Depremin vurduğu Hatay’ın Defne ilçesine bir TIR dolusu yardım malzemesi ile gelen Yunanistan vatandaşı üç kişi “Ulusların kardeş olduğunu göstermek, yaratılmak istenilen ayrılıkların gerçek olmadığını göstermek için buradayız” diyor.

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor: Dayanışma yaşatır
Fotoğraf: BirGün

Nurcan GÖKDEMİR

Acı, kayıplar, çaresizlik tüm depremle yıkılan bölgeye hakim ama umudu yaratan, tazeleyen, canlı tutan hikayeler de eksik değil… SOL Parti ve Dayanışma Gönüllüleri’nin depremin ilk günü en büyük hasarın yaşandığı yerleşim yerlerinden biri olan Hatay’ın Defne ilçesinde kurduğu koordinasyon merkezine bir TIR dolusu malzeme ile gelen Yunanistan vatandaşı üç kişi bu hikayelerden birinin kahramanları…


Konstantinos Polychronopoulos, Fotis Dimitroulas, Konstantinos Byros isimleri. Türkiye’de deprem olduğu haberini duyar duymaz harekete geçen, ihtiyaç malzemesi toplayan, bunları paketleyip TIR’a yükleyerek yola çıkan iki aktivist, bir aşçı. İki ulusun benzerliğinin simgelerinden olan yaprak sarma ve zeytinyağlı barbunya konservelerinin de aralarında bulunduğu yiyecekler, hijyen malzemeleri, giysi ve oyuncak yüklü TIR akşamın geç saatlerinde yanaştı Defne’deki merkeze. Dayanışma Gönüllüsü gençler, hızla TIR’ı, spor salonundan dönüştürdükleri depoya aktardı. Gördükleri herkese sıcacık sarılan, duygularını Yunanca, İngilizce ve Türkçe “Dayanışma” sözcükleri ile anlatan bu üç kişi ile Defne’deki kampta sohbet ettik.Ülkelerinde de ihtiyacı olan dezavantajlı kesimlere yemek pişirerek, karınlarını doyurarak destek olan iki Kostas ile Fotis, Hatay’da karşılaştıkları manzaradan da şaşkın. Hiçbir görüntünün, hiçbir fotoğrafın yaşananları tam olarak yansıtamadığı Hatay’da yemek pişirme olanağı bulamadıkları için üzgünler ama dayanışmalarının bugünlerle sınırlı kalmayacağını, yine geleceklerini ve bölgedeki kadınlarla birlikte yemek pişireceklerini anlatıyorlar.
Sohbetimiz “Kimsiniz siz?” sorusu ile başladı. Karşılık “People, only other people (Sadece diğer insanlar)” sözleriyle geldi. Dayanışma örgütleri ile birlikte hareket ettiklerini, dayanışma göstermek, bunu daha da büyütmek için Türkiye’ye geldiklerini anlattılar. Bu dayanışmalarının uzun süreli ve geleceğe dönük olmasını istediklerini, bunun için de gözlem yaptıklarını, ihtiyaçları belirlemeye çalıştıklarını söylediler.

DÜŞMANLIĞI YARATAN SİYASETÇİLER

İki ülke arasında siyasilerin körüklediği bir düşmanlık ortamı yaratılmaya çalışıldığını, buna karşın köklü bir düşmanlığın oluşmadığını, çok benzer ulusların dayanışmasının çok kıymetli olduğunu belirttiğimizde ise şu karşılığı aldık:

“İki ülkenin yöneticileri birbirlerinin ülkelerinden toprak talebinde bulunuyor. Bunu yapan halklar değil ülkelerin yöneticileri, hükümetler. Bizim insanlar olarak aramızda böyle bir kavga yok. Düşman olan kendilerine siyasi çıkar elde isteyen siyasetçiler halklar değil. Sizin hükümetiniz de bizim hükümetimiz de bunu yapıyor. Bunu ülkelerimizde yaşanan gerçek sorunları örtmek, gündemden düşürmek için yapıyorlar. Yunanistan’da da deprem olduğunda ilk Türkiye’den gelenleri yanımızda göreceğimizden eminiz. Nitekim son tren kazası yaşandığında depremzedeler bile bize üzüntülerini iletti. Bunu yüreklerinde hissettiklerinden hiç kuşkumuz yok. Biz aramızda bir dayanışma köprüsü kurmak istiyoruz. Bunun adı kesinlikle yardım değil. Yardım üsttekinin alttakine yaptığını anlatır. Biz dayanışmak için buradayız. Tüm dünyadaki ulusların kardeş olduğunu göstermek, yaratılmak istenilen ayrılıkların gerçek olmadığını göstermek için buradayız.”

Ateşin başında Yunanca, İngilizce, Türkçe sözcüklerin uçuştuğu sohbet uzayıp gitti. Koordinasyon kampındakilere hediye olarak kadayıf getiren Kostaslar ve Fotis, çay eşliğinde ikram edilen lahmacunu yedikten sonra herkesi tek tek kucakladı ve “Yine geleceğiz” diyerek ayrıldılar.