sami Karaören, Recep Bilginer, Konur Ertop, Adnan Özyalçıner ve Hüsamettin Bozok ile Sirkeci’de “Şehir Lokantası”nda bir araya geldik.

Bozok plaketi, Arad çini mürekkebiyle yaptığı bir resmimi verdi.

Ve armağan aldığım için de benim dışımda hesap ortaklaşa ödendi.

Şimdi o “sarı çinko” plaket ile “çini mürekkepli” resim, hayatımın ve şiirimin ender bir “armağan”ı olarak durmakta çalışma masamın üzerinde...