Atılan taş, sudaki etki gibi. Çember genişleyerek yayılıyor. ‘Suda iz kalmaz’ diye düşünülüyor. Şimdilik belki! Ama taşın ağırlığı büyük. Etkisi sürekli olacak. Sedat Peker’in deprem etkisi yaratan videolarının artçıları dinecek gibi değil.

Siyasetten medyaya, toplumsal katmanlardan iş dünyasına herkes kırılmanın farkında. Tüpün içinden çıkan macunu geri sokmak imkânsız. “Peker ne yaptı?” sorusunun somut karşılığı, maddeler halinde verilirse çatırdama daha net duyulabilir.

HALININ ALTINDAKİ PİSLİĞİ GÖSTERDİ

Malumun ilanını belgeledi, ülkeye, büyük bir kirin üstünde oturduğunu gösterdi. Kirin, eski Türkiye’den geldiği, ‘yenisini’ inşa için kullanıldığı, dahası tortuya başka büyük pislikler eklendiği anlaşıldı. Çürük ahlak ve suç üzerine bina edilen ülke gerçeği ile yüz yüzeyiz.

BÜROKRASİDEN DEVLETE KADAR

Sadece emekli Yarbay Korkut Eken ve son Başbakan Binali Yıldırım’a ilişkin iddialar bile hem kir, hem kanı tanımlamaya yeter. Eken, Peker’in kardeşi Atilla Peker ile Kıbrıs’a güneşlenmeye gitmedi elbette. Gazeteci Kutlu Adalı cinayeti artık faili meçhul değil! Yıldırım ailesinin ‘ticareti' gibi açık. Birleşmiş Milletler (BM) talihsiz bir anda, talihsiz bir rapor yayımladı.

SİYASETTEN PARTİYE KADAR ÇAMUR KÜRÜ

‘Uyuşturucu trafiği’ raporuna göre, küresel salgın ile sevkıyat yöntemleri değişti. Maske ve dezenfektan içinde uyuşturucu kaçakçılığı yapıldığı kaydedildi. Son başbakanın, Peker’in açıklamaları sonrası, “Oğlum Venezuella’ya salgın için malzeme götürdü” sözleri doğruymuş meğer!

DEVLET RUTİNİN İÇİNE HİÇ GİRMEMİŞ MEĞER

Çürümüşlük, eski Türkiye’den yuvarlanmış ve bugüne çığ olarak gelmiş. Anlaşılan devlet hiçbir zaman rutin içine girmemiş! Peker’in anlatımlarının kritik noktasında AKP’li Metin Külünk var. Videoda sözü edilen gazete baskını önemli. Almanya’daki Türkçü-dinci yapılanmalarda Külünk’ün imzası olduğu ise sır değil.

DEVLET-SİYASET-MAFYA-TARİKAT-CİHAT ‘BEŞGENİ’

İleri sürülen ‘aylık 10 bin dolar’, “Çete ve paramiliter güçlerin finansmanında mı kullanıldı?” sorusunu da gündeme getiriyor. Bunun gibi Peker’in henüz 3 yıl önce yaptığı, İsmailağa sponsorluğundaki iktidar mitingleri ve ÖSO sevkıyatı, devlet-siyaset-mafya üçgeni klişesine, 2 yeni unsur ekliyor. Tarikat ve cihat. Üçgen değil beşgen!

BİRAZ TURAN, BİRAZ KURAN, GERİSİ DOLAR

“Devlet nasıl teslim alınır, rant nasıl elde edilir, kimlere göz yumulur?” soruların geçmişten gelen karşılığı var. 2009’da, binlerce faili meçhulden sorumlu ‘Yeşil’ kod adlı Mahmut Yıldırım’ın ses kayıtları bilgi veriyor. Yeşil’in sadece telefon ile haraç topladığı kişilerden biri, ‘Tilki Selim’ olarak bilinen Selim Işık.

1995’te, Van’da Yeşil’le görüşmesini teybe kaydediyor. Yeşil’in ifadelerinin özeti her şeyi anlatıyor:

“…Narkotikten sorumlu başka bir kanalımız var. Bir de İstanbul kanalı... Senin İstanbul’da da çok adın geçiyor. İstanbul kanalını sustur. Sana ilerde bir hesap numarası veririm, sen onlara bir miktar çıkart da onlar sussun! …Sen yalnız yemediğin zaman da, çok çok rahat hareket et…”

Çatışma ve savaş, rant kapısı. Devletin bekası bu mu? Kirli politikalar üzerine kurulan nemalanma mücadelesi! Biraz Turan, biraz Kuran, gerisi dolar. Geçmişten günümüze, en iyi örneklerden biri, Peker’in videolarında da ismi geçen Mehmet Ağar.

Ağar ailesi, uyuşturucu göndermesi, limana çökme iddiası ile anıldı. Mehmet Ağar’ın oğlu, AKP’li Tolga Ağar’ın adı, Yeldana Kaharman adlı gazetecinin şaibeli ölümü ile de yine gündeme geldi. Ağar eski Türkiye’nin, yeni Türkiye’ye aktardığı ‘örnek’ figür. Yeni Türkiye’nin kirli tortusu hakkında ipucu.

TÜRKİYE ORTAYA SARILACAK BELGELER ÇAĞINA GİRDİ

Peker videolarından, korkup başkasını satanlardan ve ‘anlatılanların ilhamı ile’ kıpırdamaya başlayanlardan, Türkiye’nin ‘etrafa saçılacak belgeler çağı’na girdiğini anlıyoruz. Kamu yararı gözetenler gibi kirli iktidar oyunları için belgeleri pazarlık olarak sürenler de olacak.

KAVGA BÜYÜK

Bu kırılma, iktidar içi kavgayı da gösterdi. Gerçekte MHP ile AKP arasında bir kavga var. Tıpkı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu çekimesi gibi. AKP çatısı altındaki klikler de nemalanma ve güç biriktirme telaşında. En trajik taraf hepsinin yurttaşa karşı olması.

ERDOĞAN PROGRAMI ÖNE ÇEKTİ

Erdoğan sonunda konuştu ve kaos vurgusu yaptı. Seçime henüz 2 yıl varken, çok sert ifadelerle gerginliği tırmandırdı. Aslında 2 şey söyledi: “İktidar karşıtlarına her muamele meşrudur ve seçimle iktidar kaybetmek konusunda, kafam berrak değil!” Unutuyor; halkın teveccühünü almayan bir iktidar ne yaparsa yapsın tutunamaz.

NE OLACAK ŞİMDİ?

Peker, sütten çıkmış ak kaşık değil, eski ortak. Ancak somut suç dosyaları felsefe profesörleri ile değil, itiraflardan yola çıkarak hazırlanır. Her anlatana ‘terörist’ ve ‘suçlu’ yaftası yapıştıran, “Onların sözünün değeri yoktur” diyen iktidar, yıllardır adı sanı bilinmemiş itirafçılarla, insanları cezaevinde tutuyor.

Peker, parça parça koparmaktan, avuç koparmaya geldi. Şimdi “Kol, bacak koparacağım” diyor. İnsan ister istemez ‘sırada kafa koparma mı var?’ diye merak ediyor!