Ekonomik krize dayanamayan kitapçılar bir bir kepenk kapatıyor. Örgütlülüğün önemine değinen kitapçılar, “Devlet destekli, teşvik programlı öneriler yerine, hak verilmesini beklemeden o hakları almalıyız” diyor.

Birbirimizden başka çare yok

Işıl ÇALIŞKAN

Ekonomik kriz nedeniyle kepenk kapatan kitabevlerinin sayısı artıyor. Bunun son örneği de Beyoğlu’nun köklü kitapçılarından Pandora Kitabevi oldu. 1991 yılından beri Beyoğlu’nda kitapseverlere hizmet veren kitapçı sosyal medya hesabında yaptığı şu açıklamayla Beyoğlu’na veda ettiğini duyurdu: “10.08.1991 günü açtığımız Pandora Beyoğlu şubemizi 31.07.2022 günü kapatıyoruz. Var olun.” 1991’de ilk şubesini Beyoğlu’nda açan, 2001’de Koç Üniversitesi ve 2014’te Nişantaşı şubeleri ile hizmete devam eden Pandora Kitabevi Nişantaşı şubesi ile edebiyat okurlarıyla buluşmaya devam edecek.” Geçen yıl İstiklal Caddesi’nin bir başka sembol kitapçısı Denizler Kitabevi de 1993’ten beri faaliyet gösterdiği mekânının kepengini indirerek, Kuledibi’ndeki yeni yerine taşınmıştı. Yazık ki bu örnekler yalnızca İstanbul ile de sınırlı değil. Ülkenin dört bir yanında ekonomik sıkıntılarla boğuşan ya da kepenk kapatmak durumunda kalan kitapçılar var. Ülkenin farklı yerlerinden kitapçılarla yaşadıklarını ve çözüm önerilerini konuştuk.

VERİLMESİNİ BEKLEMEDEN O HAKLARI ALMALIYIZ

İzmir’de bir buçuk yıl boyunca faaliyet sürdüren ve kısa süre önce kepenk kapatan Tante Rosa Kitabevi’nin işletmecisi Ayla Uçar, kitabevinin kurulduğu günden beri dayanışma ile yoluna devam ettiğini söyledi ancak meslektaşlarından bir destek göremediğinden yakındı. Yayınevlerinin kapanmasındaki en büyük etkeni sorduğumuzda Uçar, “En net tanımıyla üretim yapılmayan maddeler ve bunu hazırlayan siyasi iktidar” cevabını verdi.

birbirimizden-baska-care-yok-1020880-1.
Ayla Uçar
Tante Rosa Kitabevi işletmecisi

Çözüm önerisini sorduğumuzda ise örgütlülüğün önemine değinen Uçar, “Çözüm, birbirimizi hatırlayarak kurulacak güçlü bir mesleki birlikten geçiyor. Başka yolu da yok. Birbirimizden başka bir çaremiz de yok. Bizden daha eski, daha deneyimli olan meslektaşlarımızla da birlikte, net bir örgütlenme, bir çatı oluşturmalıyız. Devlet destekli, teşvik programlı öneriler yerine, hak verilmesini beklemeden o hakları almalıyız” şeklinde konuştu.

Uçar, diğer çözüm önerilerini ise şöyle sıraladı: “Sabit fiyat yasası başta olmak üzere, yerel yönetimlerin de dâhil olduğu kültür ve sanat güzergâhları, fuarlar, etkinlikler organize edebilmeliyiz. Bazı vergilerden muaf tutulmalıyız. Yerel yönetimler kendi markalarını kurarak aslında bize ciddi bir zarar veriyorlar. Bunu, net çizgilerle ayıracak bir derneğe ihtiyacımız var. Bütün siyasi bileşenlerin parti programlarına bakın. Kimse bizden bahsetmez. Lüks ihtiyaç olarak duruyoruz onların bahsettiği birbirine laf yetiştiren anlayışlarının arasında.”

SİFTAH YAPMADAN KAPATABİLİYORUZ

İstiklal Caddesi’nde bulunan ve ekonomik kriz nedeniyle kepenk kapatmak durumunda kalan ilk kitabevi İstiklal Kitabevi’nin işletmecisi Medet Daş, kitabevinin ek şubesi olan Bodrum’da devam etmekte. Ekonomik nedenlerden dolayı birçok sektörde olduğu gibi yayın sektörünün de derinden etkilendiğini ifade eden Daş, özellikle kültür kitaplarının satışında çok ciddi bir kriz olduğunu söylüyor. Das, bunun da dolaylı olarak perakendeye yansıdığını belirtti. Bodrum’daki İstiklal Kitabevi’nin satışlarını sorduğumuzda ise, “Hemen hemen yok gibi. Siftahsız kapattığımız günler oluyor. Kitabın yanında çeşitli yan ürünlerle giderleri karşılamaya çalışıyoruz. Pandemiden önce de ekonomik koşullar bizleri çok zorluyordu ama pandemiden sonra durumlar daha da kötü oldu. Burayı da tasfiye etmek istiyoruz ama biraz zor olacak” cevabını verdi.

birbirimizden-baska-care-yok-1020881-1.
Medet Daş
İstiklal Kitabevi işletmecisi

“Kitabevlerinin kapanmasının nasıl önüne geçilebilir?” sorumuzu “1980’den bu yana yayınevi, perakende gibi sektörün hemen hemen her alanında iş yapan birisi olarak, öncelikle devletin, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi, sübvanse etmesi gerekiyor. Kitap kâğıdı üretilmiyor Türkiye’de. Kâğıt dışarıdan geliyor. Kitap kâğıdı üretecek fabrikalar lazım. Telifler, özellikle de yurt dışı telifleri devlet tarafından sübvanse edilebilmeli. Yazarların telifleri sübvanse edilebilirse, fikri anlamda üreten yazarların hakları korunarak ve yayınevlerinin de maliyetleri azaltılırsa, perakendeye de yansır ve kitap fiyatları ucuzlar. Ucuzladığı zaman kitap okuma oranları da artar” diye yanıtlıyor.

BAĞIMSIZ KİTAPÇILAR BURAYA

Bağımsız Kitapçılar Derneği, kitabevlerinin kapatılmasının önüne geçmek için kuruldu. Bağımsız Kitapçılar Derneği’nin Başkan Yardımcısı İsmail Kün, “Yan yana gelmeye ihtiyaç duyuyoruz çünkü tek başına sesimizi duyuramıyoruz. Fuarlar yapılıyor ama bağımsız kitapçılara kimse bakmıyor. Fuar organizasyonu yapılıyorsa bağımsız kitapçının da o organizasyonda yer alması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu. “Sabit Fiyat Yasası” diye bilinen, asıl adı “Yazılı Kültürü Koruma Kanunu”nun çıkarılması gerektiğini savunan Kün, “Fransa’da Almanya’da uygulanıyor, oralarda iyi sonuçlar vermiştir. Bizden kitap alan okur, internette aynı fiyata satış yapabileceğini bilmeli, yayınevleri dengesiz fiyat artışı yapmalı. Kitapçı esnafına kira yardımı yapılması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

birbirimizden-baska-care-yok-1020882-1.
İsmail Kün
Bağımsız Kitapçılar Derneği Başkan Yardımcısı