Depreme karşı gerekli önlemleri almayan iktidar facianın ardından da süreci yönetemedi. Yardım bekleyen halka demokratik kitle örgütleri, sendikalar ile sosyalistler sahip çıktı. Bölgede çalışma yürüten gönüllüler, yıkımın iktidarın politikalarından kaynaklandığını vurguladı. Halkın yaralarını birlikte saracaklarını belirten gönüllüler dayanışmaya dikkat çekti.

BirGün deprem bölgesinden bildiriyor: Devlet yok dayanışma var
Sol, sosyalist partiler, sendikalar ve dayanışma örgütleri deprem bölgesinde seferber oldu. (Fotoğraf: BirGün)

Asena TUNCA

Türkiye, 10 ili vuran ve resmi rakamlara göre 30 binin üzerinde yurttaşın yaşamını yitirdiği deprem faciasının yaralarını sarmaya çalışıyor. Felaket karşısında çözülen iktidar, afetin ilk saatlerinden bu yana süreci yönetemezken halkın yanı sıra demokratik kitle örgütleri, muhalif partiler, emek örgütleri, sendikalar, dayanışma dernekleri büyük bir özveri ve dayanışma içinde afetzedeler için mücadele ediyor. Bir tarafta bölgeye yardım götüremeyen, arama kurtarma çalışmalarında sınıfta kalan, ‘itibarı’nı korumaya çalışan, halka ‘devlet nerede?’ diye sordurtan iktidar var diğer yanda ise kısıtlı imkanlarını seferber eden, TIR’larla bölgeye yardım taşıyan, engellemelere rağmen vazgeçmeyen geniş kitleler. İktidar, dışladığı tüm kesimlerin gösterdiği birlik ve dayanışmadan korkuyor. Bölgede çalışmalar yürüten demokratik kitle örgütleri, sol ve sosyalist partiler, sendikalar ve dayanışma örgütleri tanık olduklarını BirGün’e anlattı.


DAYANIŞMANIN GÜCÜ

Dayanışma Gönüllüleri’nden Feray Aytekin Aydoğan: Dayanışma Gönüllüleri olarak SOL Parti ile birlikte bölgede çalışmalar yürütüyoruz. Sosyal devlet 20 yılın sonunda tamamen yok edildi. Deprem bölgesinde yaşanan yıkım, 20 yıldır yaşamlarımızı alt üst eden depremle birlikte binlerce insanın yaşamını ellerinden alan, bedenlerimizi enkaz altında bırakan özelleştirme ve rant politikalarının kurtuluş olarak gösterildiği neoliberal politikaların iflasının fotoğrafıdır. Bir sosyal devlet olsaydı eğer birincil kamusal sorumluluğu insanları doğal olmayan ölümlere karşı, insanların hayatı tehlikede olduğunda korumak olurdu.

Sosyal devlet yok, tüm kentte bir terk edilmişlik duygusu yaşanıyor. Arama kurtarmada sosyal devlet yok. Gıda, çadır, temizlik malzemeleri, kıyafet, battaniye erişiminde sosyal devlet yok. Sağlığa erişimde sosyal devlet yok. Devlet burada ve memleketin her yerinde bir yoklar toplamı artık. Bugüne kadar rejimin lanetlediği demokratik kitle örgütlerinden sol ve sosyalist örgütlere, herkes olağanüstü bir dayanışma örgütledi. Memleketi kuracak olan bu dayanışmanın gücüdür.

Arama kurtarma çalışmalarında biz vardık. Gıda, temizlik, kıyafet ihtiyaç ne ise onu sınırlı imkanlarımıza rağmen devasa bir dayanışma örgütleyerek sağladık. Sağlık emekçisi arkadaşlarla birlikte ilaç erişimi için uğraştık. SOL Dayanışma Gönüllüleri olarak da günlerdir ihtiyaç malzemesi olmayan en uzak mahallelere buraya getirdiğimiz araçlarla dayanışma malzemesi ulaştırıyoruz. Aşevimizle, yemeklerimizle, çay ocağımızla burada umut olmaya çalışıyoruz. Günler geçmesine rağmen yeni kurulan çadır kentte çocuk etkinlikleri yapıyor, ufacık bir gülümseyişleri için çırpınıyoruz

HALKIN GERÇEK DOSTLARI

TKP MK Üyesi Berkay Önaoğlu: Bu yaşananlar hükümetin politikalarıyla doğrudan bağlantılı. 20 yıllık iktidar planlamadan tutun da akıl ve bilime kadar hiçbir konuyu devreye sokmadı. Dolayısıyla burada bırakın kent planlamasını, devletin bir afete müdahale kapasitesi de oldukça sınırlı, burada gördüğünüz gibi tüm altyapı çöktü. Biz TKP olarak bölgeye ilk gelen örgütlerden olduk. Buradaki kamu kurumları da çökmüştü, kendileri de depremzede haline gelmişlerdi. Kapitalist bir devletin bir afete müdahale kapasitesinin sıfırlandığını gördük. Burada çok sıkı bir örgütlenme var. Türkiye’nin her yerinden gelen yardımların dağıtıldığını aynı zamanda ülkenin dört yanından gelen uzmanların depremzedelere yardım ettiğini gördük. Ama kaynaklar sınırlı, bu kaynaklar hükümette. Hükümet bunları organize etmekten de yoksundu. Buradaki insanlar sosyalistlerin uzattığı eli tuttular. Gerçek dostlarının da bu sayede kim olduğunu anlamış oldular.

Yağma kelimesi de depremden sonra suistimal edilen bir kelime haline geldi. Burada yardıma muhtaç binlerce insan var. Aç ve susuz kalmakla yüzleştiler. Dolayısıyla açlıkla mücadele eden, ailesini doyurmak zorunda olan insanların kiminin dükkanlara girip ihtiyaçlarını karşılamak zorunda kalmasına asla yağma denemez.

ÇADIR GEREKİYOR

Eğitim Sen Hatay Şube Başkanı Özgür Traş: Biz depremi yaşadık, bindik arabalara nereye gideceğimizi bilmiyoruz. Hiçbir toplanma alanı yok, herkes caddelerde. İkinci depremi yaşadık, bizim ev yıkılmadı. Annemlere gittik, mahallesi enkaz altında. Muhtar ‘Kimseye ulaşılamıyor, herkes kendi başının çaresine bakacak’ dedi. Anne babamı 10-12 saat sonra kendi çabalarımızla çıkardık. Komşularımız da keza öyle. Aynı gün saat 2 gibi hastaneye götürüyoruz, biraz zengin muhitlerde askerlerin enkaz çıkardığını gördük. Komşumuz 60 saat bağırdı, gelen yok. Enkazdan bir kadın çıkarıldı, 4-5 saat soğukta bekledi, sağlığa ulaşılamadı öyle vefat etti. Bir yerlere 6 saatte gidilirken bir yerlere 3 günde gidilemedi. Şimdi köylerdeki insanlar çadıra erişemiyor. Şunu da söyleyeyim, özel hastaneler hizmet veremedi. 3 gün sonra biz fark ettik, kalçada, dide kırıkları vardı. Arabadan bile indirmediler, ‘Gidin’ dediler. Bir abi geldi, ‘Biz devrimcileri unutmuştuk ama devrimciler bizi unutmamış’ dedi.

DEVLET YAŞATAMADI

DİSK Genel İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan: Bizim gördüğümüz, gezdiğimiz yerlerde tespitlerimiz var. Enkaz altında kalan insanların bir an önce çıkarılması talep edildi. İlk başta depremin olduğu ilk iki günde hızla ulaşılabilirdi, ulaşılamadı. Sonra soğuk havada enkaz başında yakınlarını bekleyenlerin barınma ve korunma ihtiyaçları vardı ama toplumun duyarlılığı ile yardım gitti. Ancak yardımlar da düzensizlikten ve organizasyon eksikliklerinden yapılamadı. Biz de kriz masalarımızla ve irtibatlarımızla talepler doğrultusunda yardımlar gönderiyoruz. Birçok TIR gönderdik. Şimdi de talepler doğrultusunda hareket ediyoruz. DİSK olarak yardımları için var gücümüzle her ilden ihtiyaca göre hazırlıyoruz. AFAD ile de görüşmemiz söz konusu olacak. Barınma çok büyük ihtiyaç bunun için çalışıyoruz. Özellikle Hatay, Maraş ve Adıyaman'a göndermemiz gerektiğini düşünüyoruz. DİSK geride kalanların yanında.

BİRLİKTE SARACAĞIZ

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu: Devlet sadece güvenlik refleksiyle hareket eden bir devlet olduğu için önce kendini emniyete almaya çalıştı. Vatandaşından ziyade kendi emniyeti için ne yapabileceğini düşündü. Eğer böyle daha ilk günden, ikinci günden en azından askerler devreye girebilirdi. Madenciler dev girebilirdi. Zonguldak’tan gelmek isteyen 500 madenci bekletildi. Aynı şekilde arama kurtarma ekipleri gelemedi, bizim TIR��larımız engellendi. Yani her şeyi bu kadar kontrolcü ve tek merkezden yapmaya çalıştılar yani tek adam, tek merkez, tek AFAD zihniyeti taşıyorlar. HDP ne yaptı derseniz, biz ilk günden bu yana bir kriz merkezi kurduk. Genel merkezde bütün illeri arkadaşlarımız bölüştü. Bütün ihtiyaçları herkes daha koordineli biçimde ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalıştı. Onun dışında zaten büyük bir dayanışma var. Halkımız her şeyini dayanışma için seferber etti. Birçok malzeme yüklendi ama engellemeler oldu. Ama yapılması gereken acıları birlikte saracağız demekti.

DAYANIŞMA İLE MÜMKÜN

EMEP GYK üyesi Halil İmrek: İktidar yıkılması gereken binaları yıkmadığı için, sağlıklı konutlar inşa etmediği için, toplanma alanlarını bırakmadığı için AKP yönetiminin ranta dayanan aklının sonucunu yaşıyoruz. Enkaz meselesinde bu felakete müdahale konusunda çok geç kalındı. Zamanında kurtarma çalışması yapılsaydı önemli bir kısmı kurtulabilirdi. Devletin elinde tüm iş makinelerinin listesi olmalıydı. Organize olunmalıydı. Ciddi bir eksiklik var. İnsanlara konteyner, kışlık çadır ve ısınma sorununu çözmek, yemek temininde bulunmakta devlet çok geç kaldı. Bu devlet ne için var ve kimin devleti? Devletin ne yaptığını gördük. Sosyal medyayı engellemeye çalıştı. Bağışlar toplamaya çalıştı. Patronlara para aktarılırken sermayeyi koruyarak yurttaşlara fatura yüklendi. Halkın, sol sosyalist partilerin büyük bir dayanışması var. Bizler parti olarak dağıtım yapıyoruz. Yaşam alanları oluşturuyoruz. Ülkenin çeşitli yerlerinden gelen gençler var. İhtiyaçları karşılamaya çalışıyoruz. Dayanışmayı yürütüyoruz. O açıdan bu bölgenin ihtiyaçlarını karşılamak dayanışmayla mümkün.

HÂLÂ KOORDİNASYON YOK

TİP Sözcüsü Sera Kadıgil:
Devlet öncelikle ne yapmadı biliyor musun? Devlet, deprem bölgesinde olduğu aşikar olan, bütün uzmanların bas bas bağırdığı, bu evleri düzeltmek için, dönüşüme sokmak için maddi durumu olmadığı için kendilerine mezar olan evlerde oturmak zorunda kalan insanlar için hiçbir şey yapmadı. Müteahhitleri zengin etmek için; belediyelerdeki, bakanlıklardaki rüşvet alarak buradaki bu ‘mezarlıkların’ yapılmasında insanlara engel olmadı. Deprem olduktan sonra da evleri mezar haline gelen insanlara tam 48 saat boyunca bir Allah’ın kulu ulaşmadı.

Şimdi burada onlarca belediyenin, kurumun belki yüzlerce ekibi var. Ama dokuzuncu gündeyiz, hâlâ doğru düzgün bir koordinasyon, organizasyon yok. Bütün ekipler parça parça. Orada bir grup asker var, burada bir ekip polis var. Bir kısmı gönüllü gelmiş. Bunları tek elden koordine edecek, insanların neye ihtiyacı var ve ne tür yardımlar geliyor, ne tür ekipler var bunları doğru düzgün koordine ederek birbiriyle eşleyecek bir sistem dokuzuncu günde hâlâ yok. Caddeleri geziyoruz, kadınların ihtiyaçları özellikle had safhada. Çekiniyorlar, söyleyemiyorlar, ped dağıtmak için çıktık. İnsanlar dokuzuncu günde bizden iç çamaşırı istiyorlar. Daha bunu bile becermekten aciz durumda bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız ne acı ki. Ama iyi ki bu halk var, iyi ki bu halkın bir dayanışması var. Elimizden geleni ardımıza koymuyoruz. Ama buna mecbur kalmış olmak çok acı. TİP ilk günden beri burada.