Popüler kültürün iki önemli alanı, sinema ve müzik, ikinci kez ‘İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’nde buluşuyor. Festivalde müzik üstüne filmlerle film müziğinin seçkin örnekleri yer alıyor.

Bırak kendini müziğe
Fotoğraf: IMDb

Nicedir nitelikli bir film festivalinin özlemini çeken İzmir’de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin geçen yıl başlattığı ‘İzmir Uluslararası Film ve Müzik Festivali’ önümüzdeki cuma günü İzmirli sanatseverlerle buluşacak. Okurlarımızın, festivalin yönetmeni olarak pek tarafsız kalamayacağım bu etkinlikten söz etmemi anlayışla karşılayacağını umarım. Bu yıl, İzmir için çok özel bir tarih; İzmir’in Kurtuluşu’nun 100’üncü yılı. Bu nedenle, programda 100 uzun metrajlı, 20 belgesel ve kısa metrajlı filme yer veriyoruz.


İçeriği Kültürlerarası Sanat Derneği tarafından belirlenen, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Dairesi’nin hayata geçirdiği festival, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ile Belediye’nin farklı birimlerinin, İZELMAN, İZFAŞ gibi Büyükşehir Belediyesi iştiraki şirketlerin yanı sıra, İtalya Büyükelçiliği, İzmir İtalya Konsolosluğu, Goethe Institut, Institut Français, Avusturya Kültür Ofisi, Melina Mercouri Foundation, Instituto Cervantes, German Films, Bahçeşehir Üniversitesi gibi kurumların, Ege Park, Cinema Pink, MUBI, ARKAS, Four Points by Sheraton, Swissotel gibi özel kuruluşların mütevazi katkılarıyla gerçekleştiriliyor. Festivalin pembe flamingolu afişinin ressamı Ayşegül Yeşilnil, ‘Kristal Flamingo’ ödülünün yaratıcısı heykeltıraş Sema Okan Topaç ve festival jeneriğini tasarlayan BAU Çizgi Film ve Animasyon Bölümü öğrencileri Navid Dashti ve Ece Önal’a buradan teşekkür etmek isterim. Bu isimleri sıralamamın teşekkürden öte bir anlamı var. İzmir gibi tarihi ve turistik değerleriyle sinema sanatı ve endüstrisi için ideal bir plato oluşturan İzmir kentini sinema dünyasına tanıtmakta önemli bir rol üstlenebilecek festivale destek vermeyi düşünmeyen sermaye kuruluşlarına, ticaret ve sanayi odalarına, ulaşım şirketlerine ve yüksek öğretim kurumlarına bir çağrı yapmak istiyorum. Bu festivale destek vermek, kentinize sahip çıkmaktır. Hedefimiz, Cumhuriyetimizin 100’üncü yılında festivali daha da büyütmek, kapsamına uluslararası bir yarışma ilave etmek… Büyükşehir Belediye Başkanı, sanatsever Tunç Soyer’in İzmir’i bir sinema kenti yapmak, festivalimizi dünyanın önde gelen film festivalleri arasında konumlandırmak için verdiği çabaya omuz vermekten kaçınmayacağınızı umuyorum.

USTALARA SAYGI

Festival programı, 120 filmden oluşuyor. Yaklaşık üçte biri ulusal sinemamızdan, üçte ikisi dünya sinemasının örnekleri arasından seçildi. Aralarında çok yeni filmler de var, klasikler de… Klasikler çok önemli. Bir kentin sinema kültürünün gelişmesi için sinemanın klasiklerinin tanınması ön koşuldur. Bu yüzden Tunç Soyer’in festivalin basın toplantısında müjdesini verdiği Sinematek çok önemli. Kadıköy Belediyesi’nin Sinematek /Sinema Evi ile el ele vererek yıl boyunca gösterilerini sürdüren bir kültür kurumu oluşturma, kent kültürünün zenginleşmesi ve kentlilik bilincinin geliştirilmesi adına büyük katkı sağlayacağına inanıyorum.

Klasiklerden neler var programda diye meraklanıyorsanız, hemen açıklayayım… Bu yıl iki ustayı ağırlayacağız: dünyada film müziği denilince ilk akla gelen isimlerden Zbigniew Preisner ve ülkemizde film müziğinin ustalarından, yönetmen ve yazar Zülfü Livaneli. Festivalin Onur Ödüllerinden biri, 10 Haziran’da Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’ndeki Açılış Töreni’nde Zülfü Livaneli’ye takdim edilecek. Ardından Rengim Gökmen’in yönetiminde AASSM Senfoni Orkestrası Livaneli’nin film müziklerinden oluşan bir konser verecek. Diğer Onur Ödülümüzün sahibi Z. Preisner ise ödülünü 19 Haziran’daki Kapanış Töreni’nde alacak. İki ustanın müziklerini yaptığı filmlerin yanı sıra, ‘Ustalara Saygı’ bölümünde Carlos Saura’nın müzik ve dans filmlerinden bir seçki ile ünlü Fransız besteci Alexandre Desplat’nın “Odadaki Yetişkinler”, “Subay ve Casus” ve “Eyfel” filmleri gösterilecek.

ROTA, THEODORAKİS VE BÜKEY

Festivalin ‘Anılarına’ bölümünde iki yabancı, bir yerli ustanın bestelerini yaptığı filmler var. Mikis Theodorakis’in “Ölümsüz / Z”, “Zorba” gibi başyapıtlarının yanı sıra, ülkemizde bilinmeyen bir filmi, Albaylar Cuntası’na direnen Politeknik öğrencilerinin direnişini şarkılarla anlatan “Prova” adlı Jules Dassin filmi; Fellini filmlerinin unutulmaz bestecisi Nino Rota’nın iki Fellini, bir Coppola başyapıtı ve sinemamızda 200’e yakın beste ile kırılması olanaksız bir rekorun sahibi Metin Bükey’in müziklerini yaptığı bir Akad klasiği “Vesikalı Yarim”, bir Metin Erksan klasiği “Sevmek Zamanı” ve bir Atıf Yılmaz klasiği “Ah Güzel İstanbul” var. İzlemiş olsanız da beyazperdede yeniden izlemenizi öneririm bu önemli yapımları. Nino Rota’dan bahis açmışken, kapanış gecemizin müzikli bölümünden söz etmeden geçmeyeyim. Bu gecede, İtalya’dan gelecek ‘Nino Rota Ensemble’, Rota’nın film müziklerinin yanı sıra, Maurice Jarre, Morricone, Piazzola, Gardel gibi ustaların parçalarını seslendirecek. Festivalde yer alan başka anmalar da var: Judy Garland’ı ve korku sinemasının sessiz başyapıtı “Nosferatu”yu 100’üncü yıldönümlerinde anıyoruz. “Nosferatu”ya Almanya’dan gelecek caz grubu ‘Küspert & Kollegen’ eşlik edecek.

Tabi, ‘Özel Gösterimler’ bölümünde yer verdiğimiz, Cahide Sonku’nun başrolün yanında -Sami Ayanoğlu ve Orhan M. Arıburnu ile birlikte- yönetmenliğini de üstlendiği, Zeki Müren’in ilk film çalışması “Beklenen Şarkı”yı, Canan Gerede’nin “Bergen”den yıllar önce çektiği ve aynı konuyu işlediği çok başarılı filmi “Aşk Ölümden Soğuktur”u, Nihat Durak’ın “Kapı”sını, Derviş Zaim’in son filmi “Flaşbellek”i de unutmadan… Ustalardan söz açmışken, bu yıl Festivalin Emek Ödüllerini alacak iki isme değinmeden geçemem. Mesleğimizin duayeni Atilla Dorsay ve Yeşilçam’ın yüzlerce filminin müzik seçimlerini yapan, ülkemizde ses mühendisliğinin öncüsü Necip Sarıcı… Sarıcı, Metin Bükey’le anılarını ve kariyerinin ilginç anlarını paylaşacak İzmirli sinemaseverlerle. Atilla Dorsay da, Leman Dorsay’la birlikte yeni kitaplarını imzalayacaklar.

ULUSAL YARIŞMA

Gelelim gençlere… Festivalin yarışmalı bölümünde yer alan 10 filmin büyük kısmının yönetmenleri ilk ya da ikinci filmlerini çeken genç sinemacılar. Hemen hepsi çeşitli festivallerden ödüllerle dönmüş. Aralarında bir de usta var: “Hiçbiryerde”, “Rıza”, “Saç”, “Ben O Değilim”, “Yol Kenarı”nın yönetmeni son filmi “Kerr” ile geliyor İzmir’e. Sinemaseverler, “Gölgeler İçinde”nin yönetmeni Erdem Tepegöz’ü “Zerre”den, “Beni Sevenler Listesi”nin yönetmeni Emre Erdoğdu’yu “Kar”dan, “Zin ve Ali’nin Hikâyesi”nin yönetmeni Mehmet Ali Konar’ı “Renksiz Rüya”dan anımsayacaktır. Diğerlerini bu yıl izleyeceksiniz (Uluç Bayraktar “9,75”, Ziya Demirel “Ela ile Hilmi ve Ali”, Ferit Karol “Kumbara”, Çağıl Bocut “Sardunya”, Tufan Taştan “Sen Ben Lenin”) ama bu keşfe değer. Genç sinemamızdan umut kesmememiz gerektiğini kanıtlayan yapıtlar hepsi de. Erden Kıral başkanlığındaki jürimizin ‘En İyi’leri seçmekte epey zorlanacağını düşünüyorum. Ama, jüride yer alan sinema ve müzik dünyamızın değerli isimlerine, yönetmen Biket İlhan, yönetmen-yazar Ebru Şeremetli, besteci Güldiyar Tanrıdağlı, programcı-yapımcı İzzet Öz, oyuncu Selen Uçer ve müzisyen-opera sanatçısı Selva Erdener’e güvenim tam.

Son yılın filmleri arasında bu listeye girmeyi hak eden birkaç film daha var. Ama, özgün müziği olmayan yapımları (Okul Tıraşı, Anadolu Leoparı, İki Şafak Arasında) bu seçkiye dahil etmedik, yarışma şartnamesi gereği. Nisan Dağ’ın müzisyenlerin yaşamı üstüne ödüllü filmi “Bir Nefes Daha” ise ‘Özel Gösterimler’ bölümünde yer alıyor. İzmir Uluslararası Film Festivali’nin genç kuşağa verdiği önemin bir kanıtı da ‘Müzik Konulu Kısa Film Proje Yarışması’. Bu yarışmada seçtiğimiz 10 filmin yönetmenleri festivalin ilk beş günü düzenlenecek proje geliştirme atölyesine katılacak. Projenin sonuçları seneye 3’üncü Festivalde seyirciyle buluşacak. Daha çok film vardı okurlara önermek istediğim; örneğin iki Alman yapımı, Cem Kaya’nın yönettiği “Aşk, Mark ve Ölüm” ile Andreas Dresen’in “Rabiye Kurnaz George W. Bush’a Karşı”... Onlardan da başka bir yazıda söz ederiz…