Depremin vurduğu yerlerden Hatay Samandağ’da halk sokaklarda yaşam mücadelesi veriyor. Depremzedeler medyaya tepki gösteriyor; “Bizim halimizi, doğru, objektif şekilde yazmayacaksınız, hiç çekmeyin” diyor ve resmi görevli de olsa yardımı dokunmayacak kişilerin bölgeye gelip poz vermesini istemiyor.

BirGün deprem bölgesinde | Yurttaşlar öfkeli: “Kimse poz vermeye gelmesin”
Felakette canını kurtarabilen yurttaşlar, zorlu kış koşullarıyla mücadele ediyor.

Gökay BAŞCAN / Hatay

Merkez üssü Maraş olan iki depremle Türkiye derinden sarsıldı. Tablo her geçen saat vahimleşiyor. Depremin en çok etkilediği yerlerden biri olan Hatay’ın Samandağ ilçesinde yurttaşların sokaklarda elektriksiz, susuz, yakıtsız bekleyişi sürüyor. BirGün, depremden en çok etkilenen ve yıkımın izlerini derinden taşıyan Hatay’da yurttaşlar çaresiz bırakıldıklarını, devletin kendilerini kaderlerine terk ettiğini, arama-kurtarma ekiplerinin yetersizliğini, yakınlarını enkazdan kendi imkânlarıyla kurtardıklarını, su ve erzak sıkıntısı olduğunu ve olumsuz hava koşullarıyla mücadele etmekte zorlandıklarını dinledi.

Deprem bölgesinden Aksaray’a kadar kaos hâkim. Aksaray’ın ardından deprem bölgesi güzergâhında olan yakıt istasyonlarında uzun kuyruklar var. Yolda ülke genelinde sergilenen dayanışma her dinlenme noktasında bekleyen TIR’ların, kamyonların, sivillerin mücadelesi ile kendini gösteriyor. Yerel yönetimler ve sivil inisiyatifler yardımlar için kuyruk oluştursa da devletten bir iz yok.

Kentlere sivillerin giriş-çıkışının yasaklandığı duyurulsa da yardımların bölgeye ulaşmadığını duyanlar bölgeye akın ediyor. Yanımızdaki aşçılar ve erzakla Hatay’a girişte sorun yaşamasak da Hatay merkeze doğru trafik yoğunlaşıyor. Trafiğin Hatay’ı geçtikten sonra Samandağ’a yaklaşırken azalması ilçenin kaderine terk edildiğini ortaya koyuyor.

SAMANDAĞ TERK EDİLMİŞ GİBİ

Saat 21.00 sularında ulaştığımız Samandağ sokakları adeta bombalanmış ve terk edilmiş bir kente giriyormuşuz gibi hissettiriyor. Kente sevinç, üzüntü ve öfke çığlıklarıyla girdik. Yerle bir olmuş sokaklardan geçip merkezdeki akaryakıt istasyonunun yanında durduk. Durduğumuz yerde göze çarpan ilk şey metrelerce uzun kuyruklarda bekleyen depremzedelerin yakıta ulaşma sorunu oldu. Geceyi arabalarında geçiren depremzedeler ısınmak ve yardım ulaştırmak için sınırlandırılmış yakıt için uzun kuyruklar oluşturmuş. İstasyonun marketinde tek ürün dahi kalmamış. Tuvaletler ise kullanılamayacak durumda. Kentte elektriksiz ve susuz yaşam mücadelesi veren binlerce yurttaş tuvalet ihtiyacını gidermeye ve telefonlarını şarj etmeye çalışıyor.

Gece boyunca dolaştığımız sokaklarda, tüm kentin yıkılmasına rağmen birkaç binada enkaz çalışmasının sürdüğünü gördük. Yanlarına yaklaşıp selam verdiğimizde ‘Hangi gazete?’ diye soruyorlar. Ana akım medyanın yanlış bilgilerle halkı yanılttığını belirten depremzedeler, “Halimizi objektif şekilde yazmayacaksanız, hiç çekmeyin” diyor.

EKİPMANSIZ KURTARMA MÜCADELESİ

Arama-kurtarmayı sürdürenler, sürecin en başından beri acilen bölgeye ulaştırılması talep edilen ancak kendilerine kulak tıkanan madenciler. Somalı madenciler, Uşak’tan gelen AFAD Gönüllüleri ekipman ve kişi yetersizliğine rağmen büyük riskler alarak çalışmalarını gece boyu sürdürdü. AFAD’ın profesyonel ekiplerinin olmadığını, gönüllülerin de bölgeye ekipmansız gönderildiğini kaydeden ekipler, “Ellerimizle, ayaklarımızla, tırnaklarımızla kazıyoruz” diye anlatıyor.

BENİ YURTTAŞLAR KURTARDI

Enkazdan 30 saat sonra kurtarılan Hatice Temizkan ise şunları söyledi: “Eşim içeride. Çocuklarım çıktı. Çok berbat bir şeydi. Küçücük yerde sular içinde kaldım. Hayatta kalmayı başardım. Ufak tefek yaralarım var çok ciddi yaralarım yok. Herkes çıkacak ben biliyorum. Herkesin yaşayacağından da eminim ben bu apartmanda. Uğur Mumcu, Pınarbaşı Mahallesi Gün 17 Apartmanı. AFAD yeni geldi beni yurttaşlar kurtardı. Oğlum da birkaç kişiyi kurtardı apartmanın içinden.”

İLK 24 SAAT MÜDAHALE OLMADI

Samandağ’a bağlı bir köyde yaşayan, felaketin ardından yardım etmek için merkeze gelen Mehmet Çapar, “Merkezin neredeyse yüzde 80’i yıkıldı. Yıkılmayan binalarda da ağır hasar aldı. İlk 24 saat hiçbir müdahale olmadı. Kendi imkânlarımızla yurttaşları enkazın altından çıkarmaya başladık. AFAD yoktu. Belediyenin imkânları yoktu. Hâlâ yakınlarımıza ulaşmaya çalışıyoruz, enkaz altındakileri aramaya devam ediyoruz. Bütün arkadaşlarla görüştük. Burada beklenen ölü sayısı 6 bine yakın. Ciddi bir sayı. Az önce birini çıkardık, enkazda sağlıklı bir şekilde. Zamanında müdahale edemediğimizden daha önce ses aldığımız binalardan insanları ölü olarak da çıkarabiliyoruz” dedi.

DEVLETTEN HİÇBİR ŞEY GÖRMEDİK

Her şeyi dayanışmayla çözmeye çalıştıklarını belirten Çapar şunları söyledi: “Gıda sorununu hem buradaki gençlerin hem de çevreden gelenlerin yardımlarıyla çözmeye çalışıyoruz. Kıyafet, çorap, bere, mont, kışlık giyecek getirdi arkadaşlar. Böyle bir dayanışma içindeyiz. Devletten hiçbir şey görmedik. Devletin varlığını hissetmedik. Hiçbir kurum, kuruluş yoktu. Kendi imkânlarımızla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Bugün jandarma ve sahil güvenlik bize çok yardımcı oldu. Onun dışında kimseyi göremedik. Yerel yönetimlerin itfaiyeleri geldi, özellikle Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin.”

Depremzede Hüseyin Gümüş de yalnız bırakıldıklarını anlattı. “Deprem her yeri vurdu ama Samandağ’ı da vurdu” diyen Gümüş, “İlk 3-4 saat bazı operatörlerde internet vardı, arama yapabiliyorduk. Birkaç saat öncesine kadar ben internete bağlanamadım, telefon görüşmesi yapamadım. Bütün yakınlarım nasıl olduğumu merak ediyordu, kimse ulaşamadı. Burada belki de enkaz altında kalan birçok kişinin telefonu yanındaydı. Biz dışarda olmamıza rağmen arayamıyorken enkaz altındakilerin yardım istemesi mümkün değil” ifadelerini kullandı.

BİLANÇO ÇOK AĞIR

Saatlerce yakıt sırası bekledikten sonra eli boş döndüklerine dikkat çeken Gümüş, “Alabilen de limitli alıyor. Olayın üzerinden günler geçti. Burada herkes yakıt olmadığını biliyor. İnsanlar yardım istiyor ancak tankerler buraya ulaştırılmıyor. Gelen de çok kısıtlı. İnsanlar şu an araçlarında uyuyor, ısınıyor. Fakat, yakıt yok. Deprem her yeri vurdu ancak Samandağ’ı daha çok vurdu. Ben burada kimseyi göremedim, göremiyorum. Bilgi kirliliği de yayılıyor. Denizin taştığı söyleniyor, herkes yukarı kaçmaya çalışıyor. Ben o an bir jandarma veya polis görmedim. Doğru bilgiyi alabileceğimiz bir yetkili yoktu. AFAD ekiplerini ancak bu sabah gördüm, onlar da çok yetersiz. Her yer enkaz. İnternetimiz olmadığı için bilançosunu paylaşamadık ama bilanço çok ağır” dedi.

POZ VERMEK İÇİN GELMESİNLER

Arkadaşının ailesini enkaz altından kurtarmak için il dışından gelen AFAD Gönüllüsü Mehmet Şenalan, “AFAD, UMKE buraya fotoğraf çektirmek için uğruyor, sonra gidiyor” dedi. Girdikleri enkazdan 2’si sağ 1’i ölü 3 kişi çıkardıklarını belirten Şenalan, “Gece 02.00’ye kadar AFAD, UMKE’den kimse gelmedi. 02.00’de sadece fotoğraf çektiler. Buradaki hiçbir binada teknik bir çalışma olmadı. ‘Sesimi duyan var mı?’ diye buradaki gençler bağırıyor. Zaten ses duyduğumuzda da “Elimizle, ayağımızla, tırnaklarımızla kazıyoruz. Kimse buraya poz vermek için gelmesin” diye konuştu.

MAKİNELERİN ÇALIŞTIĞINI GÖRMEDİK

“Buraya teknik bilgisi ve elinde ekipmanı olmayan, o ekipmanı kullanmayı bilmeyen gelmesin” diyen Şenalan şöyle anlattı: “Hiç gerek yok. Fotoğraf çektirip ‘UMKE, AFAD görevde’ diyorlar. ‘Kardeş gel şu betonu kaldır’ diyorum, ‘ekipmanım yok’ diyor. Ekipmanı olmayan bir sürü gönüllü zaten burada. AFAD Genel Müdürlüğü’ne sesleniyorum. Ben de AFAD gönüllüsüyüm. AFAD gönüllüsü olduğumda beni eğitime alacaklarını, bana hilti kullanmak nasıl olur diye öğreteceklerini sandım. Bana öğrettikleri ipin nasıl bağlanacağı, liderlik vasfının ne olduğu. Bizim burada çorba dağıtacak insana ihtiyacımız yok. Madenciler gibi insanlara ihtiyacımız var. Maden işçileri gelmişler, ekipmanlarıyla insan çıkarıyorlar. Deprem olalı günler oluyor, bir binada AFAD’ın makinelerinin çalıştığını görmedik.”

Bir başka depremzede ise yaşadıklarını şöyle ifade etti: “Çaresiz kaldık. Devlet hiçbir şekilde bize yardım etmiyor. Ölülerimiz var. Molozların altında 3-4 yeğenim ve eniştem var. Bir tane vinç istedik onu bile devlet bize çok gördü.”